Türkiye Fırsatı

19-20 Ekim tarihlerinde SETA, STRATİM ve Alman Marshall Fonu başarılı bir organizasyonla İstanbul Forumu'nu gerçekleştirdi. Her yıl farklı bir konuyu ele alacak olan İstanbul Forumu ilk toplantısında, "Dünya Siyasetinde Ortadoğu: Sorunlu Bölgede Güvenlik Arayışı" konusunu ele aldı. Foruma, Türkiye, Ortadoğu ülkeleri, Amerika ve Avrupa'dan çok sayıda seçkin akademisyen, medya mensubu, siyasetçi ve bürokrat katıldı. Toplantının ilk iki oturumu "one minute" kriziyle anılan Davos formatında yapıldı.

19-20 Ekim tarihlerinde SETA, STRATİM ve Alman Marshall Fonu başarılı bir organizasyonla İstanbul Forumu’nu gerçekleştirdi. Her yıl farklı bir konuyu ele alacak olan İstanbul Forumu ilk toplantısında, “Dünya Siyasetinde Ortadoğu: Sorunlu Bölgede Güvenlik Arayışı” konusunu ele aldı. Foruma, Türkiye, Ortadoğu ülkeleri, Amerika ve Avrupa’dan çok sayıda seçkin akademisyen, medya mensubu, siyasetçi ve bürokrat katıldı. Toplantının ilk iki oturumu “one minute” kriziyle anılan Davos formatında yapıldı.

Başbakan Erdoğan yerel, bölgesel ve uluslararası gelişmelere vurgu yaptığı bir konuşma ile İstanbul Forum’unun açılışını yaptı. Erdoğan, Türk dış politikasının son 7 yılına değindiği ufuk turunda, Irak’ın geleceğinin güvenlik, ekonomik kalkınma ve bir arada yaşama eksenli üç alanda yürütülecek mücadeleyle belirleneceğini söyledi. Türkiye’nin bu üç cephede Irak’ın yanında yer alacağı garantisini verdi.

Türkiye’nin tercihinin nükleer silahların yer almadığı bir bölge olduğunun altını çizerken, barışçıl amaçlarla nükleer enerji üretiminin engellenmemesi gerektiğine vurgu yaptı. Türkiye’nin pozisyonunu ortaya koyduktan sonra, İran yönetiminin uluslararası toplumun kaygılarını dikkate alması gerektiğini ekledi. Bu konuda İran’a telkinde bulunduğunu ve önümüzdeki hafta gerçekleştireceği İran gezisinde gündeme getireceğini ifade etti. Türkiye’nin bölgesel girişimleri dikkate alınırsa AB’ye yük olmak bir yana, AB’nin yükünü hafiflettiğini söyledi.

Erdoğan’ın konuşması iki kez alkışlarla kesildi. İlki, Gazze sorununun takipçisi olacağını söylerken Arap ülkelerinden gelen katılımcılardan geldi. İkincisi ise, Gazze sorununa bakışının insani bir yaklaşım olduğunu, Müslüman olsun olmasın aynı şartlara maruz kalan herkesi savunacağını söylediği sırada salonun tamamından aldığı alkıştı. Erdoğan, Türkiye’nin ekonomik etki havzasının sınırlarının çok ötesinde olduğunu söyledi. Türkiye’nin komşu bölgelerinde, sorunların çözümü için ortak sorumluluk bilincinin gelişmesine özel önem verdiğine değindi.

Başbakan’ın konuşmasını birlikte değerlendirdiğimiz Mısır’ın Türkiye uzmanı Mustafa Labbad, Ortadoğu’nun önüne bir Türkiye fırsatı çıktığını söyledi. Lübnan Üniversitesi’nden Muhammed Nureddin ise Erdoğan’ın Arap dünyasında geniş kitleler tarafından kabul gören mesajlar verdiği yorumunu yaptı. Nureddin, Türkiye’nin girişimleri ve mesajlarının Ortadoğu’da yeni bir dinamizm kaynağı olduğu düşüncesinde.

‘Türkiye barış için risk alıyor’ Amerika Temsilciler Meclisi eski üyesi Robert Wexler, Türkiye’nin son yıllarda barış için risk alan ender ülkelerden biri olduğunun altını çizdi. Ortadoğu uzmanı Volker Perthes Başbakan Erdoğan’ı destekleyerek, Türkiye’nin bölgede barış ve istikrarın tesisi için ortaya koyduğu gayretin dikkate alınması durumunda, AB üyeliğinin sorgulanmasının anlamsızlaşacağını söyledi. Paul Salem ise bölgede Türkiye, İran ve Suudi Arabistan’ın üç farklı planla hareket ettiğini, bu girişimler içinde sadece Türkiye projesinin sürdürülebilir olduğunu iddia etti.

Türkiye’nin vizyonunu Başbakan Erdoğan’a ek olarak, Başdanışmanı İbrahim Kalın ve AK Parti Milletvekili Suat Kınıklıoğlu ortaya koydu. Kalın, Türkiye’nin bölge politikasını bütün aktörler ile irtibatlı olmak, iktisadi karşılıklı bağımlılık, demokratik seçimlere saygı göstermek, bölgesel ve uluslararası forumları sorun çözümü yönünde hareke geçirmek şeklinde özetledi. Kınıklıoğlu ise Suriye, Lübnan ve Irak benzeri örnekler üzerinden Türkiye’nin somut dış politika başarıları üzerinde durdu.

Türkiye fırsatının önündeki engeller ise Ermenistan ve Kıbrıs ile ilgili zorluklar, İsrail’le gerilen ilişkiler, Türk dış politikasında yaşanan hızlı gelişmelerin sindirilme problemi, çok sayıda aktörle yürütülen ilişkilerin birbirine olumsuz etkileri olarak ortaya kondu. Komşularla sıfır problem ve maksimum işbirliği prensiplerinin İsrail’le neden hayata geçemediği sorusu üzerinde duruldu. Toplantının çalıştay kısmı kapalı gerçekleştiği inin kimin hangi fikri söylediğini ifade edemiyoruz. Ancak genel kanı İsrail’le ilişkiler üzerinde çalışılması gerektiği yönündeydi.

Türkiye fırsatı, Ortadoğu’nun önünde bir realite olarak duruyor. Gerilen ilişkilere rağmen İsrail dâhil olmak üzere, bu fırsat Ortadoğu’da heyecan doğuruyor. İstanbul Forumu’nda varılan ortak sonuç, bu heyecanın çabucak geçmeyeceği yönünde.

Sabah – 21.10.2009

Etiketler: