BM’yi Yeniden Yapılandırmak

Ruanda'dan Bosna'ya, Kosova'ya, Filistin'e ve Suriye'ye kadar birçok kritik sınavı geçemeyen Güvenlik Konseyi, pazarlıkların döndüğü ve daimi üyelerin bölgesel çıkarları üzerinden katliam ve soykırım seçiciliği yaptığı bir konsey.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantıları her zaman renkli görüntülere sahne olmuştur. Güvenlik Konseyi’nin elitist yapısına karşın uluslararası sistemin avamını da barındıran Genel Kurul’da tartışmalı liderlerin konuşmaları yakından takip edilir. Gerçi, ABD Başkanı Obama’nın suya sabuna dokunmayan, İsrail güzellemeleriyle ve Mısır’da darbe inkârcılığıyla dolu son konuşması gibi konuşmalarla da altının çizildiği gibi, konuşma içerikleri- veya içerik sorunu- bu konuşmaların değerini de konuşmalara karşı ilgiyi de öldürüyor.

Genel Kurul’un bu denli ilgi görmesinin önemli bir sebebi, BM’nin beş daimi üyenin yarattığı fasit dairenin dışarısına en medyatik şekilde çıkma vesilesi olmasıdır. BM’nin 5’li çetesinin aksine, global sistemi sorgulayan, kronik sorunları sert bir dille eleştiren ve aslında içerisinde bulundukları kurumun işleyiş tarzına yüklenen konuşmalar da yapılır.

Türkiye’de de son zamanlarda BM sistemine yönelik ciddi bir eleştiri yapılıyor. Bunun iki ana nedeni var. Öncelikli neden, BM’nin en etkili organı olan Güvenlik Konseyi’nin 2. Dünya Savaşı sonrasında şekillenen yapısının, 21. yüzyılın güç dengelerini ve siyasi bloklaşmalarını yansıtamaması. Diğer bir deyişle, daimi üyeler ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa’nın mevcut uluslararası konjonktürde temsil sorunu yaşaması. Diğer ana neden ise, birinci nedenden ötürü Güvenlik Konseyi’nin krizlerin, katliamların ve soykırımlar engellenmesinde veya sona erdirilmesinde etkisiz kalması.

Ruanda’dan Bosna’ya, Kosova’ya, Filistin’e ve Suriye’ye kadar birçok kritik sınavı geçemeyen Güvenlik Konseyi, pazarlıkların döndüğü ve daimi üyelerin bölgesel çıkarları üzerinden katliam ve soykırım seçiciliği yaptığı bir konsey.

Bu eleştirileri siz de defalarca dinlemişsinizdir. Artık sadece eleştirmeyen aynı zamanda mevcut sorunlar için çözüm önerileri getiren çalışmalara oldukça ihtiyacımız var. Bu amaçla hazırlanmış ve SETA Vakfı tarafından New York’ta BM toplantıları devam ederken hazırlanmış bir çalışmadan bahsedeyim biraz.

BM VE ULUSLARARASI EŞİTSİZLİK

Fatih Üniversitesi’nde Uluslararası Hukuk Profesörü olan Berdal Aral tarafından kaleme alınan ‘Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Eşitsizlik’ analizi, başlığından da anlaşılacağı üzere mevcut BM sisteminin büyük katkıda bulunduğu uluslararası eşitsizlik ve temsil sıkıntısına parmak basıyor. Berdal Hoca, BM’ye yapısal eleştiriler getiren ve çözüm önerileri sunan nadir akademisyenlerden.

Yoğunlaşma doğal olarak Güvenlik Konseyi’nin üzerinde olduğu analizde özellikle şu önerilerin altını çizebiliriz:

1. Güvenlik Konseyi’ndeki sürekli üyelik ve veto hakkı imtiyazının kaldırılması; şayet bu mümkün olmazsa, bu hakkın beş üye devlet dışında kıtasal ve/veya medeniyetsel temsil gücüne sahip başka bazı ülkelere de verilmesi;
2. Güvenlik Konseyi’ndeki üye sayısının artırılması;
3. Güvenlik Konseyi, bir ülkeye yönelik olarak yaptırım uygulamaya karar verdiğinde ya da askeri zorlama tedbiri (savaş) aldığında, bu kararın Genel Kurul üyelerinin en az üçte ikisince onaylanması ön şartının getirilmesi;
4. Güvenlik Konseyi kararlarına karşı yargı yolunun açılması.
5. BM’nin kendi bağımsız gelir kaynağına sahip olmasını sağlamak için, devletlerin, silahlanma harcamalarının belli bir yüzdesini bu örgüte ‘vergi’ olarak ödemeleri.

BM’nin yeniden yapılandırılması konusunda artık ikinci safhaya, yani eleştiriden öte somut önerilerle uluslararası kamuoyunun hazırlanması safhasına geçilmesi gerekiyor. Bu süreçte direniş de destek de büyük olacak.

[Akşam, 27 Eylül 2013]

Etiketler: