Hıristiyan siyonizmi, Yahudilerin Tanrı planında önemli bir yere sahip olduğunu ve günümüz İsrail devletini desteklemenin dini bir vazife olduğunu savunan kolonyalist, teopolitik bir ideolojidir. Bir Hıristiyan siyonist, Tanrı’nın Hz. İbrahim’le yaptığı ahit neticesinde Filistin coğrafyasını Yahudi halkına verdiğine ve Yahudilerin seçilmiş ırk olduğuna inanır. Hıristiyan Siyonistlere göre İsrail’i koşulsuz şekilde ekonomik, siyasi ve dinsel açıdan desteklemek Tanrı buyruğudur. Amerikan köktenci (fundamentalist) Protestanları arasında yaygın olan bu inanç, Amerikalı siyasetçilerden birçok taraftar bulmuştur. Böylece Amerikan siyasetinde ve Amerikan dış politikasında Hıristiyan siyonizminin etkili olduğu görülmektedir. Bu durum yer yer Amerikan sekülerizmine dair soru işaretlerini beraberinde getirmiştir. Kimi yazarlar, Amerikan siyasetinde Yahudilere ve İsrail’e gösterilen öncelik sebebiyle Hıristiyan siyonizminin Amerikan teokrasisine dönüştüğünü iddia etmiştir (Philips, 2006).
İran ile İsrail arasındaki doğrudan çatışma şimdilik kontrol altında. Ancak bölgemiz açısından yeni bir denkleme işaret ediyor. Malum, 7 Ekim sonrası Ortadoğu'nun Gazze/ Filistin merkezli bir gerilim sürecine girdiğini konuşuyorduk. Netanyahu'nun Gazze'deki katliamları bölgedeki normalleşme trendini durdururken İsrail'in uluslararası imajına da büyük zarar verdi. Batı'nın çokça eleştirilen "koşulsuz desteği" bile Batı kamuoylarındaki Filistin sempatisini ve İsrail eleştirisini engelleyemedi. İki devletli çözüm küresel gündemin başköşesine otururken İspanya başta olmak üzere bazı Avrupa devletleri, Filistin devletini tanıma kararına yaklaştı. İşte böylesi bir ortamda Netanyahu, savaşa İran'ı doğrudan dahil edecek 1 Nisan Şam saldırısını yaptı ve bir anlamda istediğine ulaştı. İtibarını, caydırıcılığını ve iç desteğini korumak için Tahran; ölçülü, haber verilmiş ama İsrail'e ilk doğrudan saldırısını gerçekleştirdi. Şam saldırısını yapan havaalanına füzelerini ulaştırabilmiş olmayı iç siyasetinde ve bölgesel propagandasında kullanacak.
İsrail ile İran arasındaki çatışmanın uzun bir süredir devam ettiği bilinen bir gerçek. İsrail’in yıllardır Irak ve Suriye sahaları başta olmak üzere İran destekli Şii milis unsurlara yönelik hava saldırıları düzenlediği de kamuoyunun malumu. Özellikle 2020’den itibaren İsrail’in hava saldırılarında ciddi bir artış olduğu da söylenebilir. Ancak Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısının ardından İsrail ile İran arasındaki çatışma hem siyasi hem de askeri olarak başka bir noktaya evrilme eğilimi göstermekte. İsrail’in direkt olarak İran’ın Şam Büyükelçiliği hedef alması da bu mihenk taşlarından biri olarak görülebilir. Bu saldırının ardından İran’ın 13-14 Nisan’da kendi topraklarından balistik füzeler de dahil olmak üzere misilleme saldırısı gerçekleştirmesi çatışmayı tüm dünyanın gündemine soktu. Biz de söz konusu saldırıyı tüm boyutlarıyla uzmanlarıyla konuştuk.
Cumartesi gecesi İran, yaklaşık 300 drone ve füzeyle İsrail'e misillemede bulundu. Böylece 1 Nisan'da İsrail'in Şam'daki İran konsolosluğunu vurmasıyla başlayan son gerilimde "doğrudan ancak kontrollü çatışma" dönemine geçtik. "Doğrudan" olması önemli zira İran ilk defa kendi topraklarından İsrail'e saldırdı.
15. Uluslararası Rusya-İslam Dünyası Kazan Ekonomi Forumu–KazanForum 2024, 14-19 Mayıs 2024 arasında Tataristan Cumhuriyeti’nin başkenti Kazan’da düzenlenecektir. Forum kapsamında İslam dünyasının önde gelen ekonomi ve finans uzmanlarının bir araya gelmesi planlanmaktadır. 2023’teki foruma 57’si İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi olmak üzere 80 ülkeden 16 binden fazla kişi katılmıştır. KazanForum 2023’te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in imzaladığı kararname ile federal statü elde etmiştir. Böylece forum, Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu ve Vladivostok’taki Doğu Ekonomik Forumu ile Rusya’da her yıl düzenlenen uluslararası ekonomik forumlar arasında katılımcı sayısı ve önemi bakımından en büyük üç forumdan birisi olmuştur.