62. Hükümetten Mesaj Var

62. Hükümet'in verdiği ilk mesajlardan biri şu oldu: “Ekonomik istikrarın hatırı için, siyasi istikrar da sürecek. Paniğe, mahal de müsaade de yok.”

Arjantin ve Japonya… Siyasi istikrarın, ekonomik istikrar için şart olduğunu gözler önüne seren iki popüler vaka analizidir.

1950’lerin ortalarında Arjantin, Japonya’dan çok daha müreffeh bir ülkeydi. Ancak Arjantin’in özellikle bu dönemden itibaren yakasından düşmeyen siyasi istikrarsızlık, ekonominin önünde yıllar boyu bir engel oluşturdu.

Bu dönemde Pasifik’in diğer tarafındaki Japonya ise, yıllarca ‘tek ve aynı partili modelle’ yönetilmeyi tercih ederek, Arjantin’in aksine, siyasi istikrarın hâkimiyetiyle yaşadı. Bu ise, Japonya için, savaşın kalıntılarından silkinerek dünyanın 3. büyük ekonomisine sahip olabilme yolunda sağlam bir zemin teşkil etti.

Bu bağlamda, ‘siyasi istikrar ve kalkınma’ ilişkisi denince akla gelen en belirgin örnek, bu iki ülkedir. Arjantin bundan bir asır önce bir dünya deviyken, yaşanan süreçle birlikte durum tam tersine ve Japonya’nın lehine dönmüştür. Arjantin’in yaşadığı bu tersine dönüş, literatüre ‘Arjantin Paradoksu’ olarak geçmiştir.

Arjantin bu konuda, başka ülkelerle de kıyaslanıyor. Elbette her ülkenin dinamikleri de birbirinden farklı. Ancak bu ve benzeri birçok deneyim, politik istikrarsızlığın, kalkınma yolunda kabul edilemez bir unsur olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

YENİ KABİNEDEKİ İSTİKRARLI DURUŞ

Türkiye’nin 2000’lerdeki büyüme sürecinde de siyasi istikrarın temel öğe olduğu, artık ezberlediğimiz bir gerçek. Dolayısıyla, bunun devam etmesi önemli. ‘Siyasi istikrar’ kavramının, çeşitli dereceleri var. Bunlardan biri de, aynı partinin yönetimindeki yeni bir kabinede dengenin korunması… Bu nedenle, son yazımızda, ‘yeni dönemde, ekonomi yönetiminde sürmesi gereken istikrara yönelik ılımlı adımlar atılmalı’ demiştik.

Öyle de oldu. Açıklanan Kabine’de, yıllardır süregelen ekonomi takımının da yer alması, önümüzdeki dönemde piyasaların huzurunun kaçmaması açısından önemliydi. Dolayısıyla, 62. Hükümet’in verdiği ilk mesajlardan biri şu oldu: ‘Ekonomik istikrarın hatırı için, siyasi istikrar da sürecek. Paniğe, mahal de müsaade de yok.’

İTHALAT BAYRAM TATİLİNDE İYİ DİNLENMİŞ

Aslında bugün için, fırından taze çıkmış verilerle, dış ticaretin tablosunu çizmeyi planlamıştık. O halde, istikrarın temininin verdiği rahatlıkla, kolları sıvayalım.

Temmuz’da Bayram ve Irak Krizi nedeniyle, ihracatımız ivme kaybetmişti. Mal ihracatı rakamlarını TÜİK’ten 1 ay önce açıklayan TİM’in öncü verileriyle, bu sinyali zaten almıştık. Nihai rakamı ise, TÜİK açıkladı: İhracat Temmuz’da yıllık %2,6 artış kaydetmiş.

Temmuz istatistiklerinde asıl dikkat çeken kalem ise, ithalat… Zira aynı dönemde ithalat %13,5’lik düşüş hızı ile yılın en sert inişini yaşamış. Üstelik bu kez, altının yanı sıra, çeşitli sektörlerden de ciddi katkı alarak…

‘Bir tuhaflık olabilir mi?’ diye düşünenlerin imdadına, takvim etkilerinden arındırılmış rakamlar yetişiyor ve diyor ki: ‘İthalatın sert düşüşünde, 2014 Temmuz ayında işgünü sayısının eksik olmasının rolü büyük.’ Bu nedenle de ithalatın, tatilde ciddi bir tembellik yaptığını anlıyoruz.

Tabii ki bu istirahat, işimize geliyor. Zira Temmuz’da ihracat yavaşlarken ithalatın frene sert basması, ‘net ihracat’ın desteğini, yine yanı başımızda hissettirmiş oldu. Bir diğer ifadeyle, 3. çeyreğe, dış talebe dair moralimizi bozmadan girebildik.

Bu arada, Temmuz ayındaki bu istisnai durumdan duyduğumuz sevinci, yılın geri kalanına yansıtmamız elbette doğru olmaz. Önümüzde güçlü bir tempo sergilememiz gereken 5 ay daha var.

İHRACAT&

Etiketler: