Ekonomide Yeni Bir Başarı Hikayesi

Başbakan Davutoğlu'nun AK Parti 1.Olağanüstü Kongresi'nde 'ikinci sıçramanın eşiğindeyiz' ifadesi açıkçası ekonomide yapısal reformları gerçekleştirmenin ve yeni bir başarı hikayesi yazmanın tam zamanı olduğunu göstermektedir.

10 Ağustos tarihinde Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle ve AK Parti’de yaşanan genel başkanlık değişimiyle, Türkiye ekonomisi için de yeni bir dönem başlamış oldu. Bu dönem Erdoğan tarafından geçmiş 12 yılda gerçekleştirilen reformlarla oluşturulan güçlü bir altyapı nedeniyle, 2002’de başlatılan değişime göre daha avantajlıdır. Çünkü 2002-2014 yıllarında, Türkiye ekonomisinde kamu borcunun ve bütçe açığının milli gelire oranı düşmüş, ülke yatırım yapılabilir seviyede notlandırılmış, yabancı yatırım miktarı artmış, IMF borcu sıfırlanmış, enflasyon tek haneye inmiş ve uluslararası ticari ilişkiler çeşitlenmiştir.

Davutoğlu’nun 62. Hükümeti kurmasıyla beraber, birçok alanda hedef olarak gösterilen 2023 vizyonunda ilk sıralarda ise ‘Yeni Ekonomi’ olarak adlandırılan yeni bir ekonomi dönemi gelmektedir. 2002’den sonra olağanüstü bir performans gösteren ekonomik yapının zeminini oluşturduğu Yeni Ekonomi’den beklentiler de yüksektir. Ayrıca, geçmiş döneme göre çıtayı daha yükseğe taşıma sorumluluğu bu dönemin önemini bir kat daha artırmaktadır.

Yeni Ekonomi’ye yön verecek 2023 hedeflerine ulaşabilmek için ise yüksek GSYH’yi gerçekleştirmek, cari açığı azaltmak, ekonomik yapıyı bir üst seviyeye taşımak ve ekonomi büyüdükçe ortaya çıkan sorunları çözmek, yapısal reformların uygulanmasıyla mümkün olacaktır. Başbakan Davutoğlu’nun AK Parti 1.Olağanüstü Kongresi’nde ‘ikinci sıçramanın eşiğindeyiz’ ifadesi açıkçası ekonomide yapısal reformları gerçekleştirmenin ve yeni bir başarı hikayesi yazmanın tam zamanı olduğunu göstermektedir.

EKONOMİDE İKİNCİ SIÇRAMA AMA NASIL?

Peki ekonomide ikinci sıçrama nasıl gerçekleşecek? Bunun için yapısal birçok reformdan bahsedebiliriz.

Öncelikli olarak yeni dönemde, G-20 ülke grubu içerisinde yer alan Türkiye’nin daha üst seviyelere yükselmesi ve kişi başı gelirini orta gelir grubundan yüksek gelirli ekonomiler grubuna taşıması, üretimin yani GSYH’nin yüksek oranlarda artmasına bağlıdır.

Dolayısıyla, yeni dönemde öncelikli hedeflerden biri olan ihracatın artırılması hem üretimin yani GSYH’nin artırılmasına hem de son yıllarda GSYH için tehdit olan cari açığın azaltılmasına önemli ölçüde katkı yapacaktır. Bu kapsamda dış ticaret açığının dolayısıyla cari açığın azaltılması için Türkiye’de ‘hiç üretilmeyen malların’ üretilmesi temel amaçlardan birisi olmalıdır. Tabii ki, ihracatın artırılması farklı pazarlarla etkileşim gerekliliğinin ve ihraç edilen malların katma değerinin yüksek olmasıyla birebir ilgilidir.

Bu süreçte, Yeni Ekonomi’nin en büyük avantajlarından biri Davutoğlu’nun uluslararası ilişkileri ekonomik ilişkilerle güçlendirecek vizyonudur. Dışişleri Bakanlığı döneminde ülkeye kazandırdığı yeni işbirlikleri ve ortaklıklar, yeni dönemin küresel siyasetinde ekonominin aktif rol oynamasına ve Türkiye’nin bu süreçte merkez ülke olmasına fırsat tanıyacaktır. Bu yüzden diğer ülkelerle olan ekonomik ve siyasal etkileşim, yeni dönemin yeni ekonomisinin tetikleyici gücü olacaktır.

Diğer taraftan, Türkiye daha yüksek GSYH’ye ulaşması için 2002 sonrası dönemde önemli bir gelişme kaydettiği Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarını ve bunlardan elde ettiği ürünleri daha fazla geliştirmelidir. Bu amaç doğrultusunda 2023 hedefleri başta olmak üzere ekonomik bir dönüşüm için üretim ve ihracat kompozisyonunda teknolojinin ağırlığı artırılmalı ve araştırmaya odaklı, yeniliği ve teknolojik çalışmayı teşvik edici bir eğitim sistemiyle süreç şekillenmelidir.

Çünkü insan kaynağının eğitimle şekillenerek teknolojik üretime katılması, birbirini harekete geçirecek domino etkisi işlevi görecektir. Bu sürecin hızlanması için, kamu ve özel sektör işbirliği zorunlu hale gelmeli ve Ar-Ge için yapılacak harcamalar Türkiye bazında koordine edilmelidir.

Bunların yanısıra, kayıt dışılığın azaltılması ve yatırım ortamının daha cazip olması için gerekli adımların atılması elzemdir.

Ayrıca, Türkiye bulunduğu coğrafi konum açısından, hem enerji hatları üzerinde olması hem de ulaşım arterleri üzerindeki konumu nedeniyle önemli avantajlara sahiptir.Türkiye’nin bu avantajı aslında bölgede ticaretin artırılmasına, enerjiyi daha düşük maliyetle sağlamasına ve enerjide stratejik aktör olmasına ve tasarruf açığının azaltılması için Türkiye’yi finans merkezi haline getirmeye yönelik başlatılan projelere önemli ölçüde katkı yapacaktır.

Yeni Ekonomi’nin inşa sürecini tamamlamak, ekonomide ikinci sıçramayı gerçekleştirmek ve dolayısıyla orta ve uzun vadede hedeflenen amaçlara ulaşmak için yukarıda bahsedilen başlıklarda paradigma değişimi hayati derecede önemlidir.

[Yeni Şafak, 1 Eylül 2014]

Etiketler: