Yeni Dönemin Yeni Ekonomisi

Yeni dönemde Türkiye ekonomisinin yönlendirilen değil yön veren özelliğini koruması, Türkiye'ye karşı eski tutumun değişmesine ve Türkiye için yeni bir algı oluşmasına öncülük edecektir.

Türkiye ekonomisinde ve siyasetinde 12 yıldır ilgiyle izlenen bir dönüşüm gerçekleşmektedir. Bu dönüşümde 12 yılı geride bırakan AK Parti, 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimiyle başka bir dönemin kapısını araladı. Bu dönemde, tüm alanlarda gerçekleşecek değişimler tartışılırken, 2002-2014 döneminde başarı çizelgesinde en iyi performansı gösteren ekonominin yeni bir yapılanma süreci olan ‘Yeni Ekonomi’ döneminden de beklentiler artmaktadır.

Peki ‘Yeni Ekonomi’nin kilit noktaları neler olmalıdır?

ZİHNİYET DEĞİŞİMİ

İlk olarak ‘Yeni Ekonomi’de kurumların görev ve sorumluluk anlamında zihniyet değişimine uğraması gerekmektedir. Bu doğrultuda yalnızca tek bir hedef doğrultusunda hareket eden kurumların, uygulamaları sonucu ortaya çıkabilecek olumsuz tablonun maliyetinin yalnızca siyasi iktidara yüklendiği dönem geride bırakılmalıdır. Bu sayede kurumların halka hesap verilebilirliği sağlanarak sorumluluk paylaşılacaktır. Böylece siyaset ve kurumlar arasında yaşanabilecek muhtemel ikilikler ve çatışmalar engellenmiş olacaktır.

ÜRETİMİN YENİ DİNAMİKLERİ

Ekonomi anlayışında belirli kesimler için kabul edilmek zorunda olan, çoğunluk için de gerekli olan bu zihniyet dönüşümünden sonra atılacak ilk adım ise ülkenin üretim dinamiklerini değiştirmektir. Bilindiği üzere, Türkiye’nin üretim yapısında katma değeri yüksek ürünlerin oranı çok azdır. Bu nedenle üretim miktarı ne kadar artarsa artsın, istenilen verimliliğe ulaşılamamaktadır. Bu sorunun çözümü ise Yeni Türkiye’de eğitim sisteminin yeniliği teşvik etmesi, üniversitelerin reforme edilmesi ve Ar-Ge çalışmalarını öncelikli hale getirecek şekilde oluşturulmasıdır.

Ayrıca, ‘Yeni Ekonomi’nin gerçekleşebilmesi için eğitimin teknoloji odaklı olması ve uzun vadede bunun üretime yansıması büyük önem taşımaktadır. Kolayı seçerek, alışılagelmiş düzeni sürdürmek Türkiye’nin içinde bulunduğu konumu kısa süre korumasına yardımcı olabilir, ancak 2023 hedeflerine ulaşmak için yapısal değişim sürecini başlatmak zorunlu bir hal almıştır.

Türkiye, 12 yılda ekonomik ve siyasi istikrarını kurmuş, halk desteği istikrarlı bir şekilde artmış ve bu durum ülkeyi bu dönemde daha da avantajlı konuma getirmiştir. Çünkü Türkiye bu kez çoğunluğun desteklediği iktidarın yanı sıra, ilk kez halkın doğrudan seçtiği Cumhurbaşkanı’yla yoluna devam edecektir. Dolayısıyla Başbakanlığı döneminde Türkiye’yi yeni bir vizyonla tanıştıran Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı dönemi ‘Yeni Ekonomi’ için de itici bir güç olacaktır.

ÜLKE ALGISI

Diğer yandan, 2002-2014 döneminde Türkiye’nin ekonomisinin güçlenmesi, uluslararası arenada da ülkeye olan bakış açısını değiştirmiştir. 1990’lı yılların Türkiye’si, kırılgan bir ekonomik yapıya sahipken, bugün iç ve dış şoklara dayanaklı bir görünüm sergilemektedir. Kredi derecelendirme kuruluşlarının siyasi notlandırmalarının bile Türkiye ekonomisini etkilemeyerek ülke risk piriminin düşüşe devam etmesi bu durumun en güzel örneğidir. Yeni dönemde Türkiye ekonomisinin yönlendirilen değil yön veren özelliğini koruması, Türkiye’ye karşı eski tutumun değişmesine ve Türkiye için yeni bir algı oluşmasına öncülük edecektir.

SINIR TANIMAYAN YENİ ORTAKLIKLAR

‘Yeni Ekonomi’nin diğer önemli dinamiğini ise uluslararası ilişkilerle şekillenecek işbirlikleri ve ortaklıklar oluşturmaktadır. 2002-2014 döneminde dünyanın farklı bölgelerinde, gelişmiş veya gelişmekte olan ülke ayrımı yapmadan etkin ve başarılı bir dış politika izlendi. 2008 küresel ekonomik krizinde de birçok ülke derin bir ekonomik krize sürüklenirken, Türkiye yeni işbirlikleri sayesinde krizi başarıyla yönetmiştir. Bu dönemde Kuzey Afrika, Afrika ve Ortadoğu ülkeleriyle olan yakın temas Türkiye’ye ekonomik açıdan önemli açılımlar sağlamıştır. Sürece öncülük edenlerin ise Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun olması, Türkiye’nin yeni döneminde aynı politikanın hızlı ve güçlenerek devam edeceği konusunda umut vermektedir.

Ekonomik olarak ciddi anlamda fayda sağlayan yeni işbirliklerinin birincil gündem maddesi ise Türkiye’nin kronik problemi olan enerji konusudur. Bu nedenle ülkenin büyümesinde etkin rol oynayan enerji alanında yapılacak işbirlikleri Türkiye’nin siyasal ve ekonomik gücünü artıracaktır. Dolayısıyla, enerji alanında sınır tanımadan kurulacak ortaklıklar, ‘Yeni Ekonomi’ye giden sürecin yapıtaşlarından birisi olacaktır.

12 yıllık bir dönüşüm hikayesini geride bıraktığımız ve yeni bir dönemin eşiğinde bulunduğumuz bu süreçte ‘Yeni Ekonomi’nin oluşumuna tanıklık edeceğiz. Bu vesileyle bugünden itibaren daha detaylı yazılarla beraber olacağız.

[Yeni Şafak, 21 Ağustos 2014]

Etiketler: