Suriye’de Kürt Devletine Doğru mu?

Türkiye, kısa vadeli Kürt devleti tartışmalarından ziyade uzun vadeli Suriye'de kaosun sona erdirilmesi tartışmalarına yoğunlaşmalı ve Suriyeli Kürtler analizini sadece PYD üzerinden yapmamalıdır.

Aylardır “Suriye’de bir Kürt devleti mi kuruluyor” sorusu soruluyor. PKK’ya yakın PYD, Suriye’nin Kürt yoğunluklu şehirlerinde herhangi bir binanın üstüne bayrak diktikçe de “bak işte devlet kurdular” bilmişliğini dinliyoruz.

Son bir haftadır PYD’nin milis gücü YPG ile özellikle El-Kaide bağlantılı Nusra Cephesi ve “Irak ve Levant İslam Devleti” (ILİD) arasındaki çatışmalar devam ediyor. Özellikle diyorum çünkü Özgür Suriye Ordusu çizgisindeki Ekrad (Kürt’ün çoğulu) Cephesi de bazen PYD’ye karşı çatışmalara katılmakta. Rasulayn, PYD’nin eline geçti; sınır kapıları ve petrol sahası çerçevesindeki çatışmalar sürüyor.

Bu sırada Erbil’de neredeyse Arap muhalefet kadar bölünmüş olan Kürt grupların daha önce birçok kez başarısızlığa uğramış uzlaşma çabası devam ediyor. Amaç özerk bir geçici Kürt yönetimi oluşturmak. Erbil’den gelen ilk haberlere göre özellikle PYD ile Barzani’ye yakın “El Parti” arasında bir uzlaşma sağlanması zor görünüyor.

Elimizdeki somut veriler bunlar. Bir de terkedilmiş bir “darı ambarına” dikilmiş PYD bayrağı var.

ÇATIŞMALAR NASIL OKUNMALI?

PYD Suriye devriminde topa girmeyerek, fırsattan istifade kazanım elde etmeye çalışıyor. Şu anki gibi kaos dönemlerinde elde edilen bu kazanımların “kaos muhaliflerin lehine biterse” uzun vadede bir karşılığının olması zor. Arap muhalefeti Baas rejimine karşı savaşırken ve Esed rejimi Kuzey’de çekildiği noktalara PYD’yi yerleştirirken PYD’nin yalancı bir egemenlik havasına kapılması normal; fakat sürdürülebilirliği tartışmalı.

PYD çatışmaları ideolojik zemine oturtmaya çalışıyor. Amacı dış dünyaya “biz İslamcılarla çatışan iyi seküler çocuklarız” mesajı verip, meşruiyet kazanmak. Oysa, mesele “tamamen duygusal”. Çatışmaların Bab el-Heva ve Tel Abyad sınır kapıları ve Rumeylan gibi petrol sahalarının çevresinde yoğunlaşması tesadüf değil. Bu kapıları değerli kılan şeyin kapı değil, kapının diğer tarafı Türkiye olduğunu ve bunun Türkiye’ye verdiği gücü de hatırlatmakta fayda var.

NUSRA’DA ÇATLAK VAR MI?

PYD’nin milliyetçi “Kürt Baharı” söylemi, haziran ayı içerisinde Amude’de barışçıl gösterilerde öldürdüğü altı Kürt’ü, onlarca yaralıyı ve tutukluyu unutturma çabasıdır. “Nüfus cüzdanı” şovlarıyla yaptığı Türkiye eleştirisi de bu çabanın bir parçası. PYD’yi düşman olarak gören ve PYD’nin Baas kuklası olduğunu düşünen çok sayıda Suriyeli Kürt var.
Nusra Cephesi’yle ILİD arasında tam bir uyumdan bahsetmek doğru değil. İçeriden gelen haberler ILİD emiri Ebu Bekr El-Baghdadi’nin Nusra’yı domine etme çabalarının Nusra’da çatlaklar oluşturduğu şeklinde. Suriyeliler, hatta Nusra Cephesi’nden bazı savaşçılar, nereye elini atsa orayı kurutan El-Kaide’nin Suriye devrimine infiltrasyonundan rahatsız. El-Kaide’nin “İslam dünyasının Batı tarafından tahribatını ve işgalini meşrulaştıran bir güç” olarak bizzat Batı tarafından kullanıldığını düşünen savaşçı sayısı hiç de az değil.

TARTIŞMANIN NEDENİ KAOS

PYD özellikle dağdan inen militanları ve Baas rejiminin hediye ettiği silahlar sayesinde Kuzey’de önemli bir güç, yakından izlenmeli. Fakat, yaşananlardan bir Kürt devleti çıkarmak da PYD’nin başını çektiği grupların emrivaki bir özerklik planını göz ardı etmek de doğru olmaz.

Kürt devleti tartışmalarının ana sebebi Suriye’deki kaos. Bu sebepten Türkiye, kısa vadeli Kürt devleti tartışmalarından ziyade uzun vadeli Suriye’de kaosun sona erdirilmesi tartışmalarına yoğunlaşmalı ve Suriyeli Kürtler analizini sadece PYD üzerinden yapmamalıdır.

[Akşam, 22 Temmuz 2013]

Etiketler: