Kılıçdaroğlu Döneminde Aleviler ve CHP

İktidar partisinin Alevi Açılımı adımına kendini yakın hissetmeyen Aleviler, siyasi merkezle ilişkilerini Kılıçdaroğlu dönemindeki CHP üzerinden revize edebilirler.

İktidar partisinin Alevi Açılımı adımına kendini yakın hissetmeyen Aleviler, siyasi merkezle ilişkilerini Kılıçdaroğlu dönemindeki CHP üzerinden revize edebilirler.

CHP, Türkiye’nin mevcut siyasi ortamında, tabanı itibariyle orta sınıf kentli sosyal demokrat ve orta sınıf kentli laik kesimin temsilcisidir. Bu iki grubun ortak noktası, demokratik değerlere olan bağlılıklarından ziyade AK Parti iktidarından duymuş oldukları hoşnutsuzluktur. Bu gruplar içerisinde, “rejimin bekçiliği” rolünü benimseyen hatırı sayılır bir kitle bulunmaktadır. Bu kitle, Kürtlerin, İslamcıların, Alevilerin ve azınlıkların kimlik siyaseti söylemlerine mesafeli bir tutum sergilemektedir. Öte yandan CHP, Türkiye’de Alevilerin daimi siyasi müttefik olarak gördükleri bir partidir. Buna rağmen Baykal döneminde kendilerini parti yönetiminden dışlanmış hisseden Aleviler açısından, Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı bir dönüm noktasıdır. Aleviler yeni dönemde CHP ile olan siyasi ilişkilerini daha belirgin bir temele oturtmak isteyeceklerdir. Bu da gerek kimlik siyasetine halen son derece mesafeli duran CHP açısından, gerekse dağınık bir siyasi çerçevede bulunan Aleviler açısından bazı yerleşik tutumların gözden geçirilmesini zorunlu kılmaktadır.

Aleviler, Baykal’ın son dönemindeki CHP ile konumlarını ‘karşılıksız sevgi’ olarak ifade etmekteydiler. Bu nedenle Dersim İsyanı polemiğindeki gibi hayal kırıklıklarına rağmen; CHP’nin AK Parti karşısında daha da zayıflamasını istemedikleri için farklı siyasi hareketlere kitlesel destek vermeyi tercih etmemişlerdir. Baykal’ın ardından, Dersimli bir Alevi dede ailesinden gelen Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin 7. genel başkanı olması, Alevilerin büyük kısmında bir heyecan yaratmıştır. Kılıçdaroğlu, siyasi ve sosyal açıdan son derece bölünmüş bir görüntü içerisindeki Aleviler açısından ne anlam ifade etmektedir? Kılıçdaroğlu’nun liderliği, parti merkezine daha mesafeli bir konumda tutulan Aleviler açısından bir bütünleşme imkânı mı tanıyacak; yoksa kimlikçi talepler ve birleşimci formül arasında gelgitler mi yaşayacaklar? Şimdiye kadar Aleviler temelde AK Parti karşıtlığından dolayı CHP yanında yer aldılar ve 12 Eylül darbesinin mağdurlarından olmalarına karşın referandumda büyük oranda ‘Hayır’ dediler. Bu tabloda AK Parti’den duyulan huzursuzluğun yanında, Kılıçdaroğlu’na dair beklentilerin de rolü fazlaydı.

AK Parti karşıtlığı ötesinde bir ortak payda gerekli CHP açısından ise yeni dönemde temel sorun; AK Parti hoşnutsuzluğu temelinde birleşen çoklu tabanın, Kılıçdaroğlu döneminde belli bir ortak potada eritilip eritilemeyeceğidir. ‘Yeni CHP’nin, Kürtlerin ve Alevilerin kimlik taleplerine daha sıcak bakması beklenmektedir. Ancak CHP’deki değişim tahmin edilenden daha sancılı gerçekleşecektir. ‘Yeni CHP’nin ikilemi; rejim bekçisi söylemi ile yeni kimlik siyaseti söylemi yaklaşımının ne şekilde uzlaştırılacağıdır. Aleviler de CHP ile ittifaklarını, bu eksendeki değişime göre yeniden şekillendireceklerdir.

Kılıçdaroğlu, CHP destekçisi olmakla birlikte çevrede kalan diğer unsurların da parti ile irtibatının sıkılaşmasını sağlayabilir. Bu elbette parti içi bölünmelere yol açacaktır, zira parti içinde laik Kemalist kesim, Alevi ve Kürtlerin daha fazla temsilinden rahatsızlık duyacaktır. CHP’nin, “Cumhuriyet’in temel değerlerinin muhafızı” olma konumunu sürdürmesini savunan bu kesim, Sosyalist Enternasyonal toplantısı için Paris’te bulunan Kılıçdaroğlu’nun Kürt açılımını pek de hoş karşılamamıştır. CHP’nin ‘yeni CHP’ olabilmesi sadece söylemle değil bu unsurları AK Parti karşıtlığının ötesinde bir potada eritebilmesi ile mümkün olabilir. Aksi halde CHP’deki geleneksel hizipçi mücadelelerin yeniden ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır.

Aleviler Merkezle İlişkilerini Revize Edebilecekler mi? Aleviler açısından can alıcı soru ise; Osmanlı’nın son üç asrından bu yana siyasi merkezle ilişkilerinin mesafeli hatta muhalif özelliğinin devam mı ettirileceği; yoksa siyasi merkezle daha sıcak bir diyaloga mı girileceğidir. İktidar partisinin Alevi Açılımı adımına kendini yakın hissetmeyen Aleviler, siyasi merkezle ilişkilerini Kılıçdaroğlu dönemindeki CHP üzerinden revize edebilirler. Ancak Alevilerin siyasi ve toplumsal kurumları arasında bölünmüşlük ve mücadele yaşanmaktadır. Siyasi merkez ile daha yakın ilişkiler geliştirmeyi savunan Alevilerin yanında, muhalif tavrın ve merkeze mesafeli konumun Aleviliğin değişmez özelliklerinden biri olduğunu savunan gruplar da mevcuttur. Bu gruplar, mevcut ortamda AK Parti karşıtlığı ve Kılıçdaroğlu beklentisi çerçevesinde birleşik görüntü sergilese de; her iki yaklaşımın siyasete dair beklentileri ve bakış açıları birbiriyle son derece çelişiktir.

Aleviler ve Kılıçdaroğlu önderliğindeki CHP arasında konjonktürel ilişkinin ötesinde yapısal bir değişim olacaksa; gerek Alevi toplumu içerisindeki farklılıkların, gerekse de CHP içerisindeki fikir ayrılıkları dengelerinin ustalıkla yönetilmesi gerekmektedir. Zamanla parti içerisinde yaşanacak olan hesaplaşma ve müzakere süreci sonunda, durumdan rahatsız olan grupların ortaya çıkması muhtemeldir. Öte yandan Aleviler arasında da muhalif tutumu sürdürmek isteyen gruplar olacaktır. Böyle bir durumda, yeni CHP’nin bu farklılıkları da aşan daha çoğulcu ve kapsayıcı bir söylemi tercih edip etmeyeceği Kılıçdaroğlu siyasetinin sınırlarını test edecektir.

Sabah , 27 Kasım 2010  

Etiketler: