Cumhurbaşkanlığı Sofrasında Neler Konuşuldu?

Türkiye'de kadına yönelik şiddet artmıyor hatta hafifçe bir düşme eğiliminde. Hacettepe'nin kadına yönelik şiddet araştırmasının 2008 ve 2014 verileri karşılaştırıldığında düşme trendi gözüküyor.

Cumhurbaşkanımızın kadına yönelik şiddet meselesini tartışmak için davet ettiği kişilerden biri de bendim. Hoş ve ilginç bir toplantı oldu. Olağandan uzun, tam 3.5 saat sürdü. Eğer Irak Parlamento Başkanı beklemiyor olsaydı, muhabbet daha uzun sürebilirdi.

Davet edilen katılımcılar içinde gazeteci ve akademisyenler de olmakla birlikte, ağırlıklı olarak kadın örgütlerinin temsilcilerinden oluşuyordu. Kadın hakları konusunda çalışan örgütlerin temsilcileri pozisyonlarını aktif savundular. Cumhurbaşkanını etkilemeye çalıştılar. Masadaki herkes Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu meseleyle aktif ilgisinin kadına şiddet ile ilgili mücadeleyi güçlendireceğinin farkındaydı.

Cumhurbaşkanımız genellikle aktif bir dinleyici pozisyonunda oldu. Notlar aldı. Tüm toplantının video kayıtlarının alınacağını ve dökümler üzerinde tekrar çalışacağını söyledi. Cumhurbaşkanının bu tutumunun masaya olumlu psikolojik etkisi oldu. Masadaki herkes Cumhurbaşkanının kadına yönelik şiddet meselesiyle sahici bir şekilde ilgilenmek istediğini fark etti. Zaten Cumhurbaşkanı bu meselenin takipçisi olacağını açık açık söyledi.

Masada zaman zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan ile katılımcılar arasında tatlı tartışmalar oldu. Bu anlamda masa sahiciydi. Kadın erkek ilişkilerinde eşitlik ve adalet tartışması bu sahiciliğin göstergesiydi. Cumhurbaşkanı adalet vurgusunu yapmakta ısrar etti. Katılımcılardan bazıları da eşitlik vurgusunda ısrar etti. Bu tartışma bir kaç kez açılıp kapandı.

Masanın uzlaştığı konulardan biri şuydu: Kadına yönelik şiddetle mücadele edebilmek için tüm toplumsal kesimlerin bu sürece katılması gerekiyordu. Toplumsal kesimler yakın oldukları kanaat önderlerinden veya kadın örgütlerinden daha fazla etkileniyordu. Bu mesele bir siyasal mücadele aracı olmaktan öte can alan sıcak bir sorundu. Her kesimin sorunuydu ve ancak her kesimin mücadelesiyle başarı sağlanabilirdi.

KADINA ŞİDDET AZALTILABİLİR Mİ?

Benim bu soruya cevabım hep evet oldu. Kadına şiddet çok boyutlu bir mesele. Tarihsel ve evrensel. Çok faktörle ilişkili. Aynen işsizlik, enflasyon, fakirlikle mücadele gibi. Hatta onlardan da zor bir mesele. Ancak çok sayıda faktöre sahici bir şekilde ve uzun süreli müdahale edebildiğimizde azaltabileceğimiz bir mesele. Eğitim, refah düzeyi, zihniyet değişimi, aileye yönelik psiko-sosyal hizmetlerin yaygınlaştırılması, kadın konukevi sayısının arttırılması, güvenlik birimlerinin etkinliğinin arttırılması gibi onlarca faktöre eş zamanlı etki etmemiz gerekiyor.

Örneğin bu onlarca faktörden ikisi için örnek vereyim. Ülkemizdeki kadına yönelik şiddet ile ilgili çalışmaların ortak bulgularından biri hem kadının hem de eşin eğitim düzeyi ve gelir düzeyi arttıkça şiddet yok olmasa da önemli oranda azalıyor. Örneğin bakanlığın Hacettepe Nüfus Etütleri ile birlikte yaptığı son çalışmaya göre; eğitimi hiç olmayanlarda yaşamının herhangi bir döneminde fiziksel veya cinsel tacize uğrama %43, son bir yılda %12 iken, üniversite mezunlarında bu oran %21 ve %7’ye düşüyor. Yine refah düzeyi düşük olan bir kadının son bir yıl içinde şiddete uğrama oranı %14 iken, refah düzeyi yüksek olanlarda %8’e düşüyor. Eğer eğitim ve refah düzeyimizi toplumun tüm kesimlerine yayarak arttırmaya devam edersek, kadına yönelik şiddet azalabilir.

Son olarak, Türkiye’de kadına yönelik şiddet artmıyor hatta hafifçe bir düşme eğiliminde. Hacettepe’nin kadına yönelik şiddet araştırmasının 2008 ve 2014 verileri karşılaştırıldığında düşme trendi gözüküyor. Örneğin 2008 yılında son 12 ayda kadınların %14’ü fiziksel ve/veya cinsel şiddete uğradığını bildirmekle beraber, 2014 yılında bu oran %11’e düşmüş. Bu değişim tatmin edici bir değişim değil. Sadece değişimin mümkün olduğunu düşündürmesi açısından anlamlı.

[Star, 28 Mart 2015]

Etiketler: