Algıların gerçekliğin önüne geçtiği bu enformatik çağda sosyal medya ortamları üzerinden yükselen ırkçı tutumların gelecek on yılları esir almaması adına sosyal ağlara yönelik engelleyici önlemler alınması bir gerekliliktir.
İslam coğrafyasının önde gelen ülkelerinin reddettiği “Refah için Barış” çalıştayı ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik planlarını tek taraflı empoze etme çabalarının bir devamı niteliğindedir. Tam da bu nedenle gerek Bahreyn toplantısı gerekse de yüzyılın anlaşması planı sadece Filistinliler nezdinde değil, İslam coğrafyasının genelinde gayrı-meşru bir girişim olarak görülmeye devam edecektir.
Kendi cemaatlerinin hakikatini mutlak kabul eden şebekelerin sosyal ağlarda farklı olana tahammüllerinin asgari seviyelerde seyretmesi, demokratik olduğu iddia edilen bu alanların gerçekte ne denli dışlayıcı olduğunu göstermektedir. Kutuplaşma söylemi içerisinde anlamlı bir yere oturan bu sosyolojik görünüm aslında Türkiye’nin bugüne kadar tek kutuplu bir sosyal yapı arz ettiğini de ortaya koymaktadır.
Yeni modelin gerekçesi olarak sunulan 'öğrencileri üniversite sınavına değil, üniversiteye hazırlama' söylemi bu programın hem en güçlü hem de en kırılgan yanıdır. Eğer sistem iyi uygulanır ve yükseköğretim süreci ve giriş sistemi bu program temelinde yeniden düzenlenebilirse yani Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ile eşgüdümlü çalışılabilirse üniversite sınavındaki yığılmaları engelleyebilir.
Moskova’nın kontrollü gerginlik stratejisi, Türkiye’nin sahadaki askerlerini her zamankinden daha fazla riske atıyor. Tel Rıfat konusunda Türkiye’ye zaman zaman yeşil ışık, zaman zaman da hava sahasını kapatmak suretiyle kırmızı ışık yakan Moskova, Ankara’nın askeri sabrını da sürekli seyreltiyor.