CHP’nin Referandum Kampanyası

Kılıçdaroğlu sakin bir kampanya yürütmek istese de CHP tabanının radikal kesimi ve el altından sahaya sürülen ulusalcılar bu profile uymuyor.

CHP referandum sürecinde farklı bir kampanya izliyor. Şimdiye kadar yapılan seçim ve referandumlarda CHP kampanyasının ana unsuru korku olurdu. Kampanya, seçmeni çeşitli akıbetlerle korkutarak CHP’ye oy vermesini isterdi.
Laikliğin elden gitmesi, ülkenin bölünmesi, ılımlı İslam ülkesi olması, diktatörlüğün kurulması, otoriterleşme CHP’nin kullandığı korku öğeleri olageldi.
Şimdi ise CHP bunların hiçbirisini dillendirmiyor.
Referandum kampanyası başlayana kadar Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin “tek adam” yönetimini getireceğini iddia eden CHP, kampanya başlayınca “tek adam” söylemini bile dillendirmez oldu.
CHP’nin bu tutumunun altındaki taktik belli; parti “hayır” oylarının konsolide olduğunu düşünüyor.
Kampanyayı hızlandırsa da, sertliğini arttırsa da CHP tabanı açısından bir şey değişmeyeceğini, her durumda sandığına gidip “hayır” oyu vereceklerini öngörüyor. Dolayısıyla korku ile kendi seçmenini motive etme ihtiyacı hissetmiyor. Sert bir kampanyanın CHP’ye ve “hayır” cephesine bir şey kazandırmayacağına ama aksine kaybettireceğine inanmış durumdalar. Kampanya sertleşirse “evet” oyu vermesi beklenenlerin -AK Parti ve MHP tabanının- de konsolide olacağını, CHP’nin sert kampanyasının bu iki seçmen kitlesini birleştirerek sandığa gitmelerine neden olacağını düşünüyorlar.
İlk bakışta akıllıca bir tercih gibi duruyor. Ancak hesaba katılmayan bir şey var. O da söz konusu seçim olduğunda kitaplarda yazanın, kağıt üzerinde akıllıca duranın, her zaman sonuç vermeyeceği. CHP’nin kampanyasının riski kendi seçmeni ile alakalı. Tipik CHP seçmeninin, partinin içerisinde bulunduğu durumdan dolayı ümitsiz ve karamsar olduğu bilinen bir durum. Partiden memnuniyetsizlik had safhada.
Ülkenin kötüye gittiğini, CHP’nin de bunu durdurmak için yeterince çalışmadığını yani etkisiz olduğunu düşünüyorlar.
Çoğu durumda sandığa kerhen, CHP’yi tercih ettikleri için değil ama AK Parti’ye karşı oldukları için gidiyorlar.
CHP tabanındaki bitmek tükenmek bilmeyen genel başkan değişikliği veya yeni bir “sol” ya da Kemalist parti talebinin nedeni de bu. Demek istediğim CHP, “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olabilir”. AK Parti ve MHP seçmenini konsolide etmemek amacı ile sert kampanya yürütmeyen CHP, kendi seçmenini de sandığa çekemeyebilir. CHP bu riski de hissediyor olmalı. Tam da bu nedenle partinin vitrininde olmayan ulusalcı isimleri el altından sahaya sürmüş durumda. Öyle görülüyor ki;
Kılıçdaroğlu’na rağmen parti içerisinde önümüzdeki günlerde sertleşmeler olacak. Kılıçdaroğlu sakin bir kampanya yürütmek istese de CHP tabanının radikal kesimi ve el altından sahaya sürülen ulusalcılar bu profile uymuyor. Böylece CHP’nin kampanyayı sertleştirmemek hamlesi erken deşifre oluyor.
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyaya yansıyan “hayır” cephesinin hazırlamış olduğu bir videoyu CHP milletvekillerinin paylaşmaları bu durumu örnekliyor. Video CHP’nin sosyal medya ekibinin ürünü. Video boyunca neden “hayır” denilmesi gerektiğini sempatik gözükerek anlatmaya çalışan kişi ise 15 Temmuz gecesinde halkı evden çıkmaması için uyaran, darbe aleyhine yayın yapan televizyon kanallarını darbe başarılı olursa saklanacak yer bulamamakla tehdit eden bir CHP trolü.
Video boyunca “hayır” propagandası yapılırken CHP’nin saklamaya çalıştığı yüzü de ortaya çıkıyor. Öyle ki en sonunda Sayın Cumhurbaşkanı’nın ailesi de ima yolu ile meseleye dahil ediliyor. Neticede siyasi muhalefetin en pespayesi bir kez daha CHP tarafından sergileniyor.
Evet, alışkanlıklar kolay değişmiyor, buna CHP’nin siyasi alışkanlıkları da dahil. Üstelik bu değişiklikler zihniyette değil göstermelik olunca etkisi de ömrü de kısa oluyor. Öyle gözüküyor ki CHP pozitif kampanyasını referandum sürecinin tamamında devam ettiremeyecek, ettirse bile seçmen nezdinde etkili olmayacak.

[Takvim, 10 Mart 2017]

Etiketler: