Analiz: Almanya’nın Koronavirüs Salgını Sürecinde Yalan Haber ve Dezenformasyonla Mücadelesi

|
Koronavirüs (Covid-19) salgınıyla birlikte dijital ortamlarda birçok yalan haber dolaşıma girmiştir. Almanya’da ortaya çıkan yalan …

Bu Konuda Daha Fazla :

  • Türkiye gibi küresel iletişim akışı ile entegre ülkelerin bir taraftan ilgili şirketlerin çifte standardıyla uğraşırken diğer taraftan küresel enformasyon akışı ile bağlantılı kalma durumları devam edecektir.

  • Muhalefetin 'sosyal medyama dokunma' veya 'özgürlükler kısıtlanıyor' tavrı sorunu çözmediği gibi tüm dünyanın gündemindeki bir meseleyi de ötelemek demek. Evet, tam da "bizim ailemizin başına gelenler 83 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının başına gelebilir" bilinciyle sosyal medya mecralarıyla ilgili yasal düzenleme yapılmalı. Bu platformlarının Türkiye'de ofis açma zorunluluğu getirilerek vergi vermeleri sağlanmalı. Sahte hesapların önüne geçilmeli. Bu şirketler, suç içeren paylaşımlar hakkında Türk yargısına hızlıca bilgi vermeli. Bunlara uymayan şirketler de tıpkı Fransa, Almaya ve İtalya'da olduğu gibi cezalandırılmalı. Regülasyon bu mecraları kapatma anlamına gelmiyor.

  • Bu analizde koronavirüs (Covid-19) salgını sürecindeki medya paylaşımları ve haberler incelenmektedir. Özellikle Mart ve Nisan aylarını kapsayan zorlu sürecin Türkiye’de kendilerini 'muhalif' olarak kodlayan sol ve seküler referanslı medya organlarının söylemlerinde nasıl karşılık bulduğu araştırılmaktadır.

  • Türkiye’de sosyal medya ile ilgili düzenleme yapılmadığı müddetçe, sırayla her gün birileri nefret söylemi ve düşmanlıkla saldırıya uğrayacak. Düzenlemenin gecikmesi, sosyal medya alışkanlıklarında kötülüğün ve saldırganlığın normalleşmesini yaygınlaştırıyor.

  • Twitter hala Türkiye ile işbirliği yapmıyor. ABD, Fransa, Çin, İngiltere, Almanya ve diğer bazı devletler bu Twitter'dan hesap sorabiliyor ama iş bize gelince nedense özgürlük meselesi haline dönüşüyor.