The Queen Elizabeth Tower (Big Ben) is reflected in a puddle as a man walks by in London, on 27 June 2016. Britain began preparations to leave the European Union on Monday but said it would not be rushed into a quick exit, as markets plunged in the wake of a seismic referendum despite attempts to calm jitters. / AFP PHOTO / Leon NEAL

Regrexit

Britanya halkı hem AB'yi hem de kendi krallığını parçalamaya giden yolun taşlarını döşeyerek bilinmeyene yolculuk için kararını verdi. Öte yandan, koca Britanya'nın bir gün içinde kendi elleriyle düştüğü şu halden endişe duyan pişmanlar var.

Britanya halkının geçen hafta altına imza attığı tarihi karara dair aklımdaki en temel soru, bu neticeye ne derece bilinçli gelindiği… Şubat ayında kaleme aldığım “İngiltere Sorti Yaparsa” başlıklı yazımda, Birleşik Krallık halkının ülkesi ve AB’nin kaderi için vereceği kritik kararın, kampanya süresince ortaya dökülecek argümanlara ve bunların ikna ediciliğine bağlı olacağını belirtmiştim. Görünen o ki; exit savunucuları ikna etmede bir nebze daha ağır basmış ancak bu, Brexit’in getireceği faydalara(?) kani olmaktan mı yoksa popülizm dalgasına gözü kara dalmaktan mı mütevellit, işte orası meçhul. Bu ise, nesillere sirayet edecek ciddi bir sorumluluk anlamına geliyor. Siyasi emeller uğruna bu çılgınlığı ortaya atanların da, feverana gelenlerin de, bundan böyle düşüneceği çok şey var.

Öte yandan, olmuşla ölmüşe çare yok. Bu saatten sonra işin getireceklerini götüreceklerini anlamaya çalışmak lazım. Tabii bu noktada çok bilinmeyen var ancak yine de Manş’ın iki tarafı için de pek hayırlı sonuçlar hâsıl olmayacağı çok net biliniyor. Peki, hâsıl olacak nedir, bir bakalım.

BÜYÜKTEN KÜÇÜĞE

Şubat tarihli yazımda, Brexit çıkışına dair temel ekonomik faktörlere değinmiştim. Bugün ise o çerçeveden hareketle, Britanya halkının vardığı nokta itibariyle ek bir değerlendirme yapacağım. Şimdi kafalarda, İngiltere ekonomisinin nereye gideceğine dair bolca soru işareti var. Cameron ise, istifasını anons ederken, yatırımcılara ve piyasalara hitaben, Britanya’nın gücünü koruyacağına dair söylemler sarf etti. Ne denebilir? Well…

Cameron elbet böyle söyleyecek ancak ekonomi penceresinden bakanlar için, ülkedeki siyasi portre hiç şüphesiz kritik önem taşıyacak. Ki o da bize, gelinen nokta hasebiyle gayet dumanlı bir görünüm sunuyor. Yeni Başbakan kim olacak sorusunun yanı sıra, bir de erken seçime gidilirse diye bir şüphe var. Ne de olsa daha dün gördük ki, Britanya’da olmaz olmaz. Dolayısıyla ülkede, ilk etapta Ekim’e kadar bir engebe, sonrasında ise ne olacağı hepten belirsiz bir yol var.

Krallığı bekleyen bir daha büyük risk de, piyasaların zihnini epeyce kurcalayacak cinsten… Büyük Britanya, bundan sonra dağılıp Küçük İngiltere haline dönüşür mü? Nitekim referandum sonuçları, İskoçya ve K.İrlanda’nın Brexit değil AB yanlısı tercih kullandığını gösteriyor. Bu bağlamda %62 “kal” gelen İskoçya’dan, “AB’de olmak için ne gerekiyorsa yaparız” mealinde açıklamalar çıkması, yeni bir bağımsızlık arayışına işaret ediyor. İrlanda taraflarından da bir takım seslerin yükseldiğini işitiyoruz. Hal böyle olunca da, Britanya gerek hükümet gerekse bütünlük anlamında siyasi istikrarı bir şekilde sarsılmış bir tablo çiziyor. Bu ise, henüz kestirilemeyen bir süre için ekonomik risk anlamına geliyor.

STERLİN ÇAKILDI

İşte aynı gün Sterlin’in çakılışını hep birlikte izledik. Güvenin zedelendiği böylesi bir ortamda, haliyle yatırımlar başta olmak üzere harcamaların da tereddüte düşüp yavaşlamasından daha doğal bir netice olamaz. Daha önce de belirttiğim gibi, özellikle de Avrupa temelli firmaların ve tedarik zincirlerinin canı bu işe fena halde sıkılacak. Üstelik Brexit modeli net olmadığından ve 2 senelik bir süreç ile belirginleşeceğinden, işin ticaret kısmının neye evirileceği, en keyif kaçıran odak mevzulardan. Peki ya o anlı şanlı finans merkezine ne olacak dersiniz?

Ve tüm bunların ötesinde, İngiltere ekonomisine düşecek menfi etkilerin, sadece kendine ettikleriyle sınırlı kalacağını düşünmenin yeterli olduğunu sanmıyorum.

Zira kör topal ayağa kalkmaya çalışan Avrupa’nın da, Brexit’in tepside sunduğu itibar ve güven kaybıyla ekonomik tatsızlıklar yaşaması muhtemel. Bunun derecesini belirleyecek temel bir ek faktör ise, diğer ülkelerden tütebilecek ayrılık dumanları olacak. Brüksel, kalan sağlar bizimdir misali, “27 ülke olarak birliğimizi korumaya kararlıyız” demiş olsa da, bölgede çeşitli aşırı sağ ve sol kanatlardan gelen bağımsızlık çığlıklarının ne derece karşılık bulacağını, 2017 takvimindeki seçimlerde bir nebze göreceğiz.

EMRET BAKANIM

Bu arada, bugünlerde ortalıkta 1980’lerin Yes Minister dizisinden bir komedi klip dolaşıyor. Henüz görmediyseniz, “Why Britain Joined the EU?” başlıklı sahnenin, asırlardır süregelen İngiliz dış politikasına dair verdiği mesajları okumak gülümsetebilir.

Ve sonuca gelir isek; geçtiğimiz Perşembe Britanya halkı hem AB’yi hem de kendi krallığını parçalamaya giden yolun taşlarını döşeyerek bilinmeyene yolculuk için kararını verdi. Öte yandan, koca Britanya’nın bir gün içinde kendi elleriyle düştüğü şu halden endişe duyan pişmanlar var. İlginçtir ki; bir kısım AB karşıtının dahi dili, şu günlerde Brexit’e dönmez oldu. Şimdi ortalıkta “Regrexit” mırıltıları dolanıyor.

[Yeni Şafak, 28 Haziran 2016]

Etiketler: