Bu El-Kaide Ne İşe Yarar?

Suriye muhalefeti kısıtlı imkanlarıyla kelimenin tam manasıyla yedi düvele karşı savaşıyor. Birisi Baas rejimi 2,5 senedir neden yıkılmadı diye mi sordu?

Bu soruya alışılmış kalıpların dışında bir cevap arama vaktimiz gelmedi mi? 1980’lerin sonundan beri elini attığı İslam dünyasının her köşesini kurutan, müdahil olduğu her çatışmayı önce bulandırıp sonra uzatan, destek çıktığını iddia ettiği her direnişin uluslararası meşruiyet zeminini ayağından kaydırırken, Ortadoğu’ya keyfi müdahaleyi de müdahale edilmesi gerekirken edilmemesini de meşrulaştıran bir örgütün gerçekte ne iş yaptığı hiç mi merak edilmez?

Hayır, Bosna’dan Suriye’ye kadar İslam coğrafyasındaki çatışmalara “elleriyle” müdahale etmek isteyen “yabancı savaşçılar”ın niyetlerini sorgulamıyorum. Ancak “yabancı savaşçı” kavramının Bosna’dan sonra bir piyasaya dönüşmesini ve El-Kaide’nin resme girmesiyle birlikte yabancı savaşçılardan bir kısmının El-Kaide tarafından kullanılmasını tartışıyorum. Hücre yapılanmasına sahip El-Kaide’nin farklı hücrelerinin Suriye’den İran’a ve hatta ABD’ye kadar farklı istihbarat örgütleriyle dönemsel olarak çalıştığına işaret ediyorum ve örneğin Irak işgali sırasında Suriye istihbaratının en büyük El-Kaide tedarikçilerinden birisi olduğunu hatırlatıyorum.

EL-KAİDE SURİYE’DE YIKICI UNSUR

Çeçenistan, Irak, Afganistan, Somali, Mali, Yemen ve en son Suriye. İslam dünyasının fiziki ve siyasi harabeye dönüştürülen ülkelerinin hepsinde El-Kaide arz-ı endam edince meşru mücadele, tekfir söylemlerine, baş kesme seremonilerine ve yasak haberlerine feda edildi. Aynı grup mesela Afganistan’a askeri müdahale için dayanak oluştururken, daha sonra Suriye’den kimyasal silah kullanımına rağmen uzak durulmasına da dayanak teşkil etti.

Geçen hafta da bu köşede yazdım: El-Kaide bağlantılı Irak ve Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Suriye’ye girişini yukarıda yazdığım içeriğe paralel okumak lazım. Kurtarılmış bölgelerin ele geçirilmesi siyasetini benimseyen IŞİD, muhalifler arasında “yıkıcı” bir güce dönüşüyor. Ve bunun spontane bir gelişme olduğunu düşünmüyorum. Önce Rakka’da ardından da Halep’in Türkiye sınırındaki stratejik Azaz’da Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) bağlantılı gruplarla çatışmaya başladı. Kilis’in karşı tarafındaki rantı bol Selame sınır kapısının kontrolü için de çatışmaların devam ettiği haberleri geliyor.

YEDİ DÜVELE KARŞI

IŞİD daha önce yolsuzluğa bulaşmış liderleri ile bilinen Gurebau’ş-Şam ve Faruk Tugayları ile de sürtüşme yaşamıştı. Azaz’da ise bir tarafta IŞİD diğer tarafta Selame sınır kapısını Tevhid Tugayları’yla birlikte kontrol eden ve Suriye krizi öncesindeki kaçakçılık faaliyetleriyle bilinen Asıfetu’ş-Şimal grubu var. Aynı grup Minniğ Havaalanı’ndaki çatışmalarda IŞİD ile aynı safta savaştı. Asıfetu’ş-Şimal, son zamanlarda Tevhid Tugayları’na oldukça yaklaşmış durumda. Zaten, IŞİD’in saldırısıyla birlikte hemen Tevhid Tugayları’ndan yardım istedi. Azaz’ın çevresinde oldukça etkin olan ve kısa zaman önce Fetih Tugayı’nın tekrar saflarına katılmasıyla güçlenen Tevhid Tugayı, eğer fetva alıp IŞİD ile çatışmaya girerse, Azaz’da asıl belirleyici unsur olacaktır. Yani, IŞİD’in Tevhid Tugayı’na rağmen Azaz’da ve Selame sınır kapısında etkin olabilmesi oldukça zordur.

Suriye’de devrimci muhalefet bir taraftan Baas ordusuyla savaşırken diğer taraftan da bazen PYD engeliyle karşılaşmaktaydı. Şimdi ise resme IŞİD’in temsil ettiği İsviçre çakısı El-Kaide girdi ve İslam coğrafyasının başka ülkelerinde yaptığını Suriye’de de yapıyor. Muhalefet asıl savaşını verirken, yeni cephelerde de savaşmak zorunda kalıyor. Uluslararası köstek, Arap dünyasının kayıtsızlığı ve en iyi tabirle birkaçının stratejik olarak kesintili ve seçici yardımı, rejimin Truva atı PYD ve istihbarat cephesi IŞİD… Suriye muhalefeti kısıtlı imkanlarıyla kelimenin tam manasıyla yedi düvele karşı savaşıyor. Birisi Baas rejimi 2,5 senedir neden yıkılmadı diye mi sordu?

[Akşam, 20 Eylül 2013]

Etiketler: