160225_TFEA_PHT10

Apple’a Kesilen Fatura

Buradaki en temel sıkıntı ise, Apple'a göre söz konusu vergilendirmenin “değerin yaratıldığı yerde” yapılması görüşünden kaynaklanıyor.

Bu hafta ekonominin gündemine oturan çarpıcı gelişmelerden biri, hiç şüphesiz Apple sansasyonu oldu. Avrupa Komisyonu, yaptığı incelemeler sonucunda, 2003-2014 periyodu için firmayı İrlanda’ya 13 milyar Euro artı faiz tutarında vergi borçlusu çıkardı. Komisyonun demeye getirdiği, İrlanda’nın Apple’a faaliyetlerinde ciddi bir vergi avantajı sağladığı, bunun ise devlet yardımı statüsüne girdiği ve AB üyeleri için yasak olduğu… Nitekim AB kanunlarına göre, üye ülkeler canlarının istediği firmalara canlarının istediği ayrıcalıkları tanıyamıyor.

Bu noktada, Apple’a yapıldığı iddia edilen ayrıcalık nedir, evvela onu netleştirmekte fayda var. Ülkede faaliyet gösteren ilgili kurumlar, ABD’deki Apple Inc. şemsiyesi altındaki Apple Sales International ve Apple Operations Europe… Karmaşık durumu kısaca özetleyecek olursam da, dev firmanın İrlanda hikâyesinin on yıllara uzandığını söylemekle başlayayım. Ülkeye bir zamanlar iyi teşviklerle adım atan zamanın mütevazı Apple’ının durumunun, sonraları iki özelgeyle şekillendiğini anlıyoruz.

KARLAR NEREYE?

Bu kapsamda mevcut sorunu doğurup büyüten kritik mevzu ise, firmanın “kar tahsis usulü” olarak karşımıza çıkıyor. Bir diğer ifadeyle, vergilenebilir karların hesaplanmasındaki garabette… Zira komisyonun tespitlerine göre, Apple firmalarının İrlanda’da elde ettiği karların devasa bölümü Merkez’e (Head Office) gönderilirken, sadece minik bir kısmı İrlanda şubelerinde kalarak vergiye tabi olmuş. Böylece de Apple, İrlanda’ya 2003 yılında %1, sonrasında ise 2014’te %0,005’e kadar gerileyen vergi oranlarıyla, pek çok firmadan epey düşük ödemeler yapmış olmuş. Ülkede kurumlar vergisi oranın %12,5 olduğunu da, bu noktada not düşeyim.

Hal böyle olunca da, ilgili iki firmanın İrlanda’ya ödediği vergiler devede kulak kalıyor. Üstelik Apple’ın, bölgedeki tüm operasyonlarını İrlanda üzerinden yürüterek satışları burada kayda geçirdiğini ekleyeyim.

Bu doğrultuda, karların tahsisi ana problem olarak belirirken, söz konusu merkezin kâğıt üstünde işlevi zayıf bir entite olması da kaşları daha bir çattırıyor. Ki üstüne üstlük oraya akan karlarda da vergiden eser görülmüyor.

İşte Avrupa Komisyonu da bu argümanlar çerçevesinde, söz konusu “suni” tahsisin ekonomik gerçeklerle bağdaşmadığını ve firmanın kallavi vergiyi, esasen karı gerçekleştirdiği yere yani İrlanda’ya ödemesi gerektiği hükmüne varıyor.

Ve İrlanda’ya da, “o parayı git topla” diyor.

Sert karara şoke olan İrlanda, (aslında iyi para ama) istemez derken, Apple da kızgın… Görülen o ki, her iki taraf da kararı temyize taşıyacak. Nitekim olay, bu az buz olmayan miktarın ötesi önemde bir nitelik taşıyor: Gurur ve itibar…

YOK ÖYLE BİR ŞEY

Apple açısından bakıldığında; İrlanda’daki faaliyetleri şimdilik bir yana bırakırsak, vergiden kaçarak bir ülke hatta bölge ekonomisini suiistimal etme algısı oluşması durumu var. Rekabet çalmaktan tutun da, bütçeye gerekli desteği vermemeye kadar çeşitli unsurlara dayanan bu riske karşı firma, kendisine imtiyaz tanındığını şiddetle reddediyor. Ülkedeki kanunlara uyulduğunun ve tahakkuk eden tüm vergilerin ödendiğinin altını çizen Apple açıklaması, “ortada öyle bir borç yok” diyor.

Ortaya çıkan durum İrlanda açısından da hiç hoş değil. Zira karar, ülke için bir yandan kuralsız oynama algısı, diğer yandan da yabancı (özellikle Amerikan) firmaların iştahını kesebilecek cinsten bir imaj yaratıyor. Nitekim Apple’ın Tim Cook imzalı açıklamasında kinayeyle ifade ettiği üzere, şimdi birileri diken üzerinde “bize de borç çıkar mı?” diye kaygılanacak. Malum ülkede ve bölgede, çok sayıda çok uluslu firma ve dahi teknoloji devleri var. Bu bağlamda İrlanda, “değil Apple, hiç kimseye farklı vergi muamelesi yapmayız” derken, vergi sisteminin şerefi için savunmaya geçmeye hazırlanıyor.

İşte tüm bunları birleştirdiğimizde esas mesele, belirttiğim gibi kar paylaşımı oluyor. Buradaki en temel sıkıntı ise, Apple’a göre söz konusu vergilendirmenin “değerin yaratıldığı yerde” yapılması görüşünden kaynaklanıyor. Bir diğer deyişle firma, vergi için ürünlerin tasarım kaynağı olan ABD’yi adresliyor. Avrupa ise, “yok öyle bir dünya” diyerek, “karlar satış yapılan yere akar” tezini savununca, işler arapsaçına dönmüş oluyor.

İNGİLTERE GÜLÜMSÜYOR

Şimdi tabii Apple’a kesilen fatura, Avrupa için de çeşitli anlamlar ifade ediyor. Vatandaşlarını ve ekonomisini koruduğunu bu rekor cezayla dünya âleme duyuran AB, ABD’nin hiç hoşuna gitmeyen bir karara imza atmış oluyor. Öte taraftan yine Cook’un iğnelediği üzere, bölgede yabancı sermaye destekli yatırım ve istihdam bu örnekle irrite olabilecekken, AB üyesi olmanın bu tür zorlu yanları da yeniden akıllara düşmüyor değil.

Bu bağlamda, İrlanda vakasında Komisyon’un işe çomak sokmasının, halkın da, yöneticilerin de asabını bozduğuna şahit oluyoruz. Gerçi rekabette zorlanan bir kesim firma için de, AB bir yandan kanat açmış korumacı bir rol üstleniyor.

Bu işten memnun taraf ise, İngiltere gibi duruyor. İrlanda misali yatırım dostu bir yerde AB’nin sert çıkıp bölgeye de sirayet edebilecek yansımaları göze alması, özgürlük Brexit’i yapan Krallık için şimdilerde bir teselli ve övünç olsa gerek. Hele de Apple olayı sonrası dolanan Irexit fısıltılarını duydukça…

Ve son olarak belirtmem gerekir ki; AB bu vergi inceleme işini, bölgede 2013 yılından beri sürdürüyor. Dolayısıyla bu vakayla bir kez daha müşahede etmiş oluyoruz ki; Birlik, ilerlediği sarp yolda güvenli gitmek için balansını çok iyi ayarlamak durumunda…

[Yeni Şafak, 2 Eylül 2016]

Etiketler: