Hüseyin Nasır - Anadolu Ajansı

Çok Cepheli Savaş

Terörist de silahı da amacı da mesajı da Suriye'den çıkıyor. Önce Türkiye'ye giriyor. Gerekirse, Türkiye'de patlıyor. Fırsat bulup Paris'e kadar giderse, bu kez orada patlıyor.

2016’da birçok terör olayına maruz kaldık. Herkesin umudu 2017’de terör belasından daha uzak olmak yolundaydı. Fakat daha senenin ilk saatlerinden itibaren bu bela tekrar karşımıza çıktı. Temenniler maalesef bizi korumuyor.
İstanbul’un merkezi bir bölgesinde bir eğlence mek‚nı basıldı. 39 kişi yaşamını yitirdi.
Görüldüğü kadarıyla saldırgan elinde otomatik bir tüfekle girerek içeride bulunan yüzlerce insanın üzerine ateş açmış.
Olayın gerçekleşme yöntemine ve araçlarına bakın. Ardından DEAŞ’ın çıkması çok muhtemel.
Terör saldırılarının her biri kendine has bir kimlik sahibi. PKK, FETÖ ve DEAŞ kendine has araçlar ve yöntemler kullanıyor.
Genelde turistik mek‚nlara yönelik saldırılar DEAŞ’in işidir. Birkaç örnek verelim. Sultanahmet, Atatürk Havalimanı ve Taksim bunlardandır.
Karşı karşıya olduğumuz gece kulübü saldırısı da benzer bir hedef olma özelliği taşıyor.
Yine saldırının otomatik bir tüfekle gerçekleşmiş olması da DEAŞ’ı gösteriyor. Paris’te tiyatro binasına giren teröristler de bir kalabalığı taramıştı.
Amerika’da bir gece kulübünün basılması da bunun bir benzeridir. Onu da DEAŞ üstlenmişti.

***

Bu tür teknik analizler yapabilirsiniz.
Daha derine de inebilirsiniz. Bu terör örgütünün bireysel ve kurumsal bağlantılarını da çıkarabilirsiniz. Bu değerlendirmeler üzerinden DEAŞ’in ne hedeflediğini ve ne mesaj verdiğini de bulmaya çalışırsınız. Bunların hepsi mantıklı ve gerekli çabalardır. Fakat bunların her birinde gelip aynı noktaya takılacağınız açıkça ortadadır. Her terör örgütünün ve her terör saldırısının tabii ki kendine has bir anlamı vardır.
Fakat bir bütün halinde ele alındığında ortaya çok anlamlı bir mesaj çıkmak zorunda değil. Görüleceği gibi zaten terör örgütleri çoğunlukla ezberler üzerinden hareket etmektedir. Bir bütün olarak tabii ki çok büyük bir anlam ifade ediyor. Fakat tekil olarak çok anlam çıkartamazsınız.
Siz ne kadar güvenlik önlemi alırsanız alın bin taneden bir tanesi başarılı olursa, terör eylem gerçekleştirebiliyor.
Bu sadece Türkiye’ye has bir durum da değil. Aynı tür saldırılar son bir yılda Paris’te yedi kez meydana geldi. Son olarak Berlin’de terör halkın arasına kamyonla daldı. Amerika’da bir gece kulübünü bastı ve onlarca insanı kurşuna dizdi. Bizdeki fark niteliksel değil niceliksel bir farklılıktır. Yani tipi aynı sayısı farklıdır.
Peki, neden bizde sayısı daha fazla?
Oraya buraya gitmeye gerek yok.
Sayısı bizde fazla çünkü biz kaynağa en yakın ülkeyiz. Terörün kaynağı Suriye. Ve Suriye’nin sınırında biz varız.
Terörist de silahı da amacı da mesajı da Suriye’den çıkıyor. Önce Türkiye’ye giriyor. Gerekirse, Türkiye’de patlıyor.
Fırsat bulup Paris’e kadar giderse, bu kez orada patlıyor. Berlin. Ve hatta mümkünse Amerika.
Unutmamak gerekir ki, Türkiye bir savaş veriyor. Bu çok cepheli ve çok bileşenli bir savaş. Mardin bir cephe.
El-Bab başka bir cephe. İstanbul başka bir cephe. Bu savaşta bize karşı kullanılan araç terörizm olduğu için bu savaşın cepheleri de bir hat şeklinde ilerlemiyor.
Aksine sıçrayarak gidiyor. Bir anda Suriye’de ortaya çıkabileceği gibi bir anda Ankara’da da karşınıza çıkabiliyor. Cepheler kurulup bozuluyor.
En nihayetinde bir cephe kurmak için otomatik bir silaha sahip tek bir radikalin varlığı bu tür olayları gerçekleştirmek için yeterli olabiliyor.
Yani bu illetten kurtuluşun kolay bir reçetesi yok. Maalesef bu savaşı vermek zorundayız. Her cephede. Fakat özellikle kendi savunma hattımızı güçlü tutmak zorundayız. Savaşı kazanmanın birinci şartı bütünlüğü korumaktır.
Bu nedenle toplumsal soğukkanlılığı korumak çok önemli.
Halkımızın bu dirayet ve erdeme sahip olduğunu biliyoruz. Sosyal medya provokatörleri ne yaparsa yapsın toplumun geneli bu marjinallere hiçbir zaman alet olmuyor.

[Takvim, 2 Ocak 2017]

Etiketler: