Yükseköğretimde Kalite Güvencesi

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Yükseköğretimde Kalite Güvencesi raporunu yayınladı. Prof. Dr. Mahmut Özer, Yrd. Doç. Dr. Bekir S. Gür ve Prof. Dr. Talip Küçükcan tarafından hazırlanan rapor, Türkiye’deki yükseköğretim sisteminin yapısı ve ihtiyaçlarını da göz önüne alarak, dünyada ön plana çıkmış birçok yükseköğretim sisteminin kalite güvencesi mekanizmalarını ele alıyor. Değişik ülkelerdeki yükseköğretim kurumlarında çalışma deneyimine sahip olan ve kitapta ele alınan bazı ülkelerdeki kalite güvencesi sistemlerini yerinde inceleme imkanı bulan yazarlar, Türkiye’nin yükseköğretimde kalite güvencesi konusunda nasıl bir yol izlemesi gerektiğini ortaya koyuyor.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Yükseköğretimde Kalite Güvencesi raporunu yayınladı. Prof. Dr. Mahmut Özer, Yrd. Doç. Dr. Bekir S. Gür ve Prof. Dr. Talip Küçükcan tarafından hazırlanan rapor, Türkiye’deki yükseköğretim sisteminin yapısı ve ihtiyaçlarını da göz önüne alarak, dünyada ön plana çıkmış birçok yükseköğretim sisteminin kalite güvencesi mekanizmalarını ele alıyor. Değişik ülkelerdeki yükseköğretim kurumlarında çalışma deneyimine sahip olan ve kitapta ele alınan bazı ülkelerdeki kalite güvencesi sistemlerini yerinde inceleme imkanı bulan yazarlar, Türkiye’nin yükseköğretimde kalite güvencesi konusunda nasıl bir yol izlemesi gerektiğini ortaya koyuyor.

Yükseköğretimde Kalite Güvencesi – tam metni indirin

Yükseköğretimde Kalite Güvencesi raporunda İngiltere, Almanya ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinin 1960 ve 1970’lerde devlet politikası olarak benim­sediği yükseköğretimi geniş kitlelere yayma sürecini Türkiye’nin ancak 2000’li yıllarda stratejik bir seçenek olarak benimsediği belirtilmekte ve her şehirde üniversite açılmasının ülkemizin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gü­cünün yetiştirilmesi açısından önemine işaret edilmektedir. Yükseköğretime yatırım yapan ülkelerin kalkınma hızına bakıldığında Türkiye’de yeni üniversitelerin açılmasının doğru bir karar olduğu vurgulanmakta, bölgesel ve küresel bir güç olma yolunda emin adımlarla yürüyen ülkemizin siyasi, ekonomik ve teknolojik rekabet gücünün artırılmasının, yükseköğretime yatırımı zorunlu kıldığı belirtilmektedir. Raporda, yükseköğretim kurumları açılırken, kamu kaynaklarını kullanan bu kurumların kaliteden ödün vermemesine özen göstermesi vurgulanmaktadır.

Raporda, Türkiye’deki ve dünyadaki mevcut durum sağlıklı bir şekilde tes­pit edilmeden, kalite güvencesi adına atılacak her türlü adımın, Türkiye’de yükseköğretim kurumları için ekstra bir bürokratik külfet olma riski taşıdığı belirtiliyor ve kalitenin anlayış olarak gelişmediği ve kültürel bir pratiğe dönüşmediği ortamlarda, dışarıdan zorlamalarla kalite güvencesinin sağlanmasının mümkün olamayacağına işarete ediliyor. Rapor, kalite güvencesi adına yeni bürokratik yapıların kurulması yerine kalite kültürünün yaygınlaşmasının özendirilmesini ve akran/meslektaş değerlendirmesine dayalı bir sistemin kurulmasını öneriyor. Kalite güvence sisteminin uygulanmasının yükseköğretim kurumlarında kaliteyi tek başına artırmasının mümkün olmayacağına işaret edilen raporda, kaliteyi artırmak için yükseköğretim kurumlarında iyileştirmeler yapılması ve yapısal sorunlarının çözülmesi öneriliyor.

Akademik Özgürlük ve Kurumsal Özerklik Korunmalı

Yükseköğretim kurumlarının özü gereği kurumsal özerklik ve aka­demik özgürlüğe sahip olması gereken kurumlar olduğu, ancak saydamlık ve hesap verebilirliğin tüm kurumlar için kabul edilmeye başlandığı günümüzde, geniş ölçü­de kamu kaynaklarından beslenen yükseköğretim kurumlarının da bu süreçlerin dışında kalmasının düşünülemeyeceği belirtilen raporda, kalite güven­cesi ve denetimine ilişkin düzenleme ve uygulamaların kurum­sal özerklik ve akademik özgürlüğe zarar vermemesine özen gös­terilmesi isteniyor.

Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) gelişmiş yükseköğretim sistemlerine sahip ülkelerdeki ka­lite güvencesi mekanizmalarından daha fazla yetkiye sahip olduğu belirtilen raporda, YÖK dışında bir akreditas­yon kurumunun hem yetki karmaşasına sebebiyet verebileceği hem de yük­seköğretim kurumları üzerindeki bürokrasiyi artırma riski taşıdığı vurgulanıyor.

Yeni Bürokratik Yapı Yerine Yükseköğretime Destek Artırılmalı

Raporda, toplumsal talebi karşılamak adına, son yıllarda çok sa­yıda yeni yükseköğretim kurumu açılmasının yükseköğretimdeki okullaşma oranlarının artırılması adına, yerinde bir karar olduğu belirtilmekte ve hükümetin, büyüme eği­liminde olan yükseköğretime desteğini artırarak sürdürmesi önerilmektedir.

Yükseköğretimde kalitenin insan sermayesi ile ilintili olduğu gerçeğinden hareketle her seviyedeki akademik personelin daha donanımlı yetiştirilmesi için projeler başlatılması önerilen raporda, nitelikli öğretim üyesi yetiştirilmesi için hükümetin yürüttüğü yurt içi ve yurt dışında lisansüstü burs ve destek programlarının hacminin genişletilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Üniversitelerde kalitenin tesis edilmesinin, üniversite dışında bazı bürokratik yapıların varlığına değil, kendi kendini denetleme kültürü ve ilgili prosedürleri kurum içinde düzenlemenin varlığına bağlı olduğuna dikkat çekilen raporda, YÖK’ün yükseköğretim programlarıyla ilgili belirli aralıklarla per­formans değerlendirmeleri yapması, ihdas edilen ölçütleri sağla­mayan programlara eksikliklerini tamamlamaları için uyarılarda bulunulması, tanınan süre sonunda iyileşme sağlanmazsa yaptırımlar uygulaması da öneriliyor.

Yükseköğretimde Kalite Güvencesi Mahmut Özer, Bekir S. Gür ve Talip Küçükcan Ankara: Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı, 2010 ISBN 978-605-4023-08-0, 112 s.

Satın almak için www.kitapyurdu.com

Etiketler: