‘Yeni Türkiye’nin ayak sesleri!

12 Eylül Anayasası'nın bazı maddelerinin değiştirilmesine yönelik referandum nihayet sonuçlandı. Türkiye tarihinin son yüzyıldaki en önemli oylamalarından biri olan 12 Eylül referandumu, topluma ilk defa 'düzenle' yüzleşme imkânı sağladı.

Dünyaya rasyonel gözle bakan kişiye, dünya rasyonel bir bakış açısı sunar… Hegel
‘Yeni Türkiye’ sözcüğü son dönemde farklı anlamlar yüklenip içi boşaltılmış bir kavram olsa da, aydınlar neredeyse son bir asırdır bu kavramı tartışıyor. III. Selim’in ‘Yeni Düzeni’ ile başlayan bu arayış, altmışlı yılların ortasında ve özellikle Turgut Özal’ın birinci reform dalgasıyla yeniden gündeme geldi.
‘Yeni Türkiye’ metaforu, bir anlamda rejimin yenilenmesini ve dönüşmesini ifade ediyor. ‘Yeni Türkiye’ terimi son dönemde, bürokratik cumhuriyetin-demokratik cumhuriyete evrilmesini, özgürlüklerin önünün açılmasını, daha da önemlisi ‘düzenin değişmesini’ kapsayan yeni bir anlam yüklendi. Bu yazı çerçevesinde ‘Yeni Türkiye’ kavramı, popüler anlamından daha ziyade, derin sosyolojik referansları bağlamında kullanılmaktadır.

12 Eylül Anayasası’nın bazı maddelerinin değiştirilmesine yönelik referandum nihayet sonuçlandı. Türkiye tarihinin son yüzyıldaki en önemli oylamalarından biri olan 12 Eylül referandumu, topluma ilk defa ‘düzenle’ yüzleşme imkânı sağladı. Anayasa tartışmalarının iki yüz yıldır devam eden kadim bir tartışma olduğu göz önüne alındığında bu referandumun sembolik önemi çok daha iyi görülecektir. Referandum siyasal ve toplumsal sonuçları itibarıyla ‘Yeni Türkiye’ ve yeni bir siyaset anlayışını gündeme getiriyor. Muhtemelen önümüzdeki dönemde bu kavram çok daha yoğun biçimde tartışılacaktır.

Referandum, ‘uzun bir yüzyılın’ sonunda ilk defa siviller tarafından yapılmış özgürlükçü bir anayasanın ve rejimin liberalize edilmesinin önünü açabilir. Bu anlamda referandum paketinin içeriği ve getirdiği değişiklikler bir yana taşıdığı sembolik anlam ve topluma kazandırdığı özgüven çok daha fazla anlam taşıyor. Türkiye, yaşadığı siyasal ve yönetsel istikrarsızlıkların sonucunda sorun çözme yeteneğini ve daha da önemlisi özgüvenini kaybetmiş ülkelerin başında geliyor. Bu anlamda ‘evet’ oranının % 58’e ulaşması hem toplumun önünü açacak, hem de cumhuriyetin derinleşmesini ve kökleşmesini temin edecek bir anlam kazanabilir.

Oylama öncesinin toz bulutu dağıldığında yapılan düzenlemenin önemi çok daha iyi fark edilecektir. Propaganda döneminde üzerinde fazla durulmasa da 12 Eylül referandumu, Türkiye’nin makûs talihini değiştiren önemli bir çarpan etkisi yapacaktır. Bu etki, kısa vadede görülmese dahi orta ve uzun vadede yeni bir Türkiye’nin inşasının önünü açacaktır. Geçen 30 yılın sonunda toplumun darbeyle yüzleşmesi, gecikmeli de olsa darbecilerden hesap sorması, her şeyden öte Türkiye’nin bir psikolojik eşiği aşmasını sağladı.

Referandumdan ‘evet’ çıkması Türkiye’nin sorun çözme yeteneğini yeniden keşfetmesini sağlarken, bu sonuçlar birçok yapısal problemin üzerine daha kararlılıkla gidilmesini sağlayabilir. 1961 ve 1982 anayasalarının yapılış öyküsü, millet iradesine konulan ipotek ve kurulan vesayet sistemi göz önüne alındığında yapılan işin mahiyeti çok daha net görülecektir. Referandum sonuçları Türkiye’nin yüzyıllık kaderini değiştirme imkânını sağlayabilir. Türkiye, öğrenilmiş çaresizliğini ve yılgınlığını yenerek hem içeride hem dışarıda ‘ekber’ ve ‘düzen koyan’ ülke haline gelebilir.

Türkiye, Özal’ın başlattığı reformlarla iktisadi liberalizasyonunu sağlarken, siyasi reformlarını bir türlü gerçekleştiremedi. Özal, i

Etiketler: