Yüzyıllar boyu "yardım etme", "cömertlik", "mazluma sahip çıkma" gibi davranışları sergileyen bir toplum için artık "yardımsever", "cömert", "mazlumun hamisi" gibi sıfatlar yerleşik hal alır ve aslında bunlar, o toplumun genetik kodları olarak bellenir. Zıddı da böyledir; toplumlardan bazıları da zulüm ede ede, katlede ede, sapkınlık yapa yapa "zalim", "katil", "sapkın" gibi vasıflar ile bilinirler.
Türkiye'nin bugüne kadar yaşadığı tüm afetlerde edindiği deneyim, özellikle uluslararası kuruluşlardan edindiği mali destek, bu tür felaket zamanlarında çok ihtiyaç duyulan desteği sağlayacaktır. Ancak, alternatif yeni fonlara, yeniden yapılanmayı ve yapılandırmayı finanse etmek için yeni modellere ve yeni bir canlandırma sürecine de kesinlikle ihtiyaç var.
Bu analizde afetlerde sivil toplum tecrübesinin önemi, Türkiye’deki insani yardım STK’larının koordinasyonunun gerekliliği ve bunun ise otomasyon destekli ortak bir ağ kurulmasıyla sağlanabileceği konuları incelenmektedir
Bu analiz Türkiye’nin uluslararası insani yardımlarının yansımalarının anlaşılması bağlamında 6 Şubat depremlerinin sonrasında ülkemizin gördüğü uluslararası desteği çeşitli yönleriyle ele almaktadır.
Sivil Toplum Kuruluşu diyoruz ama bu işin esası vakıf bilincine dayanır. Deprem bölgesine yardım götüren kurumların birçoğunun ismini hiç duymadınız ya da bu süreçte ilk kez duydunuz. Vakıflarda düstur, yapılan işin kendisidir; tanıtıma ya hiç ihtiyaç duyulmaz ya da en iyi ihtimalle tanıtım ikinci planda tutulur ama kati suretle yapılan işin önüne geçmez hiçbir zaman.