2024 ABD Başkanlık Seçimleri Cumhuriyetçi Adaylar

Cumhuriyetçi Parti’nin Adayı Kim Olacak?

Amerikan başkanlık seçimleri yaklaşık bir buçuk sene süren uzun bir ön seçim süreci sonrasında gerçekleşmesiyle meşhurdur. Aday adaylarının televizyonda canlı yayınlanan tartışma programlarıyla kamuoyu önüne çıktığı dört beş aylık süre sonrasında ön seçim sürecinde farklı eyaletler adaylarını belirler. 2024 başkanlık kampanyası döneminde Cumhuriyetçi Parti ilk tartışma programını 2023 Ağustos ayında gerçekleştirecek ve bunu Eylül ve Ekim aylarındaki tartışmalar takip edecek. 2024 Ocak ayında ilk olarak Iowa eyaletindeki ön seçim sürecinde en fazla ön seçim yapılacak olan Mart ayı sonunda aday büyük ihtimal belli olacak. 2024 Kasım ayına kadar iki partinin adayı arasında sürecek mücadele bir sonraki başkanı belirleyecek. Bugünkü dengelere bakıldığında 2024 Kasım seçimlerinde Trump’la Biden’ın tekrar karşı karşıya gelmesi en güçlü ihtimal olarak öne çıkıyor.

Amerikan başkanlık seçimleri yaklaşık bir buçuk sene süren uzun bir ön seçim süreci sonrasında gerçekleşmesiyle meşhurdur. Aday adaylarının televizyonda canlı yayınlanan tartışma programlarıyla kamuoyu önüne çıktığı dört beş aylık süre sonrasında ön seçim sürecinde farklı eyaletler adaylarını belirler. 2024 başkanlık kampanyası döneminde Cumhuriyetçi Parti ilk tartışma programını 2023 Ağustos ayında gerçekleştirecek ve bunu Eylül ve Ekim aylarındaki tartışmalar takip edecek. 2024 Ocak ayında ilk olarak Iowa eyaletindeki ön seçim sürecinde en fazla ön seçim yapılacak olan Mart ayı sonunda aday büyük ihtimal belli olacak. 2024 Kasım ayına kadar iki partinin adayı arasında sürecek mücadele bir sonraki başkanı belirleyecek. Bugünkü dengelere bakıldığında 2024 Kasım seçimlerinde Trump’la Biden’ın tekrar karşı karşıya gelmesi en güçlü ihtimal olarak öne çıkıyor.

Bu kadar uzun bir zaman dilimine yayılan ön seçim sürecinin avantajı aday adaylarının kamuoyunu ikna etmek ve kampanyalarına bağış toplamak için yeterli zamana sahip olmaları. Dezavantajı ise ön seçim takviminde erken sıralarda yer alan Iowa gibi nispeten küçük eyaletlerin adayların kaderinde fazlaca belirleyici olması. Ancak başkanlık yarışında partinin nihai adayının bütün eyaletlerde karşılığının olması ve salıncak eyaletlerde de karşıt parti adayı karşısında şansının yüksek olması önemli kriterler olduğu için adayların küçük eyaletlerde de başarılı olması gerekiyor. Bu süreçte adayların kampanyalarının ne kadar bağış topladıkları ve anketlerdeki performansları en önemli göstergeler olarak öne çıkarken tartışma programlarındaki performansları da bir anda kaderlerini değiştirebiliyor.

Bugünkü tabloya bakıldığında Cumhuriyetçi Parti’de eski Başkan Trump’ın bu süreçten muzaffer çıkarak tekrar aday seçilmesi şaşırtıcı olmayacak. Kamuoyu yoklamaları Trump’ın parti içinde %51’i bulan desteğe sahip olduğunu gösteriyor. En yakın takipçisi DeSantis ise %18 civarında destek buluyor. Mart ayı sonlarında Trump’a desteğin %43 seviyesine kadar düştüğü ve DeSantis’in %31’i gördüğü hatırlandığında Trump’a karşı açılan davaların işine yaradığı görülüyor. Mart sonunda Trump’a karşı New York’ta açılan belgede sahtecilik davasıyla ilk kez eski bir başkan kriminal bir iddianamenin muhatabı olmuştu. Sonrasında açılan diğer davalar ve devam eden soruşturmalar Trump’a parti içindeki desteği artırırken DeSantis’in karşılık bulamayarak zayıflamasına yol açmış görünüyor.

Trump’a karşı açılan davalar, komplo teorilerine yatkın olan Trumpçı taban üzerinde etkili olarak eski Başkan’ın desteğini artırmış görünüyor. Bu tabanı tekrar dinamik hale getiren ana etken müesses nizamın Trump’a karşı kumpas kurduğuna inanmış olmaları. DeSantis gibi birçok açıdan Trump’ın daha sağında yer alan bir adayın desteğinin azalması, legal problemlerine rağmen Trump markasının parti içinde yerini koruduğunu gösteriyor. Adaylığını açıklayan siyasetçi sayısının çokluğu da Trump dışında bir isimle devam edilmesini isteyen cephenin bölünmesini sağlayarak gene Trump’a avantaj sağlıyor.

Trump’ın halihazırda en yakın rakibine %35’lik fark atmış olması, Ağustos ayındaki ilk tartışma programına katılmaması sonucunu doğurabilir. Trump bir yandan %1 civarında desteği olan adayları muhatap alıp onların görünürlüklerini artırmak istemiyor ancak bir yandan da tartışmadan korkup kaçtığı imajını vermek istemiyor. Cumhuriyetçi Parti’nin kriterlerine göre ilk tartışmaya katılmak için 40 bin farklı seçmenden bağış toplamak ve anketlerde en az %1 seviyesinde olmak gerekiyor. Trump’ın eski Başkan Yardımcısı Pence’in bile bu kriterleri karşılamakta zorlanması Trump’ın ne kadar avantajlı olduğunu gösteriyor.

Trump’ın avantajlı konumuna rağmen Tim Scott gibi adayların süreç içerisinde öne çıkması veya DeSantis’in tekrar toparlanması mümkün. Chris Christie gibi isimlerin Trump’a doğrudan sert eleştiri yöneltmekten çekinmemesi de Trump’ın alanını sınırlandırabilir. Trump dışındaki adayların çokluğunun normal koşullarda avantaj teşkil etmesi gerekirken mevcut durumda partinin geleceğiyle ilgili bir vizyonsuzluk emaresi olduğu söylenebilir. Bu adayların Trump’a doğrudan karşı çıkmaktan kaçınmaları ve hatta davalarla ilgili komplo teorilerine prim vermeleri günü kurtarma amaçlı siyasi hamleler olarak öne çıkıyor.

Trump’ı geride bırakmak isteyen ve partinin farklı seçmen kitlelerine ulaşma kabiliyeti geliştirmesini savunanlara somut bir alternatif sunulduğunu söylemek mümkün değil. Önümüzdeki kampanya döneminde Trump’a karşı Trumpçılık yapan DeSantis gibi ideolojik adayların geniş kitlelere ulaşmak için siyasi platformlarında önemli değişiklikler yapması gerekecek. Bu esnekliği göstermesi şüpheli olan DeSantis mevcut desteğinin bir kısmını Tim Scott gibi daha az ideolojik görülen bir adaya kaptırabilir. Trump’a karşı adayların eski Başkan’a karşı açılan dava süreçlerini de etkin biçimde kullanması gerekecek. Diğer adayların hem Trump’ın zaaflarını tartışmaktan çekinmeyen hem de partiye yeni bir vizyon vaat eden bir profil sunmaları gerekiyor. Aksi taktirde ‘her şeye rağmen Trump’ diyen kitlenin dediği olacak.

[Yeni Şafak, 26 Temmuz 2023]

Etiketler: