Çin’den İthalat Meselesinin Aslı Astarı

Çin Halk Cumhuriyeti'nin WTO üyesi olması, GATT hikâyesini de işin içine katarsak 15 seneyi aşan bir süre aldı. Onca çaba sonrasında ise Çin, mutlu yıllar yaşadı.

Hafta sonu Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren kararı haber veren haberler, bir miktar kafa karışıklığına sebep oldu. Nitekim atılan haber başlıkları, aşağı yukarı şunu diyordu: “Çin’den yapılan ithalatta koruma önlemleri kaldırıldı”.

Şimdi baktığınızda, bu cümlede aslen yanlış bir teknik bilgi yok ancak yarattığı sarsıcı imaj hasebiyle eksik ögelerini tamamlayarak netleştirmek gerekiyor. Ne, neden, nasıl, ne zaman gibi sorular çerçevesinde… Hem gerçi haber aslında sırtını 21 Şubat tarihine dayıyor ve Ekonomi Bakanlığı’ndan da gelen ilgili bir açıklama var. Ben yine de, tepkilere yol açan bu kararı kısaca izah edeyim dedim.

Şimdi 18 Mart tarihli Resmi Gazete özetle şöyle diyor: 2/5/2003 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan “Çin Halk Cumhuriyeti Menşeli Malların İthalatında Korunma Önlemleri Hakkında Karar”ın yürürlükten kaldırılması, Bakanlar Kurulu’nca 6/2/2017 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Bu ise haber manşetlerini, haliyle pek yanlış çıkartmıyor. Yalnız detayları bilmeyenler ya da görmeyenlerde haberin ilk etapta oluşturduğu algı, hafta sonu itibariyle Çin’e kapıların fora açıldığı yönünde… Hâlbuki durum öyle değil, şöyle diyerek açıklayayım.

12 YILLIK HÜKÜM

Geriden alarak gelelim. Çin Halk Cumhuriyeti’nin WTO (Dünya Ticaret Örgütü) üyesi olması, GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) hikâyesini de işin içine katarsak 15 seneyi aşan bir süre aldı. Onca çaba sonrasında ise Çin, malumunuz mutlu yıllar yaşadı. Şimdi ben o ihya olma meselesine hiç girmeden, Çin’in üyelik anlaşmasından bahsedeyim. Zira söz konusu kabul anlaşmasının 16. bölümüne göre;

*WTO üyelerinden kim ki Çin menşeli ithal ürünlerden zarar ya da tehdit hisseder, o zaman sektör-özel bir koruma mekanizması kurabilirdi.

Dolayısıyla o vakit WTO, Çin’in küresel ticarete entegrasyonunda bir supap vazifesi görmesi amaçlanan bu özel hükmü getirmişti. İşte bizdeki 2003 tarihli ilgili karar da, buradan güç alıyordu. Peki, ne diyordu bizim karar? Özet geçecek olursam; ülke yararının gerektirdiği durumlarda, Çin menşeli malların ithalatının pazar bozulmasına ya da önemli ticaret sapmasına yol açması veya buna ilişkin tehdit oluşturması halinde, korunma önlemleri alınmasına dair detayları içeriyordu.

Ve zaten Çin’in kabul anlaşmasındaki şu 16. bölümün adı da, Geçici Ürün-Spesifik Korunma Mekanizması idi.

Neden “idi” diyorum? Nitekim ilgili bölümün son maddesine göre, Çin’in giriş tarihinden 12 yıl sonra bu bölümün uygulaması yürürlükten kalkacaktı.

Dolayısıyla, Çin 11 Aralık 2001’de WTO üyesi olduğuna göre, Türkiye’nin 2003 yılında çıkardığı bu karar da, hükmünü 11 Aralık 2013’te tüketmiş oluyordu. Ondan sonraki süreçte ise Çin bağlamında, WTO kapsamındaki diğer korunma önlemleri hükmünü sürdüregeldi.

O halde bizdeki son kararın amacı, zaten çoktan ölmüş özel bir uygulamayı gömmek oldu diyebiliriz. Bir nevi bürokratik temizlik olan bu karar, süregelen fiiliyatta bir değişiklik yaratmayacak.

G20’DEN FALSO

İçimizdeki meseleyi netleştirdikten sonra, şimdi bir de dışarıya bakalım. Nitekim geride bıraktığımız hafta sonu dünya çapında öne çıkan ticaret tartışması ise, G20 kaynaklıydı.

İki sene evvel bizim başkanlığını yaptığımız G20’nin şu anki dönem başkanı, biliyorsunuz Almanya. İşte grubun Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanlarının Almanya’nın Baden-Baden kentinde geçen gün gerçekleştirdiği toplantıdan çıkan sonuç bildirgesinde, göze batan bir madde var. Ya da yok mu desem?

Nitekim geçen sene Washington’daki toplantıda ve hatta önceki sene de “korumacılığın bütün çeşitlerine direnç göstereceğiz” diyen söz konusu grup, bu yıl bu cümleden uzak durdu. Onun yerine, “ticaretin ekonomilerimize katkısını güçlendirmek için çalışmayı sürdüreceğiz” dendi. Ve hemen ardından da, küresel dengesizliklerin törpüleneceği bildirildi.

Anlayacağınız; bildirgenin satırlarında tam bir Trump usulü ticaret yaklaşımı görmüş olduk. Ve bunda, ABD’li Bakan Steve Mnuchin’in G20’deki tutumunun önemli bir rol oynadığını da biliyoruz. Bundan sonraki ilgili G20 kararları için ise gözler, Trump’ın politika söylemlerinde ne kadar kararlı olduğunu izliyor olacak. Bununla birlikte görünen o ki; Almanya’nın dönem başkanlığı mottosu olan “birbirine bağlı bir dünya şekillendirmek”, bundan böyle yazıldığı kadar kolay okunmayacak.

[Yeni Şafak, 21 Mart 2017]

Etiketler: