Türkiye Küresel Tehdit Altında

Yanı başımızdaki ülkelerin teröre açık destekleri karşısında, koruma ve kollamanın ne düzeyde olduğunu çok açık bir şekilde gördük.

Türkiye, 2013 yılından beri gittikçe yoğunlaşan küresel operasyonların hedefinde.

Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişimi, 15 Temmuz’da gerçekleştirilen başarısız darbe girişimi ve son dönemde dolar üzerinden ekonomide büyük bir kriz ve kaotik ortam oluşturma çabası bu operasyonların bir parçası.

Bu çabanın birçok destekçisi de var. Dışarıdan birçok ülke, kurum ve kuruluş bu müdahalelerin başarılı olması için algı operasyonuna hizmet etti. Yani, tek taraflı bir kuşatmadan değil birçok aktörün yer aldığı bir kuşatmayla karşı karşıya kaldı Türkiye.

Yanı başımızdaki ülkelerin teröre açık destekleri karşısında, koruma ve kollamanın ne düzeyde olduğunu bu süreçte çok açık bir şekilde gördük. Türkiye’deki terör olaylarına yanlı ve taraflı bakışları da halen daha devam ediyor.

Geçen hafta İstanbul’da, Cumartesi günü ise Kayseri’de gerçekleştirilen terör olayları belli çevrelerin kurgulamak istedikleri senaryonun ve oynanan oyunun devam ettiğini gösteriyor. Terörün hedefi, Türkiye’deki siyasi ve ekonomik istikrarı tehlikeye atmak; toplumsal çatışma çıkarmak. Yani, el birliğiyle, birlik, beraberliği ve kardeşliği ortadan kaldırma teşebbüslerine maruz kalıyoruz.

Türkiye’den bir Suriye, bir Irak resmi oluşturmaya çalışıyorlar. Ama şu bilinmelidir ki, Türkiye, ne Suriye ne de Irak. Ayrıca, 15 Temmuz’da ülkeye, demokrasiye, geleceğine sahip çıkan herkes, oynanmak istenen oyunun da farkında.

GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARMAK

2002’den sonra elde edilen siyasi ve ekonomik kazanımlar, aynı zamanda bir farkındalık oluşmasını da sağladı. İçerden ve dışardan kaynaklanan algı operasyonlarına ve müdahalelere karşı gösterilen halkın itidalli ve sağduyulu yaklaşımı, tam da bu kazanımlardan kaynaklanıyor.

Çünkü, ne zaman Türkiye hem ulusal hem de bölgesel açıdan bir hamle gerçekleştirse, kendi iradesiyle sorunlarını çözme sürecine başlarsa, en önemlisi de bölgede kurulan yeni denklemde önemli bir aktör olma sürecine dahil olduğunda, önüne engeller çıkarıldı, duvarlar örüldü.

Görünen o ki, geçmişte kriz, müdahale ve operasyonların olduğu süreçten herkes ders çıkarmış. Türkiye’nin gücü de buradan geliyor.

Hatırlayalım, bu birlik ve beraberlik yalnızca siyasi ve toplumsal olaylarda yaşanmıyor artık. Ekonomide, doların araç olarak kullanılarak kriz oluşturma çabasına karşılık, döviz bozdurma seferberliği ve ülke parasına sahip çıkma süreci yaşandı. Geçmiş dönemlerde eşine rastlanmayan bir durumdan bahsediyoruz.

Bunda, yani farklı yaklaşım gösterilmesindeki başlıca faktörlerde birisi ekonominin de eski ekonomi olmaması. Hem Türkiye ekonomisinin yapısı sağlam, hem de ekonominin hasar görmesi karşısında kendi kazanımlarının da kaybedeceğinin bilincinde olan bir millet var. Dolayısıyla, ekonomiye güven, belirli odakların istediklerinin tam aksine, oldukça yüksek.

TERÖRE CEVAP: HER ALANDA YOLA DEVAM ETMEK

Türkiye’nin siyasi ve ekonomik ajandasını kendi gündem maddelerine göre belirlemek isteyenler var ve bunların girişimleri devam edecek. Buna karşılık, siyasi ve ekonomik dizayn çabası karşısında, Türkiye yoluna hız kesmeden devam edecektir, etmelidir.

Haritalar yeniden çizilirken, dünyada enerji denklemi yeniden kurulurken, ekonomik ve siyasi güç dengesi yön değiştirirken, Türkiye’nin bu geçiş dönemini ıskalamaması gerekiyor. Türkiye bu dönemde güçlü ekonomisi ve siyasi istikrarı sayesinde önemli bir aktör olacaktır.

Ayrıca, Anayasa çalışmaları, İstanbul Finans Merkezi, ekonomik reformlar ve büyük enerji projeleri de , Türkiye’nin hem bulunduğu bölgede hem de dünya ekonomisi içerisinde önemli bir ekonomik güç olma sürecini hızlandıracaktır.

Bu hamlelerin gerçekleşmesi ise, birlik ve beraberlik ile mümkün.

[Yeni Şafak, 19 Aralık 2016]

Etiketler: