Suud Krallığı “iki hafta iktidarda kalabilmek için Trump’ın desteğine muhtaç olmak” gibi bir zilletten kurtulabilir mi?
Bölgesel anlamda İran karşıtı bir blok oluşurken, ABD yönetimi de Tahran’a karşı kendi enstrümanlarını devreye sokmuştur. Bu enstrümanların başında ekonomik yaptırımlar gelmiştir.
Trump, kendisinden önce imzalanan çevre, ticaret ve İran nükleer sorunu konusundaki anlaşmaları da çöpe atarak ABD’nin artık müttefikleri için bile güvenilemeyecek bir uluslararası aktör olduğuna dair algıyı güçlendiriyor..
Suudi Arabistan'da son dönemde yaşanan dönüşümün arkasındaki isim olarak bilinen Veliaht Prens Muhammed bin Selman bu göreve gelişinin ardından ilk yurt dışı ziyaretlerini düzenlemek üzere Mısır, İngiltere ve ABD'yi kapsayan bir tur gerçekleştiriyor.
Muhammed bin Selman’ın stratejik müttefikleri olan ABD ve İsrail’in uzun vadeli stratejileri belirsizliğini korumaktadır. Nitekim bu ülkelerdeki liderliklerin iktidarını konsolide etme konusunda zorluklar çektiği unutulmamalıdır. Suriye ve Yemen’de kendi çıkarları doğrultusunda dönüşümlerin gerçekleşmesini başaramayan Riyad yönetimi, Katar krizinde de tüm çabasına rağmen ciddi bir etki yaratamamıştır.