Şanlıurfa'da 2016-2017 eğitim-öğretim yılı düzenlenen törenle başladı. Karaköprü Ali Baba İlkokulu'nda yapılan törenin sonrasında öğrencilere "15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitleri" konulu ders işlendi. ( Mehmet Fatih Aslan - Anadolu Ajansı )

Bir Bakışta Eğitim

2014 verilerine göre OECD genelinde 1 öğretmene ilkokulda 15, ortaokulda ve lisede ise 13 öğrenci düşerken, Türkiye'de bu oranlar sırasıyla 19, 18 ve 15 gözüküyor.

Yeni bir eğitim-öğretim yılına daha merhaba dedik. Bu vesileyle, OECD tarafından geçtiğimiz hafta yayınlanan “Education at a Glance 2016” Raporu’nu bir takım göstergeler dâhilinde bugün dikkatinize sunmak istedim. Rapor “Bir Bakışta Eğitim” ismini alırken, çok sayıda indikatör çerçevesinde binlerce veri içeriyor. Benim seçtiklerim ise, “yükseköğretim altı” düzeydeki eğitime odaklanıyor.

Malumunuz, PISA gibi değerlendirmelerin de ortaya koyduğu üzere, sözel ve sayısal manada ülkemizin karnesi nispeten zayıf kalıyor. O halde ilköğretimden liseye uzanan sistemimize dair birkaç ayrıntıya değinerek, OECD geneliyle kıyaslamalar yapmak faydalı olacak.

6251 SAAT

Eğitimin teşekkülü, hiç şüphesiz mevzunun anahtarlarından… Bu doğrultuda rapor, ders saatleri ile ilgili bol veri sunuyor ve ülkelerdeki ilköğretim yıllarına dair bilgiler veriyor.

  • Bizim 8 yıl biçtiğimiz ilkokul ve ortaokul süresinin OECD içinde farklı karşılıkları var. Örneğin bizde bu ayrım 4-4 iken, Avustralya’da 7-4, Şili’de 6-2. Grup ortalamasına bakıldığında ise, ilk iki kademede geçirilen toplam sürenin, bizden 1 fazla ile 9 yıl olduğunu görüyoruz.

Peki, bu yıllar süresince öğrenciler ne kadar eğitime maruz kalıyor?

  • Bizde ilk 4 senede “yıllık” ortalama 720 saat, +4’te ise 843 saatlik zorunlu eğitim var. OECD ortalaması, sırasıyla 799 ve 915.
  • Tüm ilk ve ortaokul boyunca harcanan “toplam” saatlere bakarsanız da, bizim öğrenciler 8 yılda 6.251 saat eğitim görürken, ortalama bir OECD öğrencisi için bu rakam 9 yıl yekûnunda 7.540… Bizden daha az saat eğitimi veren ülkeler olarak ise, Macaristan, Letonya ve Polonya öne çıkıyor.
HANGİ DERSTEN NE KADAR?

Şimdi bir de, şu saatlerin içeriğine bir göz atalım. Bakalım içini nasıl dolduruyoruz? Bununla ilgili olarak raporda dikkat çeken bir tablo, ilkokul ve ortaokul eğitiminde her bir derse ayrılan süreyle ilgili…

  • Bu bağlamda, bizim ilk 4 senede toplam programın %30’unu okuma yazmaya, %17’sini ise matematiğe ayırdığımız anlaşılıyor. Bu derslerde OECD yüzdeleri sırasıyla %22 ve %15.
  • Hayat bilgisi ve beden eğitimi saatlerimiz, sırasıyla %13 ve %14 ile gruptaki genel durumun hayli üzerinde göze batıyor. OECD ortalaması %7 olan doğa/fen bilimlerine ise, biz 100 saatimizin 5’ini ayırıyoruz. Sanat ve teknolojide de geriden geliyor gibiyiz.
  • İkinci 4 yıla geçtiğimizde ise, yer yer daha parlak olmak üzere, OECD’nin ortaokul ortalamalarıyla uyumlu sayılabilecek bir görünümümüz var. Ana dil, matematik ve fen alanlarında en az grup ortalamaları kadar iyi “yüzdelere” sahibiz.
  • Dolayısıyla bu kompozisyonlara eğilmekte fayda var. Tabii şunu da vurgulayayım: İlkokul kısmında oran olarak çeşitli derslerde ortalama üstü gözüküyor olsak bile, toplam saat sayısına vurduğumuzda çoğunda geride kalıyoruz. Sonrasında ise ortaokulda genel durumu toparlasak da, toplam “ilk ve ortaokul süresince” özellikle matematik ve fen saatlerimiz ortalamanın altında kalıyor.
HARCAMADA SONLARDAYIZ

Raporda göze çarpan göstergelerden biri de, eğitime yatırım… 2013 verileriyle yapılan karşılaştırmalar, ülkemizin bu konuda ortalamanın oldukça altında kaldığını gösteriyor.

  • Nitekim eğitim kurumlarımızın öğrenci başına yaptığı “yıllık” harcama, ilkokul seviyesinde 2.894 dolar iken, OECD genelinde bu rakam 8.477 dolar olarak karşımıza çıkıyor. Ortaokul için ise bizde yıllık 3.337 dolar olan harcama, grup ortalamasında 9.980 dolar… Lise dönemi için sarf ettiğimiz 3.914 dolarla da, 9.990 dolarlık ortalamanın altında eziliyoruz.
  • 1. sınıftan lise mezuniyetine kadar bakarsak da, ülkemizde bir öğrenci için yapılan toplam ortalama harcama 42.553 dolar. OECD ortalaması 121.899 dolar iken, sondaki Meksika’dan 1 önceyiz.
  • Öte yandan, 2008-2013 döneminde yapılan harcamalardaki değişimi gösteren grafikte ise, nispeten hızlı gelişimimizle 1 numarayız.
1 ÖĞRETMENE KAÇ ÖĞRENCİ?

Tüm bunlara ek olarak, öğrenme ortamının da kritik bir dinamik olduğuna şüphe yok. Bununla ilgili olarak ise, öğrenci-öğretmen oranları raporda anlamlı bir gösterge olarak karşımıza çıkıyor.

  • 2014 verilerine göre OECD genelinde 1 öğretmene ilkokulda 15, ortaokulda ve lisede ise 13 öğrenci düşerken, Türkiye’de bu oranlar sırasıyla 19, 18 ve 15 gözüküyor. Raporu bir yana koyup TÜİK verilerini açtığımda ise, 2015-2016 döneminde rasyolarımızda iyileşme fark ettim. Buna göre, Türkiye’de öğrenci-öğretmen oranı, düzeylere göre sırasıyla 18, 15 ve 13’e gerilemiş görünüyor.
  • Yalnız mesela rapordaki orta ve lise eğitimine dair öğrenci-öğretmen oranlarında, Türkiye’nin devlet ve özel okullar arasındaki ciddi uçurumuyla “dikkat çektiği” gerçeğini de bitirmeden ekleyeyim.

OECD Raporu, uçsuz bucaksız analizler içeriyor ancak bana ayrılan sınırlar dâhilinde ancak bu kadarını öne çıkarabildim. İlk, orta ve lise kriterleri, kıyaslamalı yerimizi görmemiz açısından hakikaten önemli. Sonuçta bu basamaklardaki adım adım yoğrulmalar, hayatın geri kalanındaki performansı belirliyor. Gerek öğrenciler, gerek eğitimciler, gerekse neticede ülke açısından çok değerli dönemler bunlar… Umalım herkes üzerine düşenin en iyisini hakkıyla yapsın.

[Yeni Şafak, 20 Eylül 2016]

Etiketler: