Raporda şehirlerin çevresel kırılganlıklarını azaltan üç önemli yaklaşım ele alınmaktadır. İlk olarak kentsel alanda normalin üzerinde ortaya çıkan yağmur suları ve artan su arzının etkin yönetimine odaklanan sünger şehir modeli incelenmiştir. İkinci olarak döngüsel ekonomiyle de bağlantılı şekilde etkin kaynak yönetimine dayanan ve kaynakların atık olmasını engelleyen bir çabayı ifade eden döngüsel şehir modeli ele alınmıştır. Ardından günlük yaşamda hareketliliği en az düzeye indirgeme çabalarını ifade eden, karbon emisyonunu düşürmeyi ve gündelik yaşamı kolaylaştırmayı amaçlayan kompakt şehir modeli irdelenmiştir. Son olarak ise Türkiye’deki çevre başlıklı yönlendirici ulusal politika belgeleri üzerinden şehirlere dair değerlendirmeler yapılmıştır.
Ekonomik ve sosyal hayatın odak noktası olan şehirleri afetlerin olumsuz etkilerinden koruyabilmek için yeni yöntem arayışları hızla devam etmektedir. Dirençlilik ve dirençli şehirler kavramları bu açıdan öne çıkan başlıklardandır. Şehirlere yönelik olası riskleri en aza indirgeyerek, bu belirsizlikleri ortadan kaldırma kapasitelerini geliştirecek bir anlayış olarak dirençli şehirler, bu rapor kapsamında ele alınmıştır. Afet yönetimi açısından dirençliliğin anlamı ve özellikle depremler açısından dirençli şehirlere yönelik çalışmalar incelenmiştir. Bu bağlamda şehirlere yönelik dirençlilik çalışmaları, uygulamalar, uluslararası ve ulusal gelişmeler rapor kapsamında değerlendirilmiştir. Türkiye’de dirençli şehirler oluşturma yönündeki uygulamalar ve depreme hazırlık yönünden kentsel dönüşüm çalışmaları da bu kapsamda irdelenmiştir.
SETA Güvenlik Radarı’nın son sayısında, 2023 boyunca Türk dış, güvenlik ve savunma politikalarını şekillendiren önemli olayları derinlemesine inceliyoruz. Analizimiz, Türkiye’nin gelişen stratejik ortamının etkileşim içindeki boyutlarına odaklanıyor. 2023’ün temel dinamiklerini yakından inceleyerek Türkiye’nin dış politikasının 2024’teki muhtemel seyrine projeksiyon sunmayı hedefliyoruz.
Bu raporda Türkiye Yüzyılı’na girerek yenilenen ve TBMM’yi Cumhuriyet’in yeni yüzyılına taşıyan parlamenter grubunun profil analizi yapılmıştır.
Raporda öncelikle Türkiye’nin anayasa tecrübesi ve anayasal vesayetle mücadele süreci aktarıldıktan sonra hayata geçirilen on dokuz Anayasa değişikliğine rağmen neden halen yeni bir anayasa ihtiyacı olduğu ele alınmıştır. Sonrasında ise demokratik katılıma dayanan modern yeni anayasa yapma yönteminin nasıl uygulanabileceği Türkiye’nin geçmiş tecrübeleri ile birlikte incelenmiştir.