Asya Yüzyılında Çin’in Afrika Yatırımları

Pekin'in teknolojik kapasitesiyle rekabet bölge genelinde zor. ABD ve AB gibi küresel güçler de benzer bir sürece maruz kaldı ve Çin ile dış ticarette rekabet etmekte zorlandı. Sonuç itibariyle Afrika-Çin arasındaki ilişkiler adaletli değil ve her geçen gün Çin'in daha fazla yarar gördüğü kronik bir süreç oluşmuş durumda.

Çin-Afrika ilişkileri, tarihsel kökenleri ve günümüzdeki konumuyla gelişimini sürdürüyor. 2000’li yılların başından itibaren ticaret merkezli gelişen ikili ilişkiler ülkelere göre farklılık gösterse de Çin-Afrika arasındaki diyalog imkânları gün geçtikçe güç kazanıyor. 2022’de 300 milyar dolara yaklaşan ikili ticaret hacmi, Çin’in kıta genelinde 400 milyar dolarlık yatırım stoku, Çinli firmaların 600 milyar dolarlık projeye dâhil olması, Çin bankalarından verilen 170 milyar dolarlık kredi ve 40 milyar dolarlık yardım ve hibe, mevcut ilişkilerin önemine işaret ediyor. Çin’in imalat sanayii ürünleri ihraç, doğal kaynakları ithal ettiği dış ticaret Çin yatırımlarıyla destekleniyor. Enerji, ulaşım ve emlak sektörlerine yoğunlaşan Çin yatırımları Çinli firmaların kazandığı projelerle ivme kazanıyor. Dış ticaretin finansmanı ve yatırımlar için kıta genelinde verilen 170 milyar dolarlık kredi ve 40 milyar dolarlık hibe de ekonomik altyapının iyileşmesine katkı sunuyor. Ancak ülkelerle Çin arasındaki ekonomik ilişkiler arttıkça oluşan bağımlılık da aktörlerin karar alma mekanizmalarına ciddi anlamda etki edebiliyor. Bu etkinin bir sonucu olarak uluslararası kurumlarda Çin tezlerine olan destek artıyor. Ayrıca ulusal projelerin maliyetlerini karşılayamayan ülkelerin varlıkları farklı zaman dilimlerini kapsayacak şekilde Çinli firmaların işletmesine bırakılıyor.

Kıtanın öne çıkanları

2022’de 1,1 trilyon dolarlık yatırım stokuna erişen Afrika’daki doğrudan yabancı yatırımlar Fransa, Hollanda, Çin, ABD, İngiltere, Türkiye ve İtalya gibi ülkeler tarafından yapıldı. Çin’in ardından 70 milyar dolarlık yatırım stokuyla Afrika’da öne çıkan Fransa’yı Hollanda (65 milyar dolar), ABD (60 milyar dolar) ve İngiltere (55 milyar dolar) izliyor. Türkiye, İtalya, Güney Kore ve Hindistan gibi ülkelerin kıta geneline yayılmış yatırımları var fakat diğer aktörlere kıyasla daha az yatırım stokuna sahipler. Dış ticaret ve altyapı projelerinde de benzer bir durumun olduğu söylenebilir. Ancak Çin’in eriştiği 600 milyar dolarlık proje hacmi, 400 milyar dolarlık yatırım stoku, 300 milyar dolarlık dış ticaret, 170 milyar dolarlık kredi ve 40 milyar dolarlık hibe diğer aktörlere kıyasla Pekin’i daha fazla öne çıkarıyor. Fakat Çin’in kredi, yatırım ve hibeleri sonrası oluşan bağımlılık tartışmaları farklı ülkeleri kıta genelinde daha fazla görünür hale getirebilir. Bu ülkelerin başında da Türkiye, Güney Kore ve Singapur geliyor. Özellikle insani kalkınma, ortak kazanç ve altyapının iyileştirmesine odaklanan üç ülke, Afrika ülkeleri arasında ciddi bir etki kazandı. Güney Kore ve Türkiye’nin sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için benimsediği politika bu etkiye örnek olarak verilebilir. Türkiye’nin benimsediği insani diplomasi ise diğer ülkelere göre Türkiye’yi kıta genelinde daha etkili hale getirmektedir.

2005-2022 dönemi küresel Çin yatırımları

2005-2022 tarihleri arasında dünya genelinde 2,23 trilyon dolarlık yatırım gerçekleştiren Çin enerji, tarım, lojistik, teknoloji, ulaşım, emlak ve finans gibi sektörleri yatırımda tercih etti. Kuzey Amerika, Avrupa ve Afrika gibi coğrafyalarda yatırımların yapıldığı ana merkezler oldu. En fazla yatırım yapılan bölge Avrupa olurken Afrika kıtası 400 milyar dolarlık hacimle ikinci sırayı aldı. En fazla yatırım yapılan ülkeler ise ABD, Rusya, Pakistan, Nijerya, Brezilya, Kanada, İngiltere, Almanya ve Endonezya gibi aktörler oldu. Yatırım yapılan sektörlerin enerji (791,7 milyar dolar), ulaşım (411 milyar dolar), emlak (198,4 milyar dolar), finans (83,8 milyar dolar) ve lojistik (50,9 milyar dolar) yoğunluklu olduğu gözlemlendi. Küresel Çin yatırımlarına eşlik eden dış ticaret ise 2022’de 6 trilyon dolara erişerek tarihi bir başarıya imza attı. Kişi başı geliri 14 bin doların üzerine taşıyan Çin milyonlarca istihdam yaratarak yoksulluğun ülke genelinde azalmasını sağladı. Aynı zamanda az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere yatırımlar yapan Çin karşılıklı kazan-kazan olgusuna vurgu yaptı. Yatırımların yanı sıra küresel projelerin tamamlanmasında ciddi bir etki kazanan Pekin etki sahasını genişletme fırsatı yakaladı. Küresel projelerde 2 trilyondan fazla pay alan Çin 600 milyar dolarlık kısmını Afrika kıtasından elde etti. Çinli firmalar kıta geneline yayılırken 200 binden fazla Çinli çalışan bölgede istihdam edilir hale geldi. Küresel bir perspektifle belirlenen Çin yatırım stratejisi, ulaştığı hacim ve etki alanıyla ülkelerin karar alma mekanizmalarına müdahale edebilir bir güç haline geldi. Bu gücün örnekleri olarak Tacikistan-Çin sınır anlaşmazlığının Pekin lehine çözümlenmesi, Sri Lanka ve Mozambik’te liman işletmelerinin Çin’e devredilmesi gösterilebilir.

Nijerya (38,3 milyar dolar), Angola (27,16 milyar dolar), Cezayir (26,97 milyar dolar), Etiyopya (25,33 milyar dolar) ve Mısır (24,79 milyar dolar) Çin’in Afrika yatırımlarından en fazla pay alan ülkeler. Angola (42,62 milyar dolar), Etiyopya (13,72 milyar dolar), Zambiya (9,84 milyar dolar), Kenya (9,17 milyar dolar), Nijerya (6,73 milyar dolar) ve Kamerun (6,20 milyar dolar) en fazla Çin’den kredi alan aktörler. Dış ticaret ve projelerde de benzer bir profil bulunmaktadır. Çin-Afrika dış ticaretinde 300 milyar dolarlık hacim Pekin merkezli gelişim gösterirken ticaret fazlası Çin lehine olacak şekilde ilerlemiştir. Son 20 yıllık süreçte 200 milyar dolardan fazla Çin’e karşı ticaret açığı veren Afrika, yatırım ve hibeler şeklinde açığı telafi etse de güçlenen bağımlılık ilişkileri istenilen başarı düzeyinin yakalanmasına engel oluşturmuştur. Çin ekonomik ilişkileri güçlendirirken siyasi elitler arasındaki diyalog kanalları da güçlenmektedir. Sudan’da kamu binalarını tamamlayıp Sudan hükümetine teslim eden Çin hibe şeklinde projeleri tamamlayabilmektedir. Kenya’da kara ve demir yolu hatlarının limanlarla bağlantısını kuran Çin ülkenin dış ticaret kapasitesini ve altyapısını geliştirmektedir. Mozambik’te Kenya örneğinde olduğu gibi ülkenin ulaşım altyapısına ciddi yatırım yapan Çin ülkeden ithal edilecek doğal kaynakların limanlara erişmesini kolaylaştırmaktadır. Batılı ülkeler tarafından sıkça dile getirilen mevcut eleştirilere kıyasla Afrika ülkelerinin kalkınmasına katkı sunan Çin elde edilen refahtan faydalanmaktadır. Bölge ülkelerine kıyasla eşitsiz ticari ilişkiler Çin’in daha fazla yarar görmesine yardımcı olmaktadır.

Rekabet etmesi zor

Çin-Afrika dış ticaretinde öne çıkan sektörler olan enerji, doğal taş ve metaller, bakır, demir ve tarım ürünleri Çin’in kıta genelindeki ithalatında önemli bir paya sahiptir. Ayrıca enerji ihtiyacının yüzde 25’ini bölgeden sağlayan Çin, enerji arz güvenliğinde Afrika’ya özel bir önem vermektedir. Özellikle Batı Asya’da meydana gelen istikrarsızlıklar Çin’i farklı enerji kaynak ülkelerine yönlendirmiştir. Angola, Nijerya ve Mozambik gibi ülkeler Çin’in Afrika’dan enerji ithalatında kritik bir öneme sahiptir. Çin’in kıtadan ithalatının yaklaşık yarısını oluşturan enerji kaynaklarını takip eden doğal taş ve metaller Afrika ülkelerinin genel ihraç profiliyle de örtüşmektedir. Afrika’nın Çin’den ithalatı ise makine, otomotiv, demir ve çelik, plastik ve türevleri, teknolojik aletler, tekstil ve gemiler gibi imalat sanayi işleminden geçen sektörlerdir. İkili ticarette Güney Afrika kadar Çin’e karşı ticari fazla veren başka bir Afrika ülkesi bulunmazken Pekin’in teknolojik kapasitesiyle rekabet bölge genelinde zordur. ABD ve AB gibi küresel güçler de benzer bir sürece maruz kaldı ve Çin ile dış ticarette rekabet etmekte zorlandı. Sonuç itibariyle Afrika-Çin arasındaki ilişkiler adaletli değil ve her geçen gün Çin’in daha fazla yarar gördüğü kronik bir süreç oluşmuş durumda.

[Star, 14 Ocak 2023]

Etiketler: