A Haber ekranlarına konuk olan SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun, 27 Mayıs darbesinin 56. yılı çerçevesindeki değerlendirmelerde şunları ifade etti: “27 Mayıs tarihi Türkiye siyasetinin çok önemli bir dönüm noktası. Çok olumsuz bir süreç ve bir anlamda da vesayet sistemini kuran iradenin tarih sahnesine çıktığı bir dönem. Ondan sonra neredeyse her on yıllık süreçte kendisini gösteren ve 2002’ye kadar da millet iradesini baskılayan bir yapı. Şimdi bu yapının aslında Türkiye’de siyaseti yönetmeye; Türkiye toplumunu yönetmeye; ekonomiyi yönetmeye dair bir irade gösterdiğini ve kendi çıkarları adına sürece daima müdahil olduğunu görüyoruz. Neden her şeyden önce kendi bir anlamda iktidarlarını tahkim etmek, kendi çıkarlarını maksimize etmek için bir çaba içerisine giriyorlar ve ellerindeki araçları askeri araçlar başta olmak üzere kullandılar kullanıyorlar? Şimdi bu yapı doğal siyasi ve toplumsal süreçlere müdahil olurken bu çıkar maksimizasyonu yanında bir anlamda o dar statükocu eliti yine iktidarda tutmak (sahnede tutmak) için çaba sarf etti. Bir anlamda da baktığımızda doğal toplumsal elit değişimin önüne geçmek için çok yoğun bir çaba sarf etti ve böylelikle kendi iktidarını garantilemeye çalıştı. Bunu yaparken de herhangi bir şekilde çeşitli ideolojiler kullandı, kendisini bağlayan bir doktrinle de hareket etmedi; çıkarlarını maksimize etmeye çalıştı. Bir anlamda Türkiye’nin iki önemli alanında dış politikasında ve ekonomisinde bir bağımlılık düzeni yarattı. Bağımlılık düzeninin devamına da bir anlamda çaba sarf etti. Özellikle bunlarla baktığımızda bir Batıcı elit; yani milliyetçi bir söylem kullanan Batıcı bir elit olarak karşımıza çıktı. Bütün bunlar yapılırken tabiki çok suni gerekçeler kullanıldı. Sizin de ifade ettiğiniz çeşitli algı operasyonlarıyla 27 Mayıs oluşturuldu. Birçok yapının da bu sürece; darbecilerin örgütlediği bu sürece suç ortaklığı yaptığını görüyoruz. Dönemin medyasının bu anlamda öncülük ettiğini görüyoruz. Darbeye ortam hazırlama işini ciddi şekilde medyanın üstelendiğini görüyoruz.”
