İsrail ve Hamas arasında Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Mısır ve Katar arabuluculuğuyla başlayan esir takası devam ediyor. Halihazırda takas edilen esirlerin hasta, kadın ve çocukları kapsadığı biliniyor. Ancak "ara verme" uzadıkça tarafların esir isimleri üzerine anlaşması gittikçe zorlaşacak. Diğer bir ifadeyle tüm esirlerin takası ile ilgili "son nokta" mutlaka bir an kendini gösterecek. "Ara verme" ifadesiyle kalıcı bir sessizliğin kastedilmediği, çatışmaların kaldığı yerden devam edeceği zaten işaret edilmişti. Peki, bu aranın ardından Gazze'yi ne bekliyor? Bu soruya cevap vermek adına öncelikle tarafların niyetlerini ve gündemlerini objektif bir şekilde ortaya koymakta fayda var.
Gazze'deki dört günlük geçici ateşkesin süresi bugün doluyordu. Yeni bir-iki ya da dört günlük ateşkesin müzakeresi yapılıyordu. Bu yazı yazılırken Katar'dan "iki gün daha uzatma" haberi geldi. Dört günlük dönemde Gazze'ye ulaştırılan insani yardım yetersiz kaldı. Ancak yine de her gün Filistinli çocukların, kadınların öldürülmesi yerine geçtiğimiz dört gün boyunca İsrail hapishanelerinden kurtulan Filistinlilerin özgürlük sevincini görmek dünya kamuoyunu bir nebze rahatlattı. Bununla birlikte, İsrail'in katliamlarına uluslararası toplumun verdiği tepkinin dinmemesi gerekiyor. Rehine takası gösterdi ki aslında 7 Ekim öncesinde de İsrail, Filistinlilere karşı ağır insan hakları ihlalleri uygulamaktaydı. İki devletli çözüm konuşulmaya devam edilmeli ve kalıcı ateşkes için İsrail üzerinde baskı kurulmalı. Batı kamuoylarından sonra İspanya ve Belçika gibi ülkelerden gelen olumlu tepkilerin sürdürülmesi gerekiyor.
SETA Genel Koordinatör Yardımcısı Kemal İnat İsrail Savunma Bakanı Liberman’ın istifası hakkında değerlendirmede bulundu.
Rusya’nın Suriye’deki S-300 hamlesini, İsrail-ABD ve İran-Şam arasındaki denge siyasetinin bir yansıması olarak okumak gerekir.