İsrail-Filistin çatışması bölgesel yayılma ve büyük güç rekabetini hızlandırma emareleri gösteriyor. ABD'nin Irak ve Suriye'deki üslerine insansız hava aracı saldırıları artarken Kızıldeniz'deki bir Amerikan destroyeri, Yemen'deki Husi isyancılar tarafından İsrail'e atılan seyir füzelerini vurdu. Bunlar İran'ın direniş eksenindeki vekillerinden gelen tacizler. Daha önemlisi, Rus lider Putin ile Başkan Biden arasındaki İsrail-Filistin çatışması yeni bir polemiğin konusu oldu. ABD'nin iki uçak gemisini Doğu Akdeniz'e göndermesinden rahatsız olan Putin üç gün önce Çin'de, "Bu bir tehdit değil, sadece bir hatırlatma. Karadeniz üzerinde kalıcı devriyeye başlayacak uçaklarımız Kinzhal sistemiyle donatılmış durumda. 1000 kilometreden fazla menzile sahip oldukları biliniyor" ifadesini kullandı. İsrail dönüşü Ulusa Sesleniş konuşması yapan Biden ise İsrail'e vereceği güvenlik paketinden bahsederken Rusya ve Hamas'ı bir arada kullandı: "Hamas gibi teröristler ile Putin gibi diktatörlerin kazanmasına izin veremeyiz."
Geçen hafta Almanya'daki Correctiv adındaki kuruluşun organizasyonuyla 9 farklı ülkeden medya organlarının desteğiyle Türkiye'ye karşı yeni bir dezenformasyon ve karalama kampanyası başlatıldı.
Almanya merkezli Correctiv adındaki güya bağımsız bir vakıf üzerinden Türkiye'ye karşı "Black Sites Turkey" adı altında yeni bir karalama ve dezenformasyon kampanyası başlatıldı.
Doğalgaz ihracı gibi somut çıkarlar söz konusu iken İsrail neden isteksiz? Bu sorununu cevabı için Moskova'ya bakmak gerekir.
Bölgede krizler birbiri ardına gelirken Suudi Arabistan'ın İsrail-Birleşik Arap Emirlikleri ekseninde hareket etmesi, en çok İran ve İsrail'in işine geldi; en çok da bölge halkları kaybetti. Suudi Arabistan için zaman bu felaket ekseninden çıkma zamanı.