Hüseyin Yayman’ı hatırlayacaksınız. Geçenlerde onun hazırladığı ve SETA Vakfı tarafından basılan “Türkiye’nin Kürt Sorunu Hafızası” adlı devasa çalışmadan söz etmiştim. Gazi Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Yayman, Kürt sorununa “dışardan” ama olabildiğince nesnel ve analitik bakabilmesiyle her geçen gün sivriliyor. Hüseyin’in konu üzerinde çalışan diğer isimlerden en önemli farkı, “saha”yı çok sevmesi, hep “saha”da olmasıdır. Örneğin her yıl Diyarbakır’da Nevruz/Newroz kutlamalarında muhakkak karşılaşırız ki o genellikle benden önce gider ve benden sonra döner.
Türkiye ve Ermenistan dışişleri bakanları küçük çaplı bir krizden sonra 10 Ekim akşamı protokolleri imzaladı. Krizin küçük çaplı olması nefeslerimizi tutup beklememizi engellemedi. Protokollerin imzalanmasıyla kökeni bir önceki yüzyıla uzanan bir sorunu geçmişte bırakacak sürecin ilk adımı atıldı. Ancak kimse Türkiye ve Ermenistan arasındaki sorunun geceden sabaha çözülmesini beklemiyor. Aynı şekilde imza krizi dolayısıyla, sürecin zorluğu daha başlangıçta gözler önüne serildi.
Yükleniyor...
Yükleniyor...
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.TamamGizlilik Politikası