Güçlü Ekonomi İçin Başkanlık Sistemi Neden Gerekli?

Türkiye ekonomisinin, kasıtlı ve art niyetli girişimlere karşı güçsüz ve müdahaleye açık bir sistemle kaybedeceği zaman lüksü yok.

Türkiye ekonomisinin, 15 yıllık performansının “başarılı” olarak kabul edilmesinin arkasındaki başlıca etken, güçlü siyasi istikrardı. Siyasi istikrarı sahiplenen ve koruyan halk desteğinin rol modeli ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu.

Bu yüzden siyasi ve ekonomik kaos oluşturma amacı taşıyan birçok girişime rağmen, siyasi istikrarını korumanın yanı sıra ekonomisini de güçlü tutabilmede temel motivasyonun anahtar kelimeleri, güçlü siyasi iktidar, ekonomik reformlar ve Erdoğan’ın liderliği oldu.

Ancak, siyasi ve ekonomik istikrarın bazı vesayet odaklarının müdahalesine açık olması, Türkiye ekonomisinin hızını yavaşlatmıştır. Parlamenter sistemin açmazlarının çok iyi kullanıldığını da gördük.

Dolayısıyla, Türkiye’nin bulunduğu orta gelir grubundan çıkarak yüksek gelirli ekonomiler arasına dahil olabilmesinin, ekonomide dönüşüm sürecinin tamamlamasının, enerji, finans, katma değeri yüksek üretim, Ar-Ge alanlarında pozitif ivme kazanması, parlamenter sistemin açmazlarıyla pek mümkün görünmüyor.

Bu yüzden, Türkiye ekonomisinde yeni bir hikâyenin yazılması ve bu hikâyenin daha yüksek bir başarıya karşılık gelmesi için, güçlü bir iradeye ihtiyaç var. Türkiye ekonomisinin, kasıtlı ve art niyetli girişimlere karşı güçsüz ve müdahaleye açık bir sistemle kaybedeceği zaman lüksü yok.

Üstelik, Türkiye’nin bulunduğu coğrafyadaki son gelişmeler dikkate alındığında, sistem dönüşümünün önemi ortaya çıkıyor.

EKONOMİDE REFORMLARIN ÇATISI: BAŞKANLIK

Başkanlık sisteminin yoğun bir şekilde tartışıldığı bu dönemde, başkanlık sisteminin ekonomi, ekonomik dönüşüm ve son aşamada güçlü ekonomi için ne anlam ifade ettiğini de iyi analiz etmek gerekiyor.

Şöyle ki;

Mevcut sistemde kurumlar arası güç mücadelesi ve hatta siyasi irade ile bürokrasi arsasındaki mücadele var. Tam da bu mücadele yüzünden Türkiye hem enerji hem de zaman kaybediyor.

Türkiye orta gelirli ekonomiler arasında. Bu gruptan çıkarak yüksek gelir ekonomiler arasına girebilmesi için yapısal dönüşümleri yapmak zorunda. Bunun için de güçlü irade olmazsa olmaz şart.

Dünyadaki enerji denkleminde, Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölge belirleyici bir değişken. Enerji oyununu yönetmek isteyenler için, bölgede güçlü ve etkin bir Türkiye risk oluşturuyor. 19. yüzyıl kömürle, 20. yüzyıl petrolle özdeşleşmişse, 21. yüzyılın da şifresi doğalgaz.

Türkiye’nin doğalgaz zengini ülkeler için stratejik bir koridor ve merkez olabilmesi, bu fırsatı iyi değerlendirebilmesine bağlı. Türkiye’nin her enerji hamlesinde, sistemin izin verdiği engellemelerle kaybedeceği zaman ve enerji, ülke ekonomisine daha yüksek bir maliyet getirecek.

Türkiye, geçmişte iç siyasi çekişmelere enerjisini harcayıp, ekonomik gündemini ertelemek zorunda kaldığı çok uzun bir dönem geçirdi. Yapısal sorunlara odaklanılamaması veya bu sorunların ertelenmesinin nedeni, güçlü bir lider olmasına rağmen sistemin tıkanmasından kaynaklanıyor.

Türkiye’de ilk kez finans alanında somut projelerden bahsediyoruz. İstanbul Finans Merkezi projesi, yapısal altyapı ve sistematiğin kurulmasıyla birlikte hızla ilerlemeye devam ediyor.

Bugün Türkiye, ekonomik olarak da siyasi olarak da ezber bozuyor. Geçmişte hayal bile edilemeyecek, hatta bugün bile kabul edilemeyen meydan okumaları yapıyor. Tüm bu meydan okumalarının güçlü bir şekilde yönetilebilmesi ise sistem değişikliğine bağlı. Başkanlık sistemini ekonomik olarak değerlendirirken, bölgesel ekonominin dinamiklerini de işin içine katmak zorundayız.

Dolayısıyla, Türkiye’yi bölgede güçlü aktör haline getirecek, güçlü başkanlığa ve liderliğe Türkiye’nin her zamankinden daha çok ihtiyacı var.

TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR VİRAJDA

Türkiye önemli bir yol ayrımında. Bu yol ayrımında iki seçenek var:

Türkiye ya mevcut sistemi değiştirecek ve bu değişiklikle birlikte başta ekonomide sağlayacağı yeni bir heyecan ve motivasyonla, bulunduğu gelir grubundan bir üst gelir grubuna çıkacak, yani zengin ülkeler içerisinde yer alacak ya da iç siyasi çekişmelerle yıllarca patinaj yapıp duracak.

Diğer yandan, Türkiye ya bulunduğu bölgede ekonomik ve siyasi dengelerin değiştiği, değiştirilmeye çalışıldığı bu dönemde sorumlulukla ve kararlılıkla hareket edip, bölgesel dinamiklerin başat aktörü olacak ya da dünya ekonomik güç ve enerji dengelerinin değiştiği bu dönemde yeni ortaya çıkan fırsatları kullanmayarak bir yüzyıl daha bekleyecek.

Tercih edilecek seçenek, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi geleceği kadar bölgenin geleceğini de şekillendirecek. Bu nedenle, Başkanlık sistemi, Türkiye’nin ve bölgenin makus talihini de değiştirecek bir hamle.

[Yeni Şafak, 31 Ekim 2016]

Etiketler: