Yeni Ekonomi: Ar-Ge ve İnovasyon


  • Yer : SETA Ankara
  • Bitiş  :
  • Adres :

Yeni Ekonomi: Ar-Ge ve İnovasyon

PANEL | 26 ŞUBAT 2014

 

TARİH: 26 ŞUBAT 2014 SAAT: 11:00 – 13:00 YER: SETA Ankara

LCV ve DETAYLI BİLGİ İÇİN: rsvp@setav.org | Salihe Kaya | 0312 551 21 54

Moderatör Erdal Tanas Karagöl, SETA
Konuşmacılar
  • Fikri Işık, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı
  • Salih Bezci, Ankara Ticaret Odası Başkanı
  • Şeref Oğuz, Sabah Gazetesi

SETA Ankara Ekonomi Direktörü Erdal Tanas Karagöl ve araştırmacı Hatice Karahan tarafından hazırlanan “Yeni Ekonomi: Ar-Ge ve İnovasyon” başlıklı analiz, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Salih Bezci ve Sabah Gazetesi yazarı Şeref Oğuz’un konuşmacı olarak katıldığı bir panelle tanıtıldı.

Panelin moderatörlüğünü ve açılış konuşmasını yapan Erdal Tanas Karagöl, hazırladıkları “Yeni Ekonomi: Ar-Ge ve İnovasyon” başlıklı analizde, sürdürülebilir ekonomik büyüme rakamlarına ulaşmak isteyen ülkelerin Ar-Ge ve inovasyonda nerede olduklarına, Türkiye’nin Ar-Ge ve inovasyona yönelik çalışmaları­nı yıllarca ihmal etme nedenlerine, Ar-Ge’nin gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye açısından önemine yönelik sorulara cevaplar aradıklarını belirtti.

ŞEREF OĞUZ: AR-GE VE İNOVASYONDA EKSİĞİMİZ GELİŞTİRME KISMINDA

Karagöl’ün ardından panelde ilk olarak söz alan Sabah Gazetesi Yazarı Şeref Oğuz, Karagöl’ün inovasyonu neden gerçekleştiremediğimiz sorusuna karşılık Ar-Ge ve inovasyon alanında yeterli istihdamın olduğunu yalnız bunların verimli olarak kullanılmadığını belirtti. Günümüz Türkiye’sinde bütün kurumların bilimi kabul ettiği, bununla beraber herhangi bir yasa sıkıntısının yaşanmadığını söyleyen Oğuz, Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payının yüzde 1’e yaklaştığını ve 2023 hedefinde ise yüzde 3 oranının hedeflendiğini ve bunun başarılması adına çalışmaların yapılması gerektiğini ifade etti. Türkiye’de Ar-Ge ve inovasyonda en önemli eksikliğin geliştirme kısmında olduğunu belirten Oğuz, bu sürecin genel anlamda “yoksay, alay et, savaş ve sonuç olarak benimse” olarak isimlendirilebilecek dört aşamadan geçtiğini ve ortalama her beş kişiden birinin son aşamaya gelebildiğinin altını çizdi.

Konuşmasında, Ar-Ge ve inovasyonda neden gelişemediğimize değinen Oğuz, bu durumun farklı olandan korkulması, kültürel kırılmaların başarılamaması, bireyler arası düello yerine pusunun hâkim olması, akıl yerine kurnazlığın oluşması, sabır yerine telaşın, merak yerine biatın olması, herkesin her şeyi biliyor oluşu, özgünlük yerine taklitçiliğin, kazan-kazan mantığı yerine kazan-kaybet mantığının ve son olarak ödül yerine cezanın oluşmasının etkilerinin olduğunu ifade etti.

Öte yandan meselenin kültür kısmıyla ilgili de olduğunu belirten Oğuz, kültürün tarla değerlerin ise tohum olduğuna değindi. Başarı için merakın kamçılanmasının, icatların ihtiyaçlardan kaynaklanmasının gerektiğinin, farklılıkların keşfedilmesinin, uzmanlığın yerine tutkunun işe alınmasının, hatanın hap olarak kullanılması ve sabretmenin gerekliliğinin, başarısızlığın ve bütçenin her riske karşı ayarlanmasının, fikri suçlama ve yargılamanın önüne geçilmesinin ve son olarak teknoloji odaklı çalışmalarda ödüle ortak edilme mantığının yerleşmesinin öneminin altını çizen Oğuz, son olarak fırsatlara zamanında değer verilmesine ve sonrasında arkasından koşulmasının yararlı olamayacağına dikkat çekti.

SALİH BEZCİ: GELİŞME İÇİN YENİLİKLERE VE BİLİME AÇIK OLMALIYIZ

Panelde Şeref Oğuz’dan sonra söz alan ATO Başkanı Salih Bezci, öncelikle kendinden akıllı bir insanla çalışmayan birinin ilerleyemeyeceğine ve Ar-Ge ve inovasyonda sabretmenin önemine değindi. Konuşmasına, Türkiye’nin ithalat rakamlarını vererek devam eden Bezci, Türkiye’nin 2012 yılında ithal ettiği cep telefonu sayısının 1,7 milyon, 2013 yılında ise 2,7 milyon olduğuna vurguda bulunarak, yerli üretimin gerekliliğine dikkat çekti. Küreselleşmeyle beraber ortadan kalkan sınırlarla beraber Çin’de üretilen bir ürünün Avusturya’da tüketildiğini ve bunun da rekabet kavramını ortaya çıkardığını ifade eden Bezci, rekabet avantajının farkına varan işletmelerin inovasyona verdiği önemi ve bu sayede ihracatlarını artırmaları gerektiğinin, bunun sonucunda ise ülkede refah ve zenginliğin artacağının altını çizdi. Ar-Ge harcamalarının GSYH’ye oranında Güney Kore, Slovenya ve Estonya’nın başı çektiğini ve Türkiye’nin bu sıralamada sonlarda yer almasının üzücü olduğuna değinen Bezci, özel sektörün Ar-Ge harcamaları desteği oranında ise ABD’nin yüzde 1,8 oranına sahipken Rusya’nın yüzde 58’le birinci sırayı göğüslediğini ifade etti.

Konuşmasında, Türkiye’de “icat çıkarma!” ve “eski köye yeni adet getirme!” ibarelerinin tedavülden kalkması gerektiğine değinen Bezci, gelişme için yeniliklere ve bilime açık olunması gerektiğini belirtti. Türkiye ve ATO’nun, özel sektörü özellikle bilişim fuarlarına gidilmesi noktasında teşvik etmesi gerektiğini ifade eden Bezci, marka ve ürün geliştirilmesi adına enerji maliyetlerinin de düşürülmesi gerektiğinin altını çizdi. Bezci, son olarak ise direksiyonu farklı yönlere çevirmenin zamanının geldiğini ve Amerika’nın yeniden keşfine gerek kalmadan kendi teknolojimizi üretmenin zamanının geldiğini belirtti.

BAKAN IŞIK: HEDEFLERİMİZ ADINA TEKNOLOJİ DÜZEYİNİ ARTIRMALIYIZ

Panelde son olarak söz alan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Ar-GE ve inovasyonda farkındalığın oluştuğunu, bunun birçok zorluğun aşılmasında öncü olduğunu, farkındalığın oluşmasının ardından yaşanan problemin ise içeriğe dair olduğunu belirtti. Bakan Işık, bir diğer problemin de devletin destek olarak verdiği paranın nereye gittiğinin ve sonucunun alınıp alınmadığının bilinmemesi olduğuna dikkat çekerek, bu durumun bazı soru işaretlerini beraberinde getirdiğini ifade etti.

Değerlendirmesinde, Türkiye’nin Ar-Ge ve inovasyona neden geç kaldığına değinen Bakan Işık, bunun dört sebebe bağlanabileceğini, bu duruma, Türkiye’nin uzun yıllar enflasyonla mücadele etmesi ve fiyatların bu yüzden oynaklık içinde olmasının, bunun yanında şirketlerin gelirlerinin yarısından fazlasının faiz ve benzeri kaynaklardan sağlanmasının, fason üretimin yıllar boyunca üretimin öncelikleri arasında yer almasının ve son olarak ise lisanslı eğitimin yeterli oranda artırılamamasının neden olduğunu belirtti.

Gelinen noktada Türkiye’nin tam bir “Orta Gelir Tuzağı” içerisinde yer aldığına ve bundan hızlı bir şekilde kurtulması gerektiğine vurguda bulunan Bakan Işık, Türkiye’nin kendi sorununu kendi çözen bir ülke olması için Ar-Ge, inovasyon, patent, marka ve faydalı ürün sarmalında yerini alması ve ülke başarılarından nemalanması gerektiğinin altını çizdi.

Öte yandan, Türkiye’nin 500 milyar dolar ihracat geliri, 2 trilyon dolar GSYH ve 25 bin dolar kişi başına gelire sahip bir ülke olmasını isteniyorsa teknoloji düzeyini artırması gereken bir ülke olduğuna dikkat çeken Bakan Işık, özellikle düşük düzey teknolojiyle yapılan ürün ihracatının şu an için orta düzey ihracata yükseltilmesinin gerekliliğinin altını çizdi. Konuşmasında, kamunun Ar-Ge ve inovasyona ayırdığı kaynağın yüksek ama Batı ülkelerine kıyasla düşük olduğuna da dikkat çeken Bakan Işık, bu konuda Bakanlık tarafından kurulan Etki Değerlendirme Daire Başkanlığının Ar-ge ve inovasyon aktardığı kaynakların ülkeye dönüşünün tespit edilmesi üzerine çalışmalarda bulunduklarını da açıklandı.