Türkiye Rusya İlişkileri


  • Bitiş  :
  • Adres :

 

Türkiye Rusya İlişkileri

PANEL | 28 KASIM 2015

 

TARİH: 28 KASIM 2015 SAAT: 14:00 – 15:30 YER: SETA İstanbul

Moderatör Enes Bayraklı
Konuşmacılar
  • Vügar İmambeyli, İstanbul Şehir Üniversitesi
  • Ardan Zentürk, Star Grubu
  • Hasan Basri Yalçın, SETA

28 Kasım’da SETA İstanbul’da Türk hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesinin ardından Türkiye-Rusya ilişkilerini ele alan bir panel gerçekleştirildi. SETA’dan Enes Bayraklı’nın moderatörlüğünde gerçekleşen panele İstanbul Şehir Üniversitesi’nden Vügar İmanbeyli, STAR Medya Grubu’ndan Ardan Zentürk ve SETA’dan Hasan Basri Yalçın konuşmacı olarak katıldı.

Panelin ilk konuşmacısı Ardan Zentürk, Türkiye Rusya ilişkilerinin kısa bir özetini yaparak konuşmasına başladı. Özellikle 2000’li yıllarda gelişen ilişkilerin 2008-2010 yılları arasında zirve yaptığını vurgulayan Zentürk, Batılı ülkelerin ise bu yakınlaşmadan oldukça rahatsız olduğunu söyledi. Rusya’nın Kırım’ı ilhakında Batılı ülkelerin Rusya’nın karşısında yer almak yerine Türkiye’yi öne sürmeye çalıştıklarından bahsetti. Ancak Türkiye’nin bu kışkırtmalara karşı sakin ve akıllı bir dış politika izlediğini belirtti. Avrupa Birliği ve ABD’nin Rusya’ya ambargo uyguladığı dönemde, Türkiye’nin tüm baskılara karşı gelerek Rusya ile ticarete giriştiğini söyleyen Zentürk, bunun sonucu olarak Avrupa ve ABD basınında Putin ve Erdoğan’a yönelik “diktatör” ithamının yoğunlaştığını vurguladı. Ancak, Suriye krizinde farklı saflarda yer alan bu iki ülkenin, çıkarları arasındaki çatışma nedeniyle ilişkilerinde gerilemeler olduğu vurgulandı. Son yaşanan Rus savaş uçağının düşürülmesi olayında olduğu gibi Rusya’nın bölgedeki varlığının Türkiye için güvenlik sorunu haline geldiğini söyleyen Zentürk, olaydan sonra Putin’in gergin açıklamalarına rağmen Türk tarafının tansiyonu düşürmeye yönelik açıklamalar yaptığını belirtti.

Panelin ikinci konuşmacısı Vügar İmanbeyli, genel olarak Türkiye Rusya ilişkilerinin tarihi seyrinden ve Rus iç siyasetinden bahsetti. Türk-Rus ilişkilerinin temel noktasının savaşlar olduğunu vurgulayan İmanbeyli, kendisinin ise bu ilişkileri barış ve yakınlaşma dönemleri üzerinden okuyacağını söyledi. Dört yakınlaşma döneminden bahseden İmanbeyli, bu dönemlerin ortak özellikleri olarak şunları sıraladı: Yakınlaşma dönemleri çok kısa sürelidir. Savaşlar veya gerginlikler arasında oluşur. Bu yakınlaşma dönemleri genellikle tek bir alana yöneliktir. Yani yakınlaşmalar askeri ya da ekonomik alanda yapılır ve o alanla sınırlı kalır. Bu noktada İmanbeyli, 2000’li yıllarda yaşanan yakınlaşmanın bir istisna olduğunu söyleyerek, ilk kez Türkiye ve Rusya’nın hem askeri hem de ekonomik işbirliğine gittiğini ve çok olumlu bir diyalog ortamı oluşturduklarından bahsetti. Ancak tüm bu yakınlaşmalara rağmen Türk Rus ilişkilerinde temel bazı kısıtların olduğunu vurgulayan İmanbeyli, Rusya’nın anlaşılması zor bir aktör olduğunu söyledi.

Daha sonra Rusya iç siyasetinden bahseden İmanbeyli, Putin’in çevresinin güvenlik servisi geçmişi olan devlet adamları, iş adamları ve oligarklardan oluştuğunu vurguladı. Rusya’nın yaşadığı ekonomik krizin, Rus dış politikasına büyük etkisi olduğunu söyleyen İmanbeyli, Ukrayna ve Suriye krizleriyle Putin’in iç politikada ekonomik krizin etkilerini unutturmaya çalıştığını savundu. Son olarak Rusya’nın yayılmacı siyasetinin devam edeceğini söyleyen İmanbeyli, Rusya’nın bir sonraki hedef olarak Afganistan veya Azerbaycan’a yönelik girişimlerde bulunabileceğini söyledi. İmanbeyli, son olarak bu krizi, Türkiye’nin enerji tedarikinde çeşitlendirme yapmak için önemli bir fırsata çevirilebileceğini söyleyerek konuşmasını tamamladı.

Panelin son konuşmacısı olan Hasan Basri Yalçın ise öncelikle Rusya’nın da diğer uluslararası aktörler gibi bir aktör olduğunu ve rasyonel davranışlar içerisinde bulunduğunu belirtti. Bu rasyonel aktörün Suriye’deki varlığına ve etkinliğine karşı Türkiye’nin hamlelerinin önemli olduğuna dikkat çeken Yalçın, Türkiye’nin Rus savaş uçağını düşürerek gelecekte olası daha büyük bir savaşı engellediğini belirtti. Türkiye’nin caydırıcılığını kanıtlaması açısından, bu olayın önemini vurguladı. Rusya’nın sınır ihlalleri ile Suriye’de zorlayıcılık rolünü oynadığını söyleyen Yalçın, Türkiye’nin ise buna karşılık caydırıcılık rolünü oynadığını söyledi. Rusya’nın bu hamleleriyle Türkiye’yi test ettiğini savunan Yalçın, Türkiye’nin angajman kurallarını aynı şekilde uygulayarak caydırıcılık yoluyla inanırlılığını artırdığını belirtti. Yalçın, Rusya’nın olaydan sonra yaptığı açıklamalara bakılırsa krizin askeri düzeyde değil diplomatik düzeyde devam edeceğinin görülebileceğini söyleyerek, Türkiye’nin Putin’e misilleme fırsatı vermemek için dikkatli ve planlı hareket etmesi gerektiğini savundu. Yalçın, yaşanan bu olayın Türkiye’nin ufak bir bocalama döneminin ardından tekrar proaktif ve planlı bir stratejiye döndüğünün kanıtı olduğunu söyleyerek konuşmasını tamamladı.

Panel, soru ve cevap bölümünden sonra sona erdi.

 

Türkiye Rusya İlişkileriTürkiye Rusya İlişkileriTürkiye Rusya İlişkileriTürkiye Rusya İlişkileriTürkiye Rusya İlişkileriTürkiye Rusya İlişkileri