Türkiye İçin Başkanlık Sistemi: Demokratikleşme, İstikrar, Kurumsallaşma


  • Yer : SETA Ankara
  • Bitiş  :
  • Adres :

Türkiye İçin Başkanlık Sistemi: Demokratikleşme, İstikrar, Kurumsallaşma

PANEL | 9 NİSAN 2015

 

TARİH: 9 NİSAN 2015 SAAT: 11:00 YER: SETA Ankara

Moderatör Nebi Miş, SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü
Konuşmacılar
  • Osman Can, Akademisyen – Yazar
  • Haluk Alkan, Marmara Üniversitesi
  • Ali Aslan, SETA Siyaset Araştırmacısı

SETA Ankara’da “Türkiye İçin Başkanlık Sistemi: Demokratikleşme, İstikrar, Kurumsallaşma” başlıklı bir panel düzenlendi.  SETA Siyaset Direktörü Nebi Miş’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde; SETA Siyaset Araştırmacısı Ali Aslan, Anayasa Hukuku Profesörü Osman Can ve İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Haluk Alkan konuşmacı olarak yer aldı.

Panelin moderatörü Nebi Miş açılış konuşmasında Türkiye’de uzun süredir tartışılan başkanlık sisteminin parlamenterizmin krizli alanlarına hangi çözümleri getirdiği hususunun çok önemli olduğuna dikkat çekerek, bu konu üzerine SETA olarak daha detaylı çalışmalar yapmaya devam edeceklerini belirtti.

ASLAN: “TÜRKİYE’DE OLUŞTURULACAK SİSTEMDE EVRENSEL İLKELER İLE TEMEL DEĞERLER BÜTÜNLEŞTİRİLMELİDİR.”

Panelin ilk konuşmacısı, SETA Siyaset Araştırmacısı Ali Aslan oldu. Aslan başkanlık sistemi tartışmaların 1970’lerden beri devam ettiğine dikkat çekerek tartışmaların hangi düzeylerde gerçekleştiği hakkında bilgi verdi.  Eski tartışmalara kıyasla, günümüzdeki tartışmaların sistem değişikliği odaklı gerçekleştiğine işaret eden Aslan, özellikle 2007 sonrasında Cumhurbaşkanı’nın seçim şeklinin değişmesi ile beraber tartışmaların çift başlılık konusu ekseninde daha da yoğunlaştığını belirtti. Türkiye’de mevcut parlamenterizmin tipik bir parlamenterizmden farklı olduğunun altını çizen Aslan, bunun kaynağının 1876 Anayasası’na kadar dayandırılabileceğini ifade etti. 1908 ve 1924 Anayasalarının klasik parlamenterizme özgü özellikler taşımalarına rağmen kesintiye uğradıklarını da hatırlatan Aslan,  bunun bir nevi “vesayetçi parlamenterizm”e yol açtığını belirterek; seçilmişlerin atanmışların karşısında zayıf kalmasına neden olduğunu da vurguladı.

Aslan konuşmasının devamında her ne kadar klasik parlamenter sistemde parlamento değişik fikirlere açık olsa da, Türkiye’de parlamentonun uzun yıllar boyunca belirli bir kesimin haklarını ve çıkarlarını koruyan bir noktada durduğuna işaret etti. Devlet-toplum bütünleşmesinin bu sebeple uzun yıllar boyunca gerçekleştirilemediğine dikkat çeken Aslan,  “vesayetçi parlamenterizm”in dar,seküler milliyetçi bir sistem olduğunu açıkladı. Başkanlık sisteminin genel kanının aksine kuvvetler ayrılığını keskinleştiren, yasama  ve yürütme arasında organik bir bağın olmadığı ve seçmenlere hesap vermede daha etkili işleve sahip olan bir sistem olduğunu belirtti. Aslan; başkanlık sisteminde hızlı, etkin ve istikrarlı bir yönetim ortaya konabildiğini, çift başlılığın yaratabileceği krizlerden uzak olduğunu ifade etti. Aslan konuşmasının sonunda nasıl bir başkanlık sistemi olması gerektiği hususuna da değinirek; yargı üyelerinin atanması, yerel yönetimlerin durumu ve fesih meselesi konuları da dahil olmak üzere yeni oluşturulacak sistemde evrensel ilkeler ile yerel değerlerin birleştirilmesi gerektiğini savundu.

CAN: “YENİ KURULACAK SİSTEM TÜRKİYE’NİN ETNİK ÇOĞULCULUĞUNUN İRADESİNİN YANSIMASINA OLANAK SAĞLAMALIDIR.”

Panelin ikinci konuşmacısı Anayasa Hukuku Profesörü Osman Can oldu. Can, yeni bir sisteme ihtiyaç duyulması amacının, eski sistemin sorunlu alanlarından kaynakladığına dikkat çekti. Bu bağlamda eski sistemin sorunlarının göz önüne alınması gerektiğini ifade eden Can, demokratik bir denge-denetim sistemi olmaması sebebiyle elitlerin ihtiyaçlarına yönelen bir vesayetçi parlamenterizm inşa edildiğini ifade etti. Tarihsel sürece bakıldığında, 1908 başta olmak üzere bazı dönemlerde klasik parlamenterizme yaklaşılmasına rağmen bunun sürdürülmesine imkan tanınmadığını vurgulayan Osman Can, bu süreçlerin daha ayrıntılı incelenerek hata yapılan noktaların belirlenmesi gerektiğini açıkladı. İktidarın her şeye rağmen uzun yıllar boyunca bu kesimin elinde bulunmasının vahim sonuçları olduğuna da değinen Can, bu sebeple mevcut sistemin toplumun sorunlarına cevap vermediğini vurguladı. Türkiye’nin etnik çoğulculuğunu içermeyen vesayetçi parlamenterizmin yerine kurulacak sistemin bu çoğulculuğa dikkat etmesinin elzem olduğunu söyleyen Can, başkanlık sisteminin özellikle farklı etnik kesimlere mensup insanlara ayrıntılı bir biçimde anlatılması gerektiğini dile getirdi. Bu sebeple yeni sistemin azınlıkların da iktidara gelebilmesine alan açan, çoğulculuğu dengeli bir biçimde temsil eden ve yargı bağımsızlığı konusunda duyarlı bir sistem olması gerektiğini vurguladı.

ALKAN: “PARLAMENTER SİSTEME KIYASLA BAŞKANLIK SİSTEMİNDE KRİZ ÖNLEYİCİ PEK ÇOK MEKANİZMA BULUNMAKTADIR.”

Panelin üçüncü konuşmacısı İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Haluk Alkan ise hükümet sistemi tartışmalarının ötesine çıkılarak siyasal sistemin tartışılması gerektiğini söyledi. Haluk Alkan; meşruiyet faktörü, toplumsal faktör ve kurumsal faktörlerin bu açıdan önemli olduğunu vurgulayarak, sistem değişikliğinin bu çerçevede tartışılmasının şart olduğuna değindi. Bireysel özgürlüklerin ve çoğulcu sistemin varlığının korunmasının başkanlık sisteminde daha kolay gerçekleşeceğini ifade eden Alkan, yürütme istikrarı açısından da başkanlık sisteminin daha elverişli olduğunu belirtti. Parlamenter sistemin yöneticiler arasında kriz çıkma ihtimalini daha da arttırdığını dile getiren Alkan, politika belirleyen ve politika uygulayan arasındaki uyumun başkanlık sisteminde çok belirgin olduğunu ifade etti. Başkanlık sistemi ile otoriterlik arasında bir ilişki kuran argümanlara karşı, sistemin değil kişinin otoriter olabileceğini, bunun da her sistemde ortaya çıkabileceği cevabının verilmesi gerektiğini söyledi. Özellikle Latin Amerika örneği üzerinde duran Alkan, bu ülkenin son 10 yıldır hızlı bir demokratikleşme evresine girdiğini açıkladı. Başkanlık sisteminde olası krizleri önleyici pek çok mekanizma olduğunu da sözlerine ekleyen Alkan, Brezilya’daki Cumhuriyet Konseyi’nin bunun iyi bir örneği olduğunu dile getirdi.

Panel, soru cevap bölümünün ardından sona erdi. 

 

Türkiye İçin Başkanlık Sistemi: Demokratikleşme, İstikrar, KurumsallaşmaTürkiye İçin Başkanlık Sistemi: Demokratikleşme, İstikrar, KurumsallaşmaTürkiye İçin Başkanlık Sistemi: Demokratikleşme, İstikrar, KurumsallaşmaTürkiye İçin Başkanlık Sistemi: Demokratikleşme, İstikrar, KurumsallaşmaTürkiye İçin Başkanlık Sistemi: Demokratikleşme, İstikrar, Kurumsallaşma