30 Mart’a Doğru Milliyetçi Hareket Partisi


  • Yer : SETA Ankara
  • Bitiş  :
  • Adres :

30 Mart’a Doğru Milliyetçi Hareket Partisi

PANEL | 05 MART 2014

 

TARİH: 05 MART 2014 SAAT: 11:00 – 13:00 YER: SETA Ankara

Moderatör Hatem Ete, SETA ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi
Konuşmacılar
  • Vedat Bilgin, Akşam Gazetesi
  • Avni Özgürel, Radikal Gazetesi
  • Hamit Emrah Beriş, Gazi Üniversitesi
  • Hamza Taşdelen, Araştırmacı

SETA tarafından 30 Mart Yerel Seçimleri öncesi, TBMM’deki dört siyasi partiye yönelik değerlendirmeleri ele alan analizler dizisinin ikincisi olan “30 Mart’a Doğru Milliyetçi Hareket Partisi” başlıklı analiz, düzenlenen bir panelle tanıtıldı.

Moderatörlüğünü SETA Ankara Siyaset Direktörü Hatem Ete‘nin üstlendi panele, analizin yazarı Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Hamit Emrah Beriş’in yanı sıra Akşam Gazetesi yazarı ve Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Vedat Bilgin, Radikal Gazetesi yazarı Avni Özgürel ve SETA tarafından hazırlanan “Ülkücülükten Tepkisel Milliyetçiliğe” başlıklı raporun yazarlarından Hamza Taşdelen katıldı.

BERİŞ: 2002 SEÇİMLERİ SONRASI MHP’NİN ORTA ANADOLU’DAKİ VARLIĞI ZAYIFLADI

Hatem Ete’nin açılış konuşmasından sonra ilk sözü alan Hamit Emrah Beriş yaptığı değerlendirmede, Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) aldığı oy oranından daha fazla sokakta etkili olan bir parti olduğunun altını çizerek, bu yönüyle MHP üzerine konuşmanın zor olduğunu belirtti.

Konuşmasında, kuruluşundan bugüne genel bir MHP değerlendirmesi yapan Beriş, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi sonrası MHP’nin ideolojik bir dönüşüm yaşadığını, kendisini daha İslami bir yaklaşıma kaydırdığını ifade etti.

MHP’nin aldığı oy oranlarının değişimini tarihsel süreç içerisinde ekonomik ve sosyolojik sebeplere dayandırarak açıklayan Beriş, 1980 sonrasında yaşanan terör olayları ile birlikte MHP’nin Türk siyasi hayatında yükselişe geçtiğine, fakat 2002’den itibaren AK Parti’nin belirlediği gündemi takip ettiğine vurguda bulundu.

Panelde, MHP seçmeninin demografik yapısına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Beriş, seçmenin 1990’lı yıllardan sonra değişime uğradığına dikkat çekerek, 2002’den itibaren yapılan seçimlerde MHP’nin Orta Anadolu’daki varlığının zayıfladığının ve Akdeniz ve Ege’nin iç ve kıyı kesimlerindeki eski merkez sağ kitle tarafından daha fazla benimsendiğinin altını çizdi.

TAŞDELEN: 12 EYLÜL REFERANDUMU MHP İÇİNDE EN ÖNEMLİ KIRILMAYI GETİRDİ

Beriş’in ardından panelde söz alan Hamza Taşdelen, MHP’nin hem parti hem de milliyetçilik kavramı bağlamında tartışılması gerekliliğine değinerek, MHP üzerine analiz yapmanın zor olduğunu belirtti. Taşdelen konuşmasında, yazarları arasında yer aldığı “Ülkücülükten Tepkisel Milliyetçiliğe” isimli raporun temel bulgularına, metodolojisine ve problematiğine yönelik açıklamalarda da bulundu.

Panelde, MHP’de yaşanan en önemli kırılmanın 12 Eylül Referandumu sürecinde gerçekleştiğini belirten Taşdelen, bu süreçte MHP tabanında “Evet” ve “Hayır” diyenler arasında bir ikilem oluştuğunu kaydetti. Bu ikilemin yanı sıra parti içerisinde üç temel tercihin ön plana çıktığını belirten Taşdelen, bu tercihlerin yaşam tarzı, parti politikaları ve üst yönetimin tercihleri olarak kategorize edilebileceğini söyledi.

Konuşmasında, AK Parti’nin kuruluşu sonrası milliyetçiliğin de ikiye ayrıldığına dikkat çeken Taşdelen, milliyetçiler üzerinde pro-aktif politikada AK Parti, Kürt sorununda ise MHP söyleminin daha etkili olduğunun altını çizdi. Taşdelen ayrıca, son yıllarda MHP ile CHP arasında seçmen geçişkenliğinin arttığına da değinerek, Kürt sorunu söz konusu olduğunda kitlenin MHP’ye, ordu-siyaset ve dış politika söyleminde ise CHP’ye eğilim gösterdiğine dikkat çekti.

BİLGİN: MİLLİYETÇİLİĞİN İDEOLOJİK TARİHSEL KİMLİĞİ DÖNÜŞÜME UĞRADI

Panelde, Taşdelen’den sonra söz alan Vedat Bilgin, MHP’nin “lider-teşkilat-doktrin”den oluşan otoriteryan bir yapısı olduğuna vurguda bulunarak, otoriteryan partilerde, parti yönetiminin tercihlerinin tabanda hızla rasyonelize edildiğini ve MHP’de de bunun yaşandığını belirtti.

Kendisinden önce söz alan iki konuşmacının aksine MHP’nin seçmen profilinin değişmediği ve halen milliyetçi-muhafazakâr damarları beslediği yorumunda bulunan Bilgin, Devlet Bahçeli’nin söylemlerinin MHP tarihinde hiç olmadığı kadar milliyetçi-muhafazakâr olduğuna dikkat çekti.

Değerlendirmesini MHP’de yaşanan söylem değişikliklerine değinerek sürdüren Bilgin, MHP söylemlerinde ilk değişimin SSCB’nin çöküşüyle yaşandığını, bu dönemde Anti-Komünizm söyleminin yerini küreselleşme eleştirisinin aldığı, ikinci değişimin ise milliyetçiliğin ideolojik tarihsel kimliğinden popüler milliyetçiliğe kaymasıyla yaşandığının altını çizdi.

ÖZGÜREL: BAHÇELİ DÖNEMİNDE KONJONKTÜRLE DAHA UYUMLU BİR MHP TABLOSU OLUŞTU

Panelde son olarak söz alan Avni Özgürel ise MHP’nin ideolojik bir kabulden değil bir itirazdan doğduğuna vurguda bulunarak, partinin, Soğuk Savaş döneminde sosyalizme karşı oluşturduğu tepkisel milliyetçiliğin, Soğuk Savaş sonrası terör karşıtı bir çizgiyle varlığını sürdürdüğünü belirtti.

Konuşmasında, Devlet Bahçeli yönetimindeki MHP ile Alparslan Türkeş yönetimindeki MHP’nin ciddi farklılıklar taşıdığına vurguda bulunan Özgürel, Devlet Bahçeli ile birlikte konjonktürle daha uyumlu, daha kendine yer arayan bir MHP tablosunun ortaya çıktığının altını çizdi.

Bu dönemde, MHP’nin Avrupa Birliği yolunda ön açıcı politikalar gerçekleştirdiğine de dikkat çeken Özgürel, MHP’nin Türkiye siyasetinde pek çok demokratik gelişmenin önünü açtığına ve bu durumun MHP’nin uyumluluğunun bir ifadesi olduğuna dikkat çekti.

Özgürel konuşmasında ayrıca, CHP’li seçmenin çok rahat bir şekilde MHP’ye, MHP’li seçmenin de çok rahat bir şekilde CHP’ye oy verebilecek hale geldiğini de belirterek, bu durumun zamanla MHP’nin lehine işleyen bir sürece döneceği yorumunda bulundu.

 

30 Mart30 Mart30 Mart30 Mart30 Mart30 Mart30 Mart30 Mart30 Mart30 Mart30 Mart30 Mart