Ahlaksız İsyan ve Yeniçeriler

İsyanınızı ahlaksız buluyorum. Çünkü tek derdiniz sembolik sermayenizin değer kaybetmiş olması.

İsyanınızın bir ahlakı yok.
Evet, ahlaksız bir isyan sizinkisi.
Yüreğine ateş düşenlerin çığlığındaki asaletin zerresi yok sloganlarınızda.
Varlığınızı kanıtlamanın aracı o sloganlar.
Kendinizi değerli görmenin, anlamlandırmanın bir yolu.
Gezi bir başkaldırı romantizmi üretti.
O romantizm yerini zamanla bir fetişizme bıraktı.
Başkaldırı fetişizmine.
Bırakın siyaseti, gündelik yaşamın bile “iktidardan öç alma”ya indirgendiği bir patoloji var karşımızda.
Toplumsal sorunların çözümüne değil, kriz üretme potansiyeline odaklanan bir ruh hali.

***

Bir siyasal hareket düşünün.
İçindeki herkesin kendi rüyasını yamadığı cinsten bir hareket.
Bedensiz bir ruh.
Temelinde teklif değil telin var.
Asgari müştereki alerji.
Başlıca teknolojisi kınama.
İletişim kanalı sosyal medya.
Ama ne hikmetse, asosyal, hatta antisosyal.
Müzakereye kapalı.
Öfkeli.
Kendi pozisyonunu toplum ve tarih üstü gören bir şımarıklığa duçar olmuş durumda.

***

İsyanınızı ahlaksız buluyorum.
Çünkü tek derdiniz sembolik sermayenizin değer kaybetmiş olması.
“İktidar artık bize kulak vermiyor” dediğiniz noktada girdiniz bu işe.
Sokak darbelerinin uluslararasılaştığı bir ortamda yaptınız bunu.
Devleti suç şebekesi olmaktan çıkaran bir siyasal aktöre karşı ayaklandınız.
Kürt sorununa çözme cesareti gösteren bir aktöre karşı.
Hem de sorunun çözümüne engel olma pahasına.
O sorun, siyasal sermayenizin en önemli unsuruydu oysa.
Gözünüz görmedi, gündeminize bile almadınız.
Çünkü özünde siz sınıf değil, statü hareketiydiniz.
Yaşam biçimlerine müdahale söylemine bu nedenle bu kadar kolay esir düştünüz.
İktidara ortak olmak istediniz, oldunuz da.
Ama yetmedi.
Siz onu teslim almak istediniz.
Entelektüel sermayesine, siyasi aklına ipotek koymak istediniz.
Hiçbir sorumluluk almadan, hiçbir riske ortak olmadan.
“Eleştirilerime kulak ver yeter” dediniz.
Ama olmadı.
“Geçerli çoğunluk” deyip küçümsediğiniz insanların siyasetin gerçek sahibi olduğunu görmediniz.
Eleştiri dilini yitirdiniz.
Bildiğiniz tek dil isyan artık.

***

Ne yazık ki o dil, eleştirinin de siyasetin de karşısında konumlanmış durumda.
Sorsanız, eleştiri de itiraz da sizin tekelinizde.
İstediğiniz ton, mecra ve zamanda gündeme gelmeyen eleştiri anlamsız size göre.
Bir şeyi söylemenin tek bir formatı olabilir, onu da siz bilebilirsiniz.
Hiçbir şekilde doğrulanmamış haberleri hızla yay, onun üzerinden sosyal medya üzerinden infial oluşturmaya çalış.
Sonra o haberler yalan çıkınca dön, o mesajını sil.
Hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam et.
Yaptığınız bu.

***

Siz, gerçek bir adalet talebinde bulunmadınız.
Facianın hemen ardından dua talebinde bulunan mesajlara “ne duası, hesap zamanı” tepkisi verdiniz.
“İktidar yalakası” diye damgaladığınız insanların vicdan çağrılarını görmezden geldiniz.
Kelle isteyen yeniçeriler gibi davrandınız.
Başkaları adına utanacağınıza, biraz durun ve muhasebe yapın!

[Akşam, 19 Mayıs 2014]

Etiketler: