Yunanistan’ın Ege Denizi’nde Deniz Parkı Girişimi ve Türkiye’nin Tepkisi

|
Denizler, okyanuslar ve özellikle deniz ekosistemi; atık su ve deniz çöpleri boşaltımı, düzensiz ve kaçak …
  • ABD’nin Ukrayna’ya yardım akışını tehlikeye atan iç siyasi çekişmeler yeni bir aşamaya ulaştı. Sınır güvenliği sağlanmadan Ukrayna’ya yardıma destek vermeyeceğini ilan eden Cumhuriyetçiler, Biden’ın sınır güvenliği konusundaki tavizlerini yeterli bulmamışlardı. Daha doğrusu Trump’ın talebi doğrultusunda başkanlık seçimlerinde göçmenlik krizini kullanabilmek için meseleyi yokuşa sürmüşlerdi. Özellikle Temsilciler Meclisi’nde kabul gören bu stratejinin Senato Cumhuriyetçileri tarafından reddedildiğini gördük. 95 milyar dolarlık bir yardım paketini geçiren Senato, Ukrayna, İsrail ve Tayvan’a yardım konusunda topu Trumpçı Cumhuriyetçilere atmış oldu. Temsilciler Meclisi sınır krizini bahane ederek bu yardım paketini reddederse Rusya-Ukrayna savaşında da yeni bir döneme girilmiş olacak. Amerika’nın Kasım seçimlerine kadar ‘savaşa devam’ ile ‘diplomatik çözüm’ arasında bir tercih yapmaktan kaçınan ve mevcut durumu ‘idare’ etmekle yetinen bir politika izlemesi şaşırtıcı olmayacak.
  • Temsilciler Meclisi çoğunluk lideri Mike Johnson bu hafta yaşadığı iki önemli hezimetle eski Başkan Trump’ın en son siyasi kurbanı oldu. Johnson’ın İç Güvenlik Bakanı Mayorkas’ı görevden alma girişimi üç Cumhuriyetçi temsilcinin karşı oy vermesi sonucunda başarısız oldu. Bunun sonrasında İsrail’e 17,6 milyar dolarlık yardım paketini oylamaya sunan Johnson’ın bu hamlesi de her iki partiden karşı oylarla sonuçsuz kaldı. Johnson’ın siyasi liderlik açısından tecrübesizliği bu tablonun önemli sebepleri arasında yer alıyor. Trump’ın başkanlık seçim kampanyasında kullanmak istediği göçmenlik krizi ve İsrail gibi konuların Kongre’de çözüme kavuşmasını istememesi, Cumhuriyetçilerin yekvücut hareket etmesini zorlaştırıyor. Seçim endeksli bir yasama süreci yaşanınca da Kongre ne çözüm üretebiliyor ne de işlevsiz görüntüsünden kurtulabiliyor.
  • İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, 4 Ocak tarihinde ülkemize bir ziyaret gerçekleştirecekti. Ancak 3 Ocak'ta İran'ın Kirman vilayetinde gerçekleşen iki bombalı saldırı sonucunda 100'e yakın kişinin hayatını kaybetmesi ziyaretin ileri bir tarihe ertelenmesi sonucunu doğurdu. İran tarihinin en kanlı terör saldırısı sonrasında Reisi'nin ülkesinde kalması oldukça anlaşılır bir durum. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da saldırıyı ilk kınayan ve başsağlığı dileklerini ileten lider oldu. Türk ve İran makamları arasındaki diyalog sonucunda ziyaretin daha uygun bir zamana ertelenmesi kararı alındı.

Bu Konuda Daha Fazla :

  • Bakan Güler, SETA'nın "Türkiye'nin Jeopolitik Görünümü" paneline video mesaj gönderdi

  • Bahar Kalkanı Harekatı'ndan bu yana Suriye'de herhangi bir somut değişim yaşanmadı. Mart 2024'te mevcut statüko dördüncü yılını doldurmuş olacak. Bu durum, Türkiye'nin Suriye'deki savaşı bir denge noktasına getirdiğini göstermektedir. Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik yeni bir işgal girişimiyle de Suriye'de güç dengesi Türkiye yönüne doğru kaymaktadır.

  • Demokratların 110 milyar dolarlık ek bütçeyi Senato’dan geçirme çabaları başarısız oldu. Harcama paketi Ukrayna ve İsrail’e yardımla birlikte Gazze’de insani yardım için de bütçe içeriyordu. Cumhuriyetçiler ek bütçeyi geçirme karşılığında, Biden yönetiminin göçmenlik politikasında özellikle sınır güvenliğini içeren değişiklikler yapmasını istiyordu. Demokratların bu konuda yeterince taviz vermeden ek bütçeyi geçirmeye çalışmaları, Amerikan kamuoyuna Cumhuriyetçilerin Ukrayna ve İsrail’e sahip çıkmadıkları mesajını verme stratejisine dayanıyordu. Cumhuriyetçilerin fire vermeden sınır güvenliği konusunda ısrar etmesi, Ukrayna ve İsrail’e yardım konusunda Amerikan halkından baskı görmediklerine işaret ediyor. Aksine, Amerikan kamuoyunun dış yardımları en çok sorguladığı dönemlerden birini yaşıyoruz.

  • Biden yönetimi Kongre’den İsrail, Ukrayna ve Tayvan için 100 milyar dolarlık ek bütçe istedi. Kongre’nin alt kanadı Temsilciler Meclisi Başkanlığı’na yeni seçilen Cumhuriyetçi Mike Johnson, 14 milyar dolarlık İsrail yardımının ayrı bir paket olarak gündeme almayı planlıyor. Johnson, bu miktarın Amerikan Vergi İdaresi’nin bütçesinden kesilerek verilmesini talep ederek, Cumhuriyetçilerin bu konudaki gündemlerine hizmet etmeye çalışıyor. Johnson, sözcü seçilmesi sonrasında İsrail’e güçlü destek vermek istiyor ve bunu sürekli referans verdiği Evanjelist Hristiyan muhafazakârlığının bir gereği olarak açıklıyor. İsrail’e yardımın kaderi Amerikan çıkarının ne olduğundan çok İncil’in emrettiklerini önceleyen bir lidere bağlı durumda.

  •     Amerikan Kongresi’ndeki kaos...