Türkiye ve Rusya Federasyonu: Çok Boyutlu Ortaklık

Türkiye-Rusya ilişkileri 1990’ların sonlarından itibaren daha önce görülmemiş bir dönüşüm süreci içine girdi. Bu süreç içinde hızla gelişen ekonomik ilişkiler, siyasi ilişkilerin de geliştirilmesi için zemin hazırlamakla kalmadı, çeşitli alanlarda rekabete karşın, iki ülke arasında ilişkilerde işbirliği perspektifini ön plana çıkarttı.

Türkiye-Rusya ilişkileri 1990’ların sonlarından itibaren daha önce görülmemiş bir dönüşüm süreci içine girdi. Bu süreç içinde hızla gelişen ekonomik ilişkiler, siyasi ilişkilerin de geliştirilmesi için zemin hazırlamakla kalmadı, çeşitli alanlarda rekabete karşın, iki ülke arasında ilişkilerde işbirliği perspektifini ön plana çıkarttı.

Analizin tamamını indirin

Türkiye-Rusya ilişkileri 1990’ların sonlarından itibaren daha önce görülmemiş bir dönüşüm süreci içine girdi. Bu süreç içinde hızla gelişen ekonomik ilişkiler, siyasi ilişkilerin de geliştirilmesi için zemin hazırlamakla kalmadı, çeşitli alanlarda rekabete karşın, iki ülke arasında ilişkilerde işbirliği perspektifini ön plana çıkarttı. Son birkaç yıl içinde ilişkilerde inşa edilen güven, iki ülke arasında çok boyutlu ortaklığı derinleştirdi. Ancak tüm bu olumlu gelişmelere karşın, hala bazı yargılar ve maddi nedenler iki ülke arasındaki işbirliğini sınırlandırmaktadır. Çok boyutlu ortaklığın geleceği, büyük ölçüde her iki ülkenin, uzun soluklu ve karşılıklı yarar sağlayan bir ilişki için sağlam bir yapısal temel oluşturabilme kabiliyetine bağlıdır.

Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler köklü bir tarihsel mirasa dayanmaktadır. I. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar geçen dönem içinde Rusya ve Osmanlı İmparatorluğu çok sayıda savaşta karşı karşıya gelmişlerdir. Geçmişin güçlü imparatorluklarının emperyal mirasına sahip bu iki toplum, aynı zamanda benzer bir emperyalizm sonrası travma tecrübesini paylaşmaktadırlar. Sahip olunan güçlü emperyal gelenek ve saygın bir imparatorluğun çökmesinin ardından yaşanan dışlanmışlık duygusu, her iki ülkede de ulusal hafızanın şekillenmesinde önemli rol oynamıştır. Bu ortak paydaya karşın, iki ülke arasındaki çekişme, imparatorlukların son bulması ile nihayete ermemiş ve rekabet Soğuk Savaşın karşıt kutuplarında devam etmiştir. Türkiye-Rusya ilişkileri Soğuk Savaşın ardından yaşanan dönemde daha önce görülmemiş bir dönüşüme uğramıştır. Ancak bu dönüşüm, beraberinde bir ikilemi de getirmiştir. 1990’ların başından itibaren Türkiye ve Rusya bir yandan artan ekonomik işbirliği içinde ortak haline gelirken, öte yandan Avrasya’nın yeni keşfedilen jeopolitiğinde birbirlerini rakip olarak algılamışlardır. Bu ikilem, yeni gelişen ilişkilerin yapısında da rol oynamış, ilişkiler rekabet ve işbirliğinin ortak etkisi altında şekillenmiştir. Türkiye’nin son dönemde dış politikada benimsediği yeni tutum, iki ülke arasındaki ilişkilere de yansımış, böylelikle Rusya ile ilişkileri geliştirmenin ve bölgesel sorunların çözümünde iki ülke arasında işbirliği ihtimallerini değerlendirmenin yolu açılmıştır. Türkiye’nin yeni dış politika yönelimi, Rusya ile ilişkileri geliştirmek için gerekli olan motivasyonu ve isteği sağlamaktadır. İyi komşuluk ve sıfır problem politikalarını sınır bölgelerde uygulamanın önemine inanan Türkiye, Rusya’ya da bu pencereden bakmaktadır. Rusya ile ikili siyasi ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi Türkiye’nin izlediği mevcut politika içinde öncelikli bir yere sahiptir. Aynı zamanda Rusya, Avrasya’da istikrar ve b&

In this article