Orta Doğu siyasetinin kadim aktörlerinden İran, bölgedeki etkisini artırıyor mu? İran, nükleer çalışmalarını hangi gerekçelerle temellendiriyor? ABD’nin nükleer tehdit algısı ne kadar gerçek? Diplomatik müzakereler nükleer krizi çözebilir mi? Türkiye bu süreçte nasıl bir rol oynuyor ve oynamalı? İran, dünya siyasetindeki yeni yapılanmaların neresinde yer alacak? “İran Nükleer Programı ve Orta Doğu Siyaseti” son yılların en gerilimli süreçlerinden olan İran-ABD nükleer krizini farklı ve derinlikli bir perspektifle ele alıyor. Nükleer krizin siyasi, iktisadi, psikolojik ve ideolojik arka planını masaya yatırıyor ve okuyucuya kapsamlı bir analitik çerçeve sunuyor.
Güvenlik çalışmaları son yıllarda ülkemizde gelişme eğilimi gösteren bir alandır. Güvenliğin alanı, muhatapları, üretimi ve tüketimi ile ilgili yeni bakış açıları devlet eksenli bir güvenlik anlayışından, insan ve toplum merkezli bir güvenlik yaklaşımına geçişin sınırlarını zorlamaktadır. Bu çalışma, geleneksel güvenlik yaklaşımlarının dışında bir bakış açısı ile hem devletin hem de insanların güvenliğinin beraber sağlanmasının önündeki iki açmazı, güvenlik-demokrasi ve güvenlik istikrar ikilemlerini tartışmaya açıyor. Sadece teorik bir analiz sunmuyor, aynı zamanda Afganistan ve Suriye örneklerinde meseleyi inceliyor. Bu coğrafyalarda yaşanan güvenlik sorunlarının uluslararası dengelerin yanı sıra ülkelerin iç sorunlarından kaynaklandığını ileri süren çalışma, bölgedeki sorunlara bakışta okuyucuya yeni bir perspektif sunuyor. “Güvenliksizlik” ihraç etmekle itham edilen bu ülkelerdeki sorunun “kendi evlerine çeki düzen” verme sorunuyla ilintili olduğu alanda yapılan çalışmalarla desteklenerek açıklanıyor.
Güvenlik çalışmaları son yıllarda ülkemizde gelişme eğilimi gösteren bir alandır. Güvenliğin alanı, muhatapları, üretimi ve tüketimi ile ilgili yeni bakış açıları devlet eksenli bir güvenlik anlayışından, insan ve toplum merkezli bir güvenlik yaklaşımına geçişin sınırlarını zorlamaktadır. Bu çalışma, geleneksel güvenlik yaklaşımlarının dışında bir bakış açısı ile hem devletin hem de insanların güvenliğinin beraber sağlanmasının önündeki iki açmazı, güvenlik-demokrasi ve güvenlik istikrar ikilemlerini tartışmaya açıyor. Sadece teorik bir analiz sunmuyor, aynı zamanda Afganistan ve Suriye örneklerinde meseleyi inceliyor. Bu coğrafyalarda yaşanan güvenlik sorunlarının uluslararası dengelerin yanı sıra ülkelerin iç sorunlarından kaynaklandığını ileri süren çalışma, bölgedeki sorunlara bakışta okuyucuya yeni bir perspektif sunuyor. “Güvenliksizlik” ihraç etmekle itham edilen bu ülkelerdeki sorunun “kendi evlerine çeki düzen” verme sorunuyla ilintili olduğu alanda yapılan çalışmalarla desteklenerek açıklanıyor.
İsrail’in dış politika stratejisine baktığımız da “tehdit” algısının çok büyük olduğunu görürüz. Kuruluşundan bu yana varlığını tehdit altında hissettiği bu coğrafyada İsrail Devleti, etrafındaki Arap çemberini çeşitli stratejilerle kırma çabasındadır.
Frantz Fanon, özgürleştirme paradigmasının ayrıntılarını Dünyanın Lanetlileri adlı eserinde ortaya koymuştur. Onun sömürgecilik ve sömürgeleştirmeden kurtulmaya/bağımsızlaşmaya(decolonization) dair tahlilleri birçok düşünürün görüşleri üzerinde derin bir etki bırakmıştır. Dahası onun öngörülerle dolu son derece ufuk açıcı bu çalışması tüm dünyadaki direniş hareketleri üzerinde geniş bir etki uyandırmıştır.