Terörü, Medya-Toplum Bütünleşmesi Bitirir

Kişisel ve kurumsal çıkarlar gazeteciliğin ve gazetecilik etiğinin önüne geçmiş durumda. Burada ilginç olan Hürriyet gibi ticari kitle gazetesinin marjinal gazeteler gibi belirli ideolojik angajmana ve kültürel sermayeye sahip ‘misyon' gazetesine dönüştürülmesidir.

Devamı
Terörü Medya-Toplum Bütünleşmesi Bitirir
5 Soru Medyanın Ölü Bedenleri Teşhiri

5 Soru: Medyanın Ölü Bedenleri Teşhiri

Yusuf Özkır: “Medya eliyle ölümün de öldürüldüğü ve sıradanlaştırıldığı bir devir uzun süre önce başlamıştı. Artık göstergelerin tek ölçütünün retweet, fav ve like olduğu bir alemde yaşıyoruz. Aylan Kürdi'nin cesedi bu açıdan sadece ‘tamamlayıcı bir kare' olarak karşılandı bu alemde ve o şekilde kullanıldı.”

Devamı

ABD ile Türkiye'nin Suriye'deki öncelikleri birbirinden radikal bir şekilde farklı.

İslamofobinin Amerika'da milyonlarca doların döndüğü bir çarkı beslemek için özel olarak üretildiğini biliyoruz. İslamofobik gruplar bulabildikleri her imkânı nefret mesajlarını kitlelere ulaştırmak için kullanıyor.

Türkiye belki de IŞİD'le mücadele etmeye başlayan ilk ülke oldu. IŞİD'in ürettiği istikrarsızlık, Türkiye'ye ekonomik ve siyasi problemler çıkardı.

Son yıllarda ABD ile İsrail yönetimi arasında yaşanan krizin sebepleri nelerdir? Son gelişmeler ışığında iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin geleceği konusunda neler beklenebilir?

Kurbanlara Park Cezası Verin Kurtulalım!

Tetiği çeken Müslüman ise terör ve nefret suçu bağlamında değerlendirmek farz olurken, Müslüman'ın hayatını kaybetmesi hele de tetiği çekenin beyaz bir Batılı olması saldırının yalnız kurt veya psikolojik sorunlar bağlamında değerlendirilmesine sebep oluyor.

Devamı
Kurbanlara Park Cezası Verin Kurtulalım
101 Günlük Operasyon

101 Günlük Operasyon

Türkiye'nin IŞİD karşısındaki pozisyonu net. IŞİD zihniyeti Türkiye'nin bölgedeki antitezi. Bu sebepten kimse Türkiye'nin niyetini sorgulayabilecek konumda değil.

Devamı

SETA analisti Kadir Üstün, Amerikan Wall Street Journal gazetesinde yayımlanan ve Türkiye'nin IŞİD politikasını eleştiren makalede ciddiyet sorunu olduğunun altını çizerek, makalenin Türkiye'ye karşı siyasi baskı uygulamaya çalışan çevreler tarafından yazıldığına dikkat çekti.

DC'de aklı başında herkes, 17 Aralık'la alakalı Gülen Hareketi'nin çizdiği demokrasi vs. otoriterlik resmine değil, yaşananların bir güç mücadelesi olduğu tezine itibar ediyor.

Kadir Üstün: Gezi Parkı protestolarına ABD'deki yüksek ilginin kısmen de olsa ‘İslamcılara ne kadar güvenebiliriz?' tartışmasının tekrar gündeme gelmesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz.

Avrupa Birliği (AB)'nin, Suriye meselesine yaklaşımına bakıldığında, karşımıza ortak tutum sergilemekten aciz bir AB tablosu çıkıyor. Bu tablodaki en büyük ayrışma ise İngiltere ve Fransa ile bu iki ülkenin karşısında konumlanan Almanya arasında yaşanıyor.

ABD'deki seçimler yaklaştıkça iki ülkenin iç ve dış politikaları daha bir iç içe geçecek ve bu durum belki de 2013'teki İran başkanlık seçimlerine kadar daha girift bir hal alacak.

GAZZE 2009 katliamı, insanlığın önünde bir suç abidesi olarak duruyor. Yaşanan dram, katliamdan savaş suçlarına, ahlakın sükût etmesinden siyasi intihara kadar geniş bir alana yayılıyor. Son Gazze saldırıları, uluslararası sistemin iflas ettiğini, ‘İsrail istisnacılığı’nın kanun ve kural üstü olduğunu gösteriyor. Bu tutumuyla İsrail ve bir adım gerisindeki ABD yönetimi, ‘güçlü olan haklıdır’ diyor. Adalet, eşitlik, demokrasi, insan hakları, insan hayatının kutsiyeti, ötekine saygı... Gazze’deki çocuk cesetlerinin önünde bütün bunlar boş birer söz haline geliyor.

ABD Yönetimi olabildiğince açık bir dille muhalefete “Cenevre’de masa sizin yüzünüzden devrilirse muhalefete zırnık yardımın ulaşmasına müsaade etmem” diyerek “Rusya’nın Suriye Özel Temsilcisi” Steffan De Mistura’nın Moskova’da hazırladığı muhalefeti tasfiye planını kabul etmeye de icbar ediyor.

İngiliz Başkonsolos bir hâkim gibi davanın basın özgürlüğü davası olduğuna karar vermiş, davanın sonucunun ‘Türkiye’nin nasıl bir ülke olmak istediğini belirleyeceği’ gibi abuk sabuk bir laf bile etmiştir.

Cumhurbaşkanı’nın kısa bir süre sonra koltuğu bırakacak olan Obama ile görüşmesinin sembolizmi, ziyaret trafiğinin diğer ayaklarının reel getirilerinden kat be kat daha önemsiz. Sembolizmi aşıp reel getirilere yoğunlaşmalıyız.

Türkiye-ABD ilişkilerinde birlikte çalışma iradesi ile "stratejik sapmaları" düzeltecek yeni bir dönemi başlatmak gerekiyor. Bunun için yeni başkanın, Obama'nın Ortadoğu politikasında bir yenilenme yapması gerekiyor. Her şeyden önce Obama'nın "ümitsiz" ve bazen "özcü" Ortadoğu algısının tashih edilmesi lazım.

Obama yönetiminin ikili ilişkilerdeki "yorgunluğu" ve kurumlar arasındaki "dağınıklığı" bir kenara bırakarak sahanın gerçeklerine odaklanmasının zamanı.

ABD açıkça Suriye’de hem muhalefetin hem de muhalefeti destekleyen Türkiye gibi aktörlerin başarısızlığını umarak sahada kendi gerçekliklerini yaratma çabası içerisine girdi. Kendi kendini doğrulayan kehanetleriyle Suriye’de önce DAİŞ’in sonra PKK’nın önünü açtı.

SETA Ankara Genel Koordinatör Yardımcısı Muhittin Ataman, TRT 1 ekranlarında, ABD’nin Türkiye’ye karşı tutumunu değerlendirdi.