Türk ekonomisi olarak gerçekten ilginç bir dönemden geçiyoruz. Normalde ülke ekonomileri belirli bir dönemde tek bir şok yaşar. Örneğin 2018 Ağustos'ta yaşadığımız bir arz şoku idi. Türk lirası kısa sürece ciddi bir şekilde değer yitirdi ve daha sonraki süreçte bunun sonuçlarıyla yüzleştik. Yaşadığımız Korona krizinin temel özelliği ise çok boyutlu olması. Ekonominin her iki cephesi (arz ve talep) kendi şoklarını ayrı ayrı ve çok katmanlı bir şekilde yaşıyor. Birçok krizi aynı anda yaşıyor gibiyiz.
SETA Ekonomi Araştırmacısı Mevlüt Tatlıyer Vakıfbank’ın kredi /faiz oranlarında bir düşüş yapmasının konut ve otomobil fiyatlarına etkisi hakkında değerlendirmede bulundu.
Türkiye'nin maruz kaldığı spekülatif ataklar döviz kurunda ani yükseliş ve dalgalanmaya sebep olurken döviz kurundan kaynaklanan fiyat geçişkenliği enflasyonu yükseltti. ..
Muhammed bin Selman’ın stratejik müttefikleri olan ABD ve İsrail’in uzun vadeli stratejileri belirsizliğini korumaktadır. Nitekim bu ülkelerdeki liderliklerin iktidarını konsolide etme konusunda zorluklar çektiği unutulmamalıdır. Suriye ve Yemen’de kendi çıkarları doğrultusunda dönüşümlerin gerçekleşmesini başaramayan Riyad yönetimi, Katar krizinde de tüm çabasına rağmen ciddi bir etki yaratamamıştır.
Hem faizlerin düşmesi hem de enflasyonun düşmesi yalnızca Merkez Bankası'ndan beklenilemez. Bu dönemde, Merkez Bankası'nın yanı sıra, bankalar ve BDDK'nın da süreçte yer alması gerekiyor.