- Reisi’nin ziyareti Türkiye-İran ilişkileri açısından nasıl bir siyasi bağlamda gerçekleşti?
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, maiyetinde bakanlar ve üst düzey bürokratlardan oluşan kalabalık bir heyetle 24 Ocak 2024’te Türkiye’ye bir ziyarette bulundu. Ankara-Tahran ilişkilerinde geleneksel rekabet-iş birliği sarkaçlanmasının yaşandığı ve bölgesel meselelerin daha fazla ertelemeyi kaldıramayacağı bir dönemde gerçekleşen bu ziyaret, iki ülkenin ortak sorun ve fırsat alanları hususunda diyaloğa açık olduklarını gösteriyor. Reisi’nin ziyareti aslında 2023’ün ilk aylarında duyurulmuş ve daha sonra en az üç kez ertelenmişti. Son erteleme ise Kirman’da gerçekleşen terör saldırısından kaynaklanmıştı. Ancak bu saldırının üzerinden uzun bir zaman geçmeden Reisi’nin Ankara’ya gelmesi ziyarete İran tarafının verdiği önemi göstermektedir.
Elbette iki tarafın pek çok konuda ayrışırken pek çok konuda da ortak çıkarlara sahip olduğunu biliyoruz. Bu tür ziyaretler mümkün olduğunca müşterek tavır ve yaklaşımların artırılması, farklılıkların da yönetilebilir bir düzeye çekilmesi amacını taşıyor. Ziyaret öncesinde İran medyasında çıkan Türkiye eleştirilerini dengelemek adına devlet medyasında müspet analizlerin yer alması ve İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın Türkiye’den bir gazetede son derece yapıcı ve olumlu bir makale kaleme alması, yine İran tarafının ziyaretin beklenen işlevine dair attığı adımları yansıtıyor.
- Ziyaret kapsamında hangi konular ele alındı?
Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin sekizinci toplantısının gerçekleştirildiği bu ziyarette, ekonomi açısından önemli konu başlıklarının ele alındığı söylenebilir. Özellikle ticaret hacminin artırılması adına enerji, sınır bölgelerinde ticaret, gümrük mevzuatı ve karşılıklı yatırım gibi konuların masaya yatırıldığı görülüyor. Türk tarafında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın hazır bulunması görüşmelerin ekonomi açısından da önemini gösteriyor.
Bunun yanında bölgesel meselelerin, Güney Kafkasya, Filistin, Suriye, Irak, Yemen ve Doğu Akdeniz’i kapsayacak şekilde ele alındığı görülüyor. Yine Türk tarafında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın hazır bulunması, bölgesel siyaset ve güvenliğe dair meselelerin görüşüldüğünü gösteriyor. Bu konular arasında iki ülkeyi de yakından ilgilendiren en önemli başlığın ortak bir tehdit olan terör meselesi olduğu görülüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “İran’la PKK/PYD/YPG ve PJAK’a karşı iş birliğimizin güçlendirilmesinin önemine değindik” şeklinde açıklamada bulunmuştur. İran Cumhurbaşkanı Reisi de terörün bölge dışı güçler tarafından beslendiği ve kullanıldığını ifade etmiştir. Bu noktada bölge ülkelerinin bölge dışı güçlerin etkilerini sınırlandırmak için beraber hareket etmelerinin önemi ortaya çıkmaktadır.
- Bu ziyaretin taraflar açısından önemi nedir?
Türkiye ve İran, bölgenin en kadim devletlerinden. Kurumsal ve askeri kapasite, siyasi kültür ve toplumsal dinamizm açılarından birbirlerini dengeleyebilecek kadar; belirli meselelere dair aldıkları pozisyonlarla ise bölgesel siyasi dengeleri etkileyecek nispette güçlü ülkeler. Bu noktanın bilincinde uzun bir süredir istikrar ve barış doğrultusunda adımlar attıkları kadar bölgesel liderlik için daimi bir rekabet halinde oldukları da bir gerçek.
Hem bölgesel hem de küresel dengelerin yeniden kurulduğu bir dönemde şüphesiz ki bu iki güçlü devletin diyalog geliştirme çabaları kıymetlidir. Filistin konusunda ortak bir tavır almak ve Filistinlilerin uğradığı katliamların son bulması adına çalışmak iş birliği öncelikleri arasında yer alıyor. Terör örgütlerine karşı birlikte mücadele etmek ve anlayış birliğine varmak da yine önemli konulardan ve iki ülkenin doğrudan ulusal güvenliğini ilgilendiriyor. Aynı şekilde enerji güvenliği ve ticaret konularında adımlar atılması da tarafların ortak çıkarlarına hizmet ediyor. Karşılıklı ekonomik bağımlılıklar oluşturmak, siyasi ilişkilerde istikrar için gerekiyor.
- Karşılıklı açıklamalar nasıl bir sonucu işaret ediyor?
Ziyaretin somut bir çıktısı olarak iki ülke arasında muhtelif alanlarda 10 anlaşma imzalandı. Ticaret, ulaştırma, iletişim, kültür, sanayi, teknoloji, güvenlik ve enerji başta olmak üzere pek çok alanı kapsayan bu anlaşmalar, tarafların ilgili en üst düzey birimlerinin yetkilileri tarafından imzalandı. 30 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefi yeniden vurgulandı. Komşu ülke Cumhurbaşkanı Reisi “Biz uzun yıllar Türkiye ile iyi ilişkiler içinde olduk ve bundan sonra da bu ilişkileri daha üst seviyelere taşımayı istiyoruz” diyerek iş birliğine açık olduklarını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da benzer şekilde “Komşumuz İran’la ilişkilerimizi karşılıklı güven ve müşterek menfaatler temelinde derinleştirmeye önem veriyoruz” diyerek iyi komşuluk ilişkilerine vurgu yaptı. Ziyaretin son derece olumlu bir atmosferde geçtiği görülüyor. Bölgenin oldukça zor bir durumda bulunduğu bu dönemde istikrar, barış ve güvenlik vurgularının yapılması iki devletin tarihsel sorumluluklarının gereği zaten olması gerekendi.
- İki ülke ilişkileri önümüzdeki dönemde nasıl şekillenecektir?
Bundan sonraki süreçte de bölgesel meselelerde diyalog ve iş birliğinin sürmesi beklenebilir. Özellikle Türkiye ve İran gibi güçlü bölge aktörlerinin Suriye, Irak, Filistin ve Yemen başta olmak üzere krizlerin yaşandığı ülkelerin toprak bütünlükleri ve bağımsızlıklarının korunması adına birlikte hareket etmeleri önemlidir. Ekonomik ilişkilerin ilerletilmesini iki ülke de arzulamakta ve bu konuda da –sınırlı da olsa– gelişmeler beklenebilir. Bu gelişmelerin sınırlı kalmasının en büyük nedeni ise İran’a uygulanan uluslararası yaptırımlardır. Güney Kafkasya ve Zengezur Koridoru meselesinde çözüme yaklaşılması ise önemlidir. Elbette iki aktörün rekabetleri de belirli sınırlar içerisinde devam edecektir. Ancak asıl önemli olan ise güvenlik ve istikrarın sağlanması adına asgari müşterekler üzerinde uzlaşılmasıdır.