Hacettepe Üniversitesi'nde Sosyoloji anadal Psikoloji yandal olmak üzere lisans eğitimini tamamladı. Gazi Üniversitesi'nde Siyaset ve Sosyal Bilimler Alanı’nda yüksek lisansını “İslamofobi: Bir Irkçılık Çeşidi ve Nefret Suçu” teziyle tamamladı. Gazi Üniversitesi’nde Siyaset ve Sosyal Bilimler Alanı’nda "Göç ve entegrasyon ilişkisi" üzerine doktora tez çalışmasını yürütmektedir. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde araştırma görevlisi olan Barın, sekiz yıldır SETA'da çalışmaktadır. Bunun yanı sıra AKDER'in (Ayrımcılığa Karşı Kadın Derneği) ve birçok sivil toplum kuruluşunun Ankara temsilciliğini yapmıştır. Avrupa, göç, entegrasyon, İslamofobi, insan hakları, azınlıklar, Suriyeli mülteciler ve Kürt sorunu üzerine çalışmalarını yürütmektedir.
İslamofobinin Amerika'da milyonlarca doların döndüğü bir çarkı beslemek için özel olarak üretildiğini biliyoruz. İslamofobik gruplar bulabildikleri her imkânı nefret mesajlarını kitlelere ulaştırmak için kullanıyor.
İslamofobinin Amerika'da milyonlarca doların döndüğü bir çarkı beslemek için özel olarak üretildiğini biliyoruz. İslamofobik gruplar bulabildikleri her imkânı nefret mesajlarını kitlelere ulaştırmak için kullanıyor.
İslamofobi'nin Müslümanlar üzerinde olumsuz bir etkisi vardır ve neticede onları, özellikle Müslümanların azınlık olduğu Batı ülkelerinde, toplumdan dışlayıcı ayrımcı uygulamaların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
YEREL seçimlere kısa süre kala siyasette simgeler üzerinden yürütülen bir hareketlenme var. Sürpriz açılımlarıyla gündeme gelen CHP her ne kadar Türk seçmeninin hafızasını hafife alsa da 25 Aralık’ta SETA Vakfı’nda düzenlenen ‘22 Temmuz’dan 29 Mart’a Siyaset: CHP’ başlıklı panelden sonra edindiğim izlenim gerçeğin hiç de öyle olmadığını gösteriyor. Gazeteci yazar Tarhan Erdem, Doç. Dr. Tanju Tosun ve Doç. Dr. Nur Betül Çelik’in katılımıyla gerçekleşen panelin konusu geçen süre içinde CHP’yi değerlendirmek idiyse de konuşmalar medya’da ‘çarşaf açılımı’ olarak yer alan gelişmeye odaklandı.
Avrupa'da yükselen ırkçılık tehdidini ve bu bağlamdaki saldırıları değerlendiren Hilal Barın, Almanya'daki cami saldırılarının ve kişisel saldırıların nefret suçları kapsamında raporlandırılması gerektiğinin altını çizdi.
Hilal Barın, Avrupa'da nesilden nesile aktarılan bir nefret söylemi olduğunu ve bunun dolaşıma sokulmaması noktasında göçmen Türklere ve Türkiye'deki siyasetçilere çok büyük rol düştüğünü belirtti.
Yükleniyor...
Yükleniyor...
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.TamamGizlilik Politikası