Havada yakıt ikmalinden hemen öncesinde, Adana semalarında 24 bin feet yükseklikte ve saatte 950 kilometre hızla uçan bir F-16. (Foto: Veli Gürgah / Anadolu Ajansı)

Uzmanlar Cevaplıyor: ABD’nin Türkiye’ye F-16, Yunanistan’a F-35 Satışı

Alınan satış kararları ile birlikte ortaya çıkabilecek bölgesel güç dengeleri, Washington yönetiminin Ege ve çevresinde izlediği siyasetin seyri ve anlaşmaların içeriğinin niteliği gibi hususları uzmanlara sorduk.

ABD uzun süren görüşmeler ve müzakerelerin ardından Türkiye’ye yeni F-16 uçakları, modernizasyon kitleri ve yüksek sayıda silah sisteminin satışını onayladı. Aynı şekilde Yunanistan’ın F-35 uçağı talebi de onaylandı. Önümüzdeki yaklaşık on günlük süreçte Kongreden herhangi bir itirazın yükselmesi beklenmiyor. Bir başka ifadeyle artık yeni bir sürecin başladığı ifade edilebilir. Bu anlamda alınan satış kararları ile birlikte ortaya çıkabilecek bölgesel güç dengeleri, Washington yönetiminin Ege ve çevresinde izlediği siyasetin seyri ve anlaşmaların içeriğinin niteliği gibi hususları uzmanlara sorduk.

Hazırlayan

Rıfat Öncel

Uzmanlar

Murat Aslan
Mehmet Uğur Ekinci
Ahmet Alemdar
Rıfat Öncel


Murat AslanMurat Aslan
Hasan Kalyoncu Üniversitesi, SETA

Türkiye ve Yunanistan arasında hava gücü bağlamında bir denge mevcut. Türkiye’nin F-16 talebine Kongrenin itirazını engellemek adına ABD’nin Yunanistan’a F-35 satışının bu dengeyi ne kadar etkileyeceği ise merak konusu. F-35, kullanılma konsepti bağlamında radar ağlarına görünmeden hedefe yaklaşan ve hedefin ötesinden akıllı mühimmatı bırakarak üssüne dönen bir uçak. Özellikle uçağın istihbarat alanında kabiliyetleri gelişmiş. Öte yandan Ege Denizi’nde hava-hava muharebelerinde “it dalaşı” ismi verilen manevralar için ise uygun değil. Geleneksel savaşlar için uygun bir vasıta olmasına rağmen F-35 terörizmle mücadele için pahalı bir uçak. Görüldüğü üzere uçağın Yunanistan ve Türkiye için avantaj ve dezavantajları mevcut. Ancak maliyeti çok yüksek olan bu uçağa sahip olmak avantajları gölgede bırakacak nitelikte. Ayrıca uçağın işletilmesi ile bakımındaki maliyet ve dışa bağımlılık önemli bir handikap.

Türkiye açısından değerlendirildiğinde F-16 benzeri bir uçak özellikle lojistik sistemin kurulmuş ve halen işletiliyor olması nedeniyle maliyet etkin. Türkiye’nin kendi 5. nesil uçağını yapıyor olması ise F-35’i Türkiye açısından artık anlamsız kılıyor. Bu nedenle Türkiye’nin geçiş dönemi için F-16 veya Eurofighter benzeri bir uçak optimum seçenek olarak değerlendirilebilir. Ancak on-on beş yıllık bir sürenin sonunda Türkiye’nin Yunanistan ile dengeyi lehine çevirebilmek adına 4,5 ve 5. nesil uçakların uygun bir karışımını envanterinde tutması gerekiyor. Bu süreçte Yunanistan’ın dışa bağımlı olması, Türkiye’nin ise kendi ürettiği uçaklara öncelik vermesi Türkiye lehine bir durum oluşturacak. Savunma sanayii alışverişlerinde devletlerin siyasi alanda uyum içinde kalma arzusu ise önemli bir konu başlığı. Bu nedenle bu sistemlerin alınması gelişen bir Türk-Amerikan diyaloğuna yol açabilir ki bu durum Yunanistan ile ilişkilerde ABD’yi daha tarafsız bir pozisyona itebilir.

Yukarı git


Mehmet Uğur Ekinci
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, SETA

Aralarındaki her türlü anlaşmazlığa rağmen Türkiye ile Yunanistan’ın bir gün savaşa girmeleri, iki ülkenin NATO’daki müttefikliği ve Yunanistan’ın AB üyeliği devam ettiği sürece fevkalade beklenmedik bir senaryo. Dolayısıyla iki ülkenin ABD’den uçak alımlarının askeri dengeler üzerindeki etkilerinden ziyade siyasi bakımdan ne anlama geldiğine odaklanmanın daha anlamlı olduğunu düşünüyorum. Yunanistan 2010’lardan itibaren ve özellikle Yeni Demokrasi Partisi’nin iktidara geldiği 2019’dan beri Türkiye’yi revizyonist bir güç gibi göstererek Batı dünyasında kendine daha fazla destek bulmaya çalışıyor. Kendini Avrupa-Atlantik ittifakının sadık bir üyesi olarak gösteren Yunanistan, bu sayede Batı dünyasından siyasi, ekonomik ve askeri destek elde etti. ABD tarafından Yunanistan’a F-35’lerin sağlanması da bu politikanın bir sonucu.

Türkiye ise Arap Baharı’ndan bu yana kendine yönelen birçok tehdidi aynı anda göğüslemek durumunda kaldığından giderek bağımsız ve kompartmantalize bir dış siyaset izledi. Bu ise Avrupa-Atlantik ittifakında Türkiye yerine Yunanistan’a yatırım yapılması yönündeki görüşlerin güç kazanmasına yol açtı. Bu görüşler içerisinde Türkiye’nin ekseninin Rusya’ya kaydığına dair yanlış bir algı var. Türkiye’nin son bir yıldır Batı dünyasıyla ilişkilerini normalleştirmeye özen göstermesi ve son olarak İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yakmasıyla bu kaygılar bir nebze de olsa giderilmiş görünüyor. Ancak ABD’nin uçak satışı konusunda Yunanistan’a ayrıcalık tanıması bu kaygının halen devam ettiğini gösteriyor.

Kısacası küresel jeopolitikanın yeniden şekillendiği bir dönemde Türkiye’nin ve Yunanistan’ın Avrupa-Atlantik dünyasındaki konumları da yeniden şekilleniyor. Kendine açık bir yön belirleyen Yunanistan, bunun meyvelerini Batı dünyasından aldığı desteklerle topluyor. Yunanistan’dan çok farklı jeopolitik gerçeklerle yüzleşen ve dolayısıyla kendi politikasını takip etmek zorunda olan Türkiye’nin Batı dünyasıyla ilişkilerinin seyri ise tarafların birbirine duyduğu ihtiyaca ve güvene bağlı olacak. Türkiye ile Batı dünyası arasındaki ilişkiler istikrarlı bir hale gelmedikçe Yunanistan mevcut politikasıyla Batı dünyasından daha fazla menfaat sağlayacak gibi görünüyor.

Yukarı git


Ahmet Alemdar
Defence Turk

İsveç’in NATO üyeliğine yönelik Türkiye’nin onay sürecinden oldukça kısa bir zaman sonra ABD yönetimi taahhüdünü yerine getirdi. Türkiye’nin istediği F-16 Block 70 Viper savaş uçağı ve modernizasyon kitlerinin satışını da içeren 23 milyar dolarlık paket açıklandı. Bu bedel üst sınırı temsil ederken nihai bedel sonradan belli olacak.

Bu alım ile Türk Hava Kuvvetlerinin niceliğinin yanı sıra niteliğini de artırmak istiyoruz. Yeni uçak alımına ihtiyaç vardı ancak mevcut uçakların kabiliyetlerinin iyileştirmesi de önemliydi. Hava-hava muharebelerinde önemli kazanımlar sağlayan gelişmiş uçak burun radar sistemine yani AESA tipte radar sistemine ihtiyacımız vardı. Alınacak Viper uçaklarında AESA radar var ve modernize edeceğimiz uçaklarımızın kabiliyeti de gelişecek. Türkiye’nin AESA radar konusunda yerli çözüm geliştirme çalışmaları (ASELSAN Murad) sürerken acil ihtiyaç kapsamında ABD’den tedarik kaçınılmaz oldu. F-16’ların hava-hava kabiliyetinin geliştirilmesi için 3’lü füze salanı tedariki planlanıyor. Böylelikle uçaklarımız daha fazla hava-hava füzesi taşıyabilecek ve önleme kabiliyetleri artacak.

Pakette yüksek adetlerde mühimmat dikkat çekerken hepsinin alınacağı ise kesin değil. Viper savaş uçaklarında ilk etapta satış paketinde yer alan ABD mühimmatları kullanılacak. Viper uçaklarına yerli mühimmatların entegrasyonu ek bütçe ve zaman gerektirecek. Pakette mühimmat sınırının da üst düzeyde tutulmasının sebebi envanterin güçlü tutulmasıdır.

Paket kapsamının geniş olmasında ilişkilerin kırılgan yapısı etkili olmuş görünüyor. Gelecekte savaş uçağı filolarımızın potansiyel alt sistem ihtiyacı gözetilerek adımlar atılmış. Filolarımızın bakımları için yedek parça sorununun çözümü hedeflenmiş. Türkiye’nin mevcut F-16 filolarını yerli imkanlarla geliştirmek için yürüttüğü Özgür modernizasyonları da alımdan olumlu yönde etkilenecek. Nihayetinde yeni alım Viper’lar ile Özgür modernizasyonlarının çıktılarından oluşan filolar caydırıcılığımızı artıracaktır.

Yukarı git


Rıfat Öncel
SETA

ABD’nin Türkiye’nin F-16 modernizasyonu ile Yunanistan’ın F-35 talebini aynı anda kabul etmesi, son yıllarda Atina lehine olmak üzere tarihsel dengeli çizgisini bozan Amerikan siyasetinin Ankara ile ilişkilerini tamamen rayından çıkarmama isteği olarak görülebilir. Zira Türkiye’nin halihazırda F-35 alamazken Yunanistan’ın aldığı bir denklemde Ankara’nın F-16 uçaklarını dahi satın alamaması kabul edilemez bir durum ortaya çıkaracak ve çok kapsamlı jeopolitik bir kırılma potansiyeli oluşturacaktı. Kaldı ki Ankara’nın talep mektubunu Ekim 2021 gibi, günümüze göre erken bir tarihte Washington’a gönderdiği hatırlanırsa aslında sürecin ne derece sorunlu yürüdüğü anlaşılabilecektir. Yunanistan ise F-35 almak için ilk kez Haziran 2022’de talep mektubunu yollamış, müteakip süreçte talebin yanıtlanmaması Yunan karar alıcılarda endişe oluşturmuştu. Dolayısıyla ABD’nin iki satışı aynı anda onaylama amacı güttüğü görülüyor. Diğer taraftan tarihsel olarak aşağı yukarı aynı Amerikan savaş uçaklarını çok yakın tarihlerde satın alan Türkiye ve Yunanistan için bugünkü durumun bir kırılma oluşturup oluşturmayacağını ise zaman gösterecek. Her halükarda Amerikan politikası Atina’ya 5. nesil bir savaş uçağı satışına onay vermesiyle Türkiye ile Yunanistan arasında ikincisi lehine bir eğilim benimsediğine işaret etti. Yunan dış politikasının yakın vadede bir değişiklik işareti göstermediği düşünüldüğünde önümüzdeki süreçte Türk-Amerikan ilişkileri ve hatta Türk-Yunan ilişkilerinin seyrinin, ABD’nin Türkiye’ye (F-16 da dahil) uçak tedarik politikasını yakından etkileme riski bulunmaktadır.

Yukarı git

Etiketler: