AFP PHOTO / Brendan Smialowski

Trump’lı Yeni Dünya – IV

Kampanya döneminde Putin'i güçlü bir lider olarak takdir ettiğini de hatırlayacağımız Trump, Rusya'ya, yaptırımların kaldırılmasına dair de göz kırpmıştı.

Bir önceki yazımda sözünü ettiğim APEC Zirvesi Peru’da gerçekleşti. Ve Zirve’de Trump sonrası gözlerin üzerinde olduğu Putin, ABD ile yeni dönemde umut mesajları verdi. Yeni Başkan’ın kampanyadaki söylemlerinin Beyaz Saray’a nasıl taşınacağını izleyeceklerini ekleyen Putin, Trump’ın ABD-Rusya ilişkilerini ilerletme isteğini onayladığını da belirtmeden geçmedi. Ve ekledi: “Biz de hazırız”

Kampanya döneminde ne diyordu Trump? Aralık 2014 tarihli “Nixon’ın Kemikleri Sızlıyor mu?” başlıklı yazımda detaylarıyla bulabileceğiniz bir konuyu gündeme getiriyordu: ABD-Çin-Rusya üçgenini…

“Rusya Çin ile ittifak yapıyor. Neden? Bizim akılsızlığımız yüzünden. Her ikisini de çıldırttık ve bir araya gelmelerini sağladık. Çin’in petrole ihtiyacı vardı ve böylece birleştiler. Hatta birlikte deniz tatbikatı bile yapar hale geldiler. Gençliğimden beri öğrendiğim bir şey varsa, o da Rusya ve Çin’in bir araya gelmelerini engellemek gerektiğidir.”

Madem öyle;

“ABD ve Rusya geçinseler, birleşseler ve IŞİD’i devirseler ve hatta başka pozitif işler yapsalar harika olmaz mı?”

Kampanya döneminde Putin’i güçlü bir lider olarak takdir ettiğini de hatırlayacağımız Trump, Rusya’ya, yaptırımların kaldırılmasına dair de göz kırpmıştı.

YAPTIRIMLAR KALKARSA

Bilindiği üzere Rusya ekonomisi, 2014’ten bu yana Batı yaptırımlarından epeyce çekti. Dolayısıyla şu sıralar Moskova, Trump’ın yaptırımlara yönelik yakacağı yeşil ışığı ve hatta ABD ile ekonomik ilişkilerin güçlenmesi ihtimalini dört gözle bekliyor.

Tabii (Trump ile kesişmeyen) ABD’de, bu noktada verilecek tavizlerden endişe ediliyor. Trump coşkusuyla jeopolitik bağlamda kendini daha özgür hissedecek genişlemeci bir Rusya tehlikesi, Cumhuriyetçiler de dâhil Kongre’nin canını sıkacaktır. Zaten seçim sürecine gölge ettiği iddia edilen Putin, ABD’de şu an her zamankinden çok tepki çekiyor. Öte yandan Trump’ın yavaş yavaş oluşmaya başlayan ekibindeki üyelerin tutumlarının da, Başkan’ın yaklaşımında bir şekilde söz sahibi olacağını biliyoruz. Ki o kanattan, şahin isimler ve/ya mesajlar işitmeye başladığımızı da not düşmek gerek.

Mamafih, ABD Başkanı’nın şu özel hakları, bazı hususlarda kimseyi dinlemeyecek kadar güçlü olabiliyor, olabilecek. Tabii Rusya ile ortada ekonomik saiklerin de ötesinde o kadar karmaşık ilişkiler var ki, belirsizlik diz boyu. Suriye meselesinden tutun da, henüz geçen ay Rusya’nın askıya aldığı plütonyum anlaşmasının pervasız yansımalarına kadar… Dolayısıyla Trump’ın, Rusya ile pozitif bir havada teşebbüslere geçmesi muhtemel ancak doğru hesaplar yapmaması halinde işler pek hayrına gitmeyebilir.

APEC’TEN OPEC’E

APEC Zirvesi’nde Putin’e yönelen kritik sorulardan biri de, petrol konusundaydı. Ve bu ay sonunda Viyana’da varılması dört gözle beklenen OPEC anlaşmasına dair görüşüne başvurulan Rus liderin, o konuda da pozitif konuştuğunu gördük. OPEC içinde bir anlaşmayı kuvvetle muhtemel öngören Putin, Rusya’nın da üretimi mevcut seviyelerde dondurabileceğini belirtiyor.

OPEC ülkelerinin kafası ise, şu günlerde bence o kadar net değil. İçlerindeki anlaşmazlığı zaten hep konuşup dururken, şimdi bir de başlarına Trump çıktı. Ne demişti Trump? “Büyük odaklarımdan biri OPEC ülkeleri”.

Neden?

Bir kere evvela Trump’ın “Biz neden şu Suudi Arabistan’dan petrol alıyoruz ki?” diye çıkıştığını hatırlayacağız.

“Üstelik kendi rezervlerimiz orada dururken”…

“Üstelik OPEC karteli petrol fiyatlarının yıkılmasına müsaade ederken ve bizim petrol firmalarımızı batırırken”…

Bu yüzden de Trump, “ofise ayak basacağım ilk gün yapacaklarım” listesine Amerikan işçilerini korumak adına geçeceği aksiyonlardan biri olarak, kaç yüz milyar dolarlık istihdamın yoluna taş koyan “ABD enerji rezervlerindeki kısıtları” kaldırmak maddesini iğnelemişti. Buna, kömür de dâhil petrol de… Zira böylelikle ABD bağımlılık seviyesi düşürülebilecek ve ayrıca rekabet gücü artırılabilecek.

%11 SUUDİ PETROLÜ

2015 EIA verilerine göre, ABD petrol ithalatının %40’ı Kanada’dan geliyor ve hatta bu bağlamda Trump’ın Keystone XL projesine dair pozitif yaklaşımından da bahsetmiştim. Öte yandan ABD’nin ithalatının %31’i OPEC ülkelerinden geliyor. Sadece S. Arabistan’ın payı %11 iken, Krallığın ülkede rafineri yatırımları olduğunu da hatırlamak gerekiyor.

ABD ile Ortadoğu jeopolitiğinden JASTA’ya kadar çeşitli sorunları olan Suudi yönetimi ise, Trump sonrası gelinecek petrol durumunu ciddi ciddi düşünüyor. Hatta Petrol Bakanı’ndan birkaç gün evvel gelen açıklama da, bunu ispatlar nitelikte: “Trump iyi düşünsün. Bizden ithalatı kesmesi sağlıklı olmaz”.

Kamufle bir korku, kibarca bir gözdağı, vakitlice bir uyarı…

VİYANA YOLLARI

Ve Suudi özelinden OPEC geneline dönecek olursak da; petrol piyasasının Trump sonrasında nereye evirileceğine dair soru işaretleri artmış durumda. Trump sözünün eri çıkar da ülkesinin kaynaklarını döktürürse, OPEC’in fiyat yükseltmek için varacağı şu anlaşma yakın gelecekte anlamsız kalır mı? Hem üretimi sınırlamak, bir de ABD petrolüne alan açmak demek olmaz mı? Tabii hep konuştuğumuz maliyetler bu noktada önemli olacak ancak Trump’ın vereceği desteklerin ABD petrolünü daha rekabetçi kılması ihtimali de var.

Bana kalırsa, taraflar için ne bembeyaz ne de kapkara ihtimaller var. Yine de tüm bu düşünceler, S. Arabistan’ı Viyana yollarında düşündürecek. Nitekim Kasım 2016’da alınacak kararın geleceğinin ne olacağını, Trump’ın icraatları iyi ya da kötü etkileyecek.

Ve Trump’ın icraatlar demeti, başka OPEC’lileri de yakinen ilgilendiriyor. İran gibi…

Cuma günü, Trump’lı Yeni Dünya’nın son yazısında buluşmak üzere…

[Yeni Şafak, 22 Kasım 2016]

Etiketler: