7 Ekim 2022 | Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şahkulu Sultan Dergahı ve Cemevi'nde düzenlenen Cemevleri Temel Atma ve Toplu Açılış Töreni'ne katıldı. (Foto: Mustafa Kamacı / AA)

Yepyeni Bir Kimlik Siyaseti Fırtınasına Giriyoruz

Erdoğan'ın Prag dönüşü uçakta gazetecilerle sohbette KKTC'de SİHAların konuşlandırılması ve başörtüsü, Alevi açılımı ile aile koruma kararlılığına dair söyledikleri gündeme oturdu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldığı her zirvede büyük ilgi görüyor. Şanghay İş birliği Örgütü’nün Semerkand Zirvesi’nde ve BM 77. Genel Kurulu toplantıları sırasında durumu buydu. Perşembe günü Prag’daki Avrupa Siyasal Topluluğu zirvesinde de durum değişmedi. Yirmi yıllık tecrübesi ve Rusya-Ukrayna savaşında yürüttüğü istisnai diplomasi sebebiyle Erdoğan, bu tür zirvelerde liderlik farkına ortaya koyuyor. Prag Zirvesinde Erdoğan ile görüşebilenler liderler vardı, bir de görüşmek isteyip görüşemeyenler… Erdoğan’ın Fransız Cumhurbaşkanı Macron’u Türk birliğine davet etmesi ve Ermenistan Başbakanı Paşinyan ile görüşmesi öne çıktı. Avrupalı liderlerin aracılık çabalarına rağmen Erdoğan ile görüşemeyenler ise Yunanistan Başbakanı Miçotakis ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Anastasiadis oldu.

***

Prag Zirvesi’nde Erdoğan’ın basın açıklamalarında beş husus önemliydi. 

  1. Türkiye, Avrupa Siyasal Topluluğu’nu AB sürecine alternatif olarak görmüyor. 
  2. Ankara, Erivan ile ön şart olmadan normalleşmeye hazırdır, yeter ki Azerbaycan ve Ermenistan arasında barış için gerekli adımlar atılsın.
  3. Erdoğan, vakti geldiğinde Esed ile görüşebilecek. 
  4. İsveç konusunda değişim yok iken Finlandiya’nın NATO üyeliği için yeşil ışık verildi.
  5. Yunanistan’a yönelik “bir gece ansızın geliriz” cümlesi blöf değil, ciddi bir uyarı. 

Bu açıklamalar gösteriyor ki, Ermenistan ve Suriye ile normalleşmede yeni gelişmeler olasıyken Yunanistan ile gerilim devam ediyor. Türkiye ve Yunanistan’ın seçim dönemine gireceği önümüzdeki aylarda mevcut gerilimi düşürmek için Atina’nın provokasyonlardan vazgeçerek somut olumlu adımlar atması şart. Gayri askeri statüde adaların silahsızlandırılma çalışmaları gibi…

***

Erdoğan’ın Prag dönüşü uçakta aralarında benim de olduğu gazetecilerle sohbette KKTC’de SİHAların konuşlandırılması ve başörtüsü, Alevi açılımı ile aile koruma kararlılığına dair söyledikleri gündeme oturdu. Başörtüsü ve ailenin korunmasına dair anayasa değişikliği etrafında başlayan tartışma hararetlenecek. Erdoğan’ın aileyi korumayı yasal güvenceye alma ve LGBT eleştirisi ile CHP’nin “cinsel yönelimi yasayla dezavantaj olmaktan çıkarma” arayışı yoğun bir hak ve özgürlükler polemiğine doğru gidiyor. Buna ek olarak iktidarın Alevi açılımı ile birlikte yepyeni bir kimlik siyaseti fırtınasının içine giriyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün 4 cemevinin açılış ve 7 cemevinin temel atma töreninde önemli bir açılım adımı attı. Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde tüm cemevlerinin yönetimini yürütecek Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın kurulacağını ve bu yapıda Alevi- Bektaşi inancının önderlerine isterlerse kadro da verileceğini açıkladı. Böylece cemevlerinin aydınlatma, içme ve kullanma suyu yapım onarım ve bakım giderleri karşılanarak imar planlarındaki tüm sorunları çözülecek. Bu adımların cemevlerine idari ve kültürel bir statü vermek anlamına geldiği söylenebilir. Malum, farklı gruplardan oluşan Alevilerin kimlik taleplerini Alevi çalıştayları sırasındaki açılım politikasıyla bilen AK Parti orta bir yol ile sorunların çözümüne dair önemli bir hamle yaptı. İdari ve mali anlamda cemevleri ciddi bir desteğe ve yapıya kavuştu. Ancak bu formatın cem evlerine ibadethane statüsü isteyen Alevi grupların taleplerinden farklı olduğu ortada.

7 Ekim 2022 | Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şahkulu Sultan Dergahı ve Cemevi’nde düzenlenen Cemevleri Temel Atma ve Toplu Açılış Töreni’ne katıldı. (Foto: Mustafa Kamacı / AA)

***

İbadethane statüsünün Türk devlet ve laiklik anlayışında radikal bir değişime karşılık geldiği açık. Ve Türk toplum yapısında yeni sorunlar üretme riski ve daha önemlisi Alevilerin yapılması gerekenlere dair birbiriyle çelişen görüşlere sahip gruplardan oluşması bu şekilde orta yol çözümü gerekli kıldı.

Devlet kurumu çatısı altında toplanmaya karşı çıkan Alevi grupların bu çözümü de eleştirmesi şaşırtıcı olmayacak. Devletin bu kurumla sivil toplumu kontrol edeceği suçlaması dahi beklenebilir. Türk laikliğinin ana yapısı değiştirilmedikçe (devletin din kurumları üzerindeki tekeli sona erdirilmedikçe) daha farklı bir çözüm üretilemez. Bu durumda da Türkiye’de çok farklı bir din-devlet ilişkileri tartışması başlar.

[Sabah, 8 Ekim 2022]

Etiketler: