Lisans öğrenimini İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü, yüksek lisansını ise Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümü’nde tamamlayan Üstün, Columbia Üniversitesi Ortadoğu, Güney Asya ve Afrika Çalışmaları (MESAAS) Bölümü’nde doktora eğitimini tamamlamıştır. Üstün, Columbia ve George Mason üniversitelerinde Ortadoğu tarihi, İslam tarihi, Batı medeniyeti tarihi ve küreselleşme konularında dersler vermiştir. Çeşitli SETA yayınlarına katkıda bulunan Üstün’ün çalışmaları Insight Turkey, Aljazeera English, Daily Sabah, Hurriyet Daily News ve Mediterranean Quarterly gibi yayın organlarında yer almıştır. Üstün, History, Politics and Foreign Policy in Turkey, Change and Adaptation in Turkish Foreign Policy ve Politics and Foreign Policy in Turkey: Historical and Contemporary Perspectives adlı kitapların editörleri arasındadır. Halen Insight Turkey dergisinin asistan editörlüğünü yapmakta olan Üstün, Mart 2015’ten beri SETA Washington koordinatörlüğü görevini yürütmektedir.
Amerikan Kongresi’ndeki siyasi dengeler ve lobi gruplarının faaliyetleri, öteden beri Türk-Amerikan ilişkilerini olumsuz etkileyen ana faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. 1970’lerden beri Kıbrıs ve Ermenistan gibi meselelerde Beyaz Saray’ın dış politikadaki geniş yetki alanını sınırlandırarak Türkiye aleyhinde kararlara imza atan Kongre, son senelerde Suriye ve savunma iş birliği gibi alanlarda da etkisini gösterdi. Trump’ın Putin’le iyi ilişkiler kurma ısrarını cezalandırmak adına Rusya’ya karşı CAATSA’yı çıkaran Kongre, bu yasayı ilk ve tek olarak Türkiye’ye karşı uygulamıştı.
Biden yönetimi İran’la gerçekleşen mahkûm takası anlaşmasının nükleer anlaşma konusunda beklenti yaratmamasına özen gösteriyor. Bu tür ‘insani’ çabaların nükleer meseleden tamamen ayrı olduğunu göstermek için de takasın başarıyla gerçekleşmesinin hemen ardından İran’a yeni yaptırımlar uyguladı. Buna karşın takasın Güney Kore’de dondurulmuş olan 6 milyar dolarlık İran petrol gelirlerinin insani alımlar için serbest bırakılmasını da içermesi olayın basit bir mahkûm değişimi olmadığını gösteriyor. Amerikan yönetimi içerde anlaşmanın siyasi maliyet doğurmasını engellemek adına olsa gerek hem yeni yaptırım uyguluyor hem de halihazırda ilerlemeyen nükleer müzakere süreciyle herhangi bir alakası olmadığını savunuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki Türk delegasyonu BM Genel Kurulu görüşmeleri için New York’a geldi. Heyetin ana gündemi Türkiye’nin dış politika öncelikleri doğrultusunda uluslararası barış ve istikrarın sağlanması olarak öne çıkıyor. Uluslararası sistemin ilke ve kurallarını belirleyen ve küresel barış ve güvenliği sağlayan bir kurum olarak tasarlanan Birleşmiş Milletler’in ana görevini yerine getirmekte ne kadar zorlandığı malum. Türkiye’nin böyle bir dönemde inisiyatif alarak uluslararası sistemin temel ilkelerini güçlendirmesi küresel barışa katkı sağlayacaktır.
Wall Street Journal’ın bir anketine göre ne enflasyonun düşüş eğiliminde olması ne de ekonominin artan faizlere rağmen yeni istihdam yaratmaya devam etmesi seçmen tarafından Biden’ın başarısı olarak görülüyor. Enflasyonun bir yılda %9 seviyelerinden %3’e düşmesi ve bu süreçte her ay ortalama 236.000 yeni iş imkânı üretilmesi halkın gözünde ekonominin iyi gittiği algısını güçlendirmiş ancak Biden’ın enflasyonla mücadele çabaları yetersiz bulunuyor.
Hindistan’daki G20 zirvesi Biden’ın Çin’in etkisini azaltma çabalarını güçlendirmesine vesile oldu. Biden, Başbakan Modi’nin büyük bir prestij aracı olarak gördüğü zirveye katılarak alttan alta Hindistan’ın Çin’e alternatif olabileceği mesajını verdi. Bu bağlamda zirvede açıklanan yeni ticaret güzergahının Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne alternatif sunma amacı taşıdığı açıktı. Biden’ın zirveden hemen sonra Vietnam’a uğraması da Çin’in Hint-Pasifik’teki etkisini kırma stratejisine yönelik bir adımdı. Ancak Putin ve Şi’nin zirveye katılmaması ve dahası sonuç bildirgesinin Rusya’yı rahatsız etmeyecek bir dil kullanması Biden’ın işinin hiç de kolay olmadığını bir kez daha gösterdi.
2019’un öne çıkan bütün gelişmeleri bu yıllıkta analiz edildi. Alanında uzman araştırmacılar tarafından hazırlanan '2019’da Türkiye', Türkiye’yi anlamak için önemli bir başvuru kaynağı.
Bu raporda ABD Başkanı Joe Biden’ın ilk altı aylık iç politika performansı, yönetmek durumunda kaldığı dört ana mesele üzerinden değerlendirilmektedir.
2019’un öne çıkan bütün gelişmeleri bu yıllıkta analiz edildi. Alanında uzman araştırmacılar tarafından hazırlanan '2019’da Türkiye', Türkiye’yi anlamak için önemli bir başvuru kaynağı.
Erol A.Cebeci, Kadir Üstün ve Kılıç Kanatın hazırladığı çalışmada, ABDnin çıkarlarındaki devamlılıklarla yeni yönetimin yaratacağı farklılıklar bir arada analiz ediliyor.
Amerikan Kongresi’ndeki siyasi dengeler ve lobi gruplarının faaliyetleri, öteden beri Türk-Amerikan ilişkilerini olumsuz etkileyen ana faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. 1970’lerden beri Kıbrıs ve Ermenistan gibi meselelerde Beyaz Saray’ın dış politikadaki geniş yetki alanını sınırlandırarak Türkiye aleyhinde kararlara imza atan Kongre, son senelerde Suriye ve savunma iş birliği gibi alanlarda da etkisini gösterdi. Trump’ın Putin’le iyi ilişkiler kurma ısrarını cezalandırmak adına Rusya’ya karşı CAATSA’yı çıkaran Kongre, bu yasayı ilk ve tek olarak Türkiye’ye karşı uygulamıştı.
Biden yönetimi İran’la gerçekleşen mahkûm takası anlaşmasının nükleer anlaşma konusunda beklenti yaratmamasına özen gösteriyor. Bu tür ‘insani’ çabaların nükleer meseleden tamamen ayrı olduğunu göstermek için de takasın başarıyla gerçekleşmesinin hemen ardından İran’a yeni yaptırımlar uyguladı. Buna karşın takasın Güney Kore’de dondurulmuş olan 6 milyar dolarlık İran petrol gelirlerinin insani alımlar için serbest bırakılmasını da içermesi olayın basit bir mahkûm değişimi olmadığını gösteriyor. Amerikan yönetimi içerde anlaşmanın siyasi maliyet doğurmasını engellemek adına olsa gerek hem yeni yaptırım uyguluyor hem de halihazırda ilerlemeyen nükleer müzakere süreciyle herhangi bir alakası olmadığını savunuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki Türk delegasyonu BM Genel Kurulu görüşmeleri için New York’a geldi. Heyetin ana gündemi Türkiye’nin dış politika öncelikleri doğrultusunda uluslararası barış ve istikrarın sağlanması olarak öne çıkıyor. Uluslararası sistemin ilke ve kurallarını belirleyen ve küresel barış ve güvenliği sağlayan bir kurum olarak tasarlanan Birleşmiş Milletler’in ana görevini yerine getirmekte ne kadar zorlandığı malum. Türkiye’nin böyle bir dönemde inisiyatif alarak uluslararası sistemin temel ilkelerini güçlendirmesi küresel barışa katkı sağlayacaktır.
Wall Street Journal’ın bir anketine göre ne enflasyonun düşüş eğiliminde olması ne de ekonominin artan faizlere rağmen yeni istihdam yaratmaya devam etmesi seçmen tarafından Biden’ın başarısı olarak görülüyor. Enflasyonun bir yılda %9 seviyelerinden %3’e düşmesi ve bu süreçte her ay ortalama 236.000 yeni iş imkânı üretilmesi halkın gözünde ekonominin iyi gittiği algısını güçlendirmiş ancak Biden’ın enflasyonla mücadele çabaları yetersiz bulunuyor.
Hindistan’daki G20 zirvesi Biden’ın Çin’in etkisini azaltma çabalarını güçlendirmesine vesile oldu. Biden, Başbakan Modi’nin büyük bir prestij aracı olarak gördüğü zirveye katılarak alttan alta Hindistan’ın Çin’e alternatif olabileceği mesajını verdi. Bu bağlamda zirvede açıklanan yeni ticaret güzergahının Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne alternatif sunma amacı taşıdığı açıktı. Biden’ın zirveden hemen sonra Vietnam’a uğraması da Çin’in Hint-Pasifik’teki etkisini kırma stratejisine yönelik bir adımdı. Ancak Putin ve Şi’nin zirveye katılmaması ve dahası sonuç bildirgesinin Rusya’yı rahatsız etmeyecek bir dil kullanması Biden’ın işinin hiç de kolay olmadığını bir kez daha gösterdi.
Kuzey Kore’nin ABD’ye yönelik “provokatif” eylemleri ve buna yönelik Trump politikası nasıl şekillenmiştir? Obama ile Trump’ın Kuzey Kore politikaları arasındaki farklılıklar nelerdir? ABD-Kuzey Kore geriliminde Çin nasıl bir rol oynamaktadır?
SETA Washington D.C. Koordinatörü Üstün, soğuk savaştan beri dünyayı dizayn eden ABD'nin yeni tip koronavirüs kriziyle beraber bu gücünü kaybettiğini dolayısıyla nüfuz sahibi olduğu bölgelerde askeri gücünde köklü değişikliklere gidebileceğini savundu.
Sarah Allison Dış Politika Merkezi Direktörü Coffey, 'Umut ediyorum ki Türkiye ve ABD geri adım atarak, daha geniş jeopolitik sorunları göz önünde bulundurarak ilişkileri daha iyi bir noktaya getirebilecek ortak alanlar bulabilir.' dedi.
Türkiye'nin bu konuda uluslararası hukuka uygun davrandığı açık. İlk andan itibaren Türkiye, uluslararası kamuoyunu olayın detaylarıyla ilgili bilgilendirdi ve askeri angajman kurallarına uygun davrandığını belgeledi.
Amerika IŞİDe odaklanmış durumda ve Esad rejimini ikincil bir sorun olarak görüyor. Bu noktada Türkiye ve Amerika bir ortak zemin bulamazsa görüş ayrılıkları devam edecek ve çözüm daha da zorlaşacaktır.
SETA Washington D.C. Koordinatörü Kadir Üstün, ABD ile Çin arasında ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan ziyareti dolayısıyla yükselen tansiyon üzerine değerlendirmelerde bulundu.
SETA DC Genel Koordinatörü Kadir Üstün, Trump destekçileri tarafından ABD Kongresine yapılan baskını değerlendirdi.
Yükleniyor...
Yükleniyor...
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.TamamGizlilik Politikası