Türkiye Toparlanmanın Öncü Gücü Olmalı

Ekonomide kamunun attığı adımlara reel sektör ve tüketicilerin reaksiyonu önemli. Sağlık konusunda da rehavete kapılmazsak 2021’de küresel ekonominin öne çıkan ülkelerinden biri oluruz

Koronavirüsün yayılma hızı bahar aylarının başında beklenmedik oranlarda artınca küresel ekonomiye yönelik hesaplar şaştı. Büyüme tahminleri revize ediliyor. Dünya Bankası da küresel ekonomiye dair öngörülerini bu hafta açıkladığı raporla güncelledi. Rapora göre, küresel ekonominin bu yıl yüzde 5.2 oranında daralması bekleniyor. Koronavirüs, 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde küresel ekonomideki en sert daralmaya neden olan vaka olarak kayıtlara geçecek. Euro Bölgesi’nin yüzde 9.1 küçülmesi öngörülüyor. ABD için küçülme beklentisi yüzde 6.1. Gelişmekte olan ülkelerin toplam ekonomik büyüklüğünün 60 yıl aranın ardından ilk kez azalması bekleniyor. Dünya Bankası, Türkiye’nin diğer ülkelerin çoğuna kıyasla bu süreçten daha az hasar alacağını tahmin ediyor. Yine de Türkiye ekonomisi için 2020’de yüzde 3.8’lik daralma bekleniyor.

Grafik 2021 Ekonomik Büyüme Tahminleri

SAĞLIKTA REHAVETE KAPILMAYALIM

ÖDEMELER DENGESİNDE NORMALLEŞME İKİNCİ YARIDA

Geçen yıl nisan ayında 469 milyon dolar olan cari açık, bu nisanda 5 milyar dolara yükseldi. Bu yükselişe neden olan iki faktör var. Birincisi, koronavirüs kriziyle birlikte ihracat pazarlarımızın yaşadığı daralma. Nisanda Almanya’ya gerçekleştirdiğimiz ihracat yüzde 35, İtalya’ya olan ise yüzde 51 azalmış.

Sektörel bazda baktığımızda ise fındık, meyve ve sebze haricinde her kalemde ihracatımız gerilemiş. İkincisi turizm gelirleri ile alakalı. Salgınla birlikte sıkılaşan tedbirlerden dolayı dünya genelinde turist sayısı martta yüzde 65 oranında azaldıktan sonra nisanda adeta durdu. İhracat ve turizm rakamlarının hazirandan sonra ılımlı ölçülerde toparlanması bekleniyor. İç piyasanın normalleşmeye başladığı gibi döviz gelirlerinde de kademeli bir artış yaşanacaktır.

Grafik: Gelişmekte olan ülkelerin portföy yatırım çıkışları

Cari açığının finansman yükünü merkez bankası rezervleri omuzlamış. Koronavirüs sonrası güvenli liman arayışı, gelişmekte olan piyasalardan sermaye çıkışını beraberinde getirdi. Portföy yatırımlarında 2.36 milyar dolar net çıkış var. Şekilden görüleceği üzere, şokların ilk yaşandığı günden itibaren geçen üç aylık periyot için konuşacak olursak, gelişmekte olan piyasalarda görülen portföy yatırımları çıkışları koronavirüs döneminde küresel finans krizindekine kıyasla daha sert yaşanmış. Türkiye de bu çıkışlardan nasibini aldı.

2021’DE GELİŞMEKTE OLAN PİYASALARA YÖNELME OLABİLİR

Üçüncü çeyrekten itibaren, ama özellikle 2021’de bu rüzgar tersine dönebilir. Fed, faizleri 2022’ye kadar yükseltmeyeceğinin sinyalini verdi. Avrupa ve Japonya’daki tarihi düşük seviyelerdeki faiz politikasının daha da uzun sürmesi bekleniyor. Gelişmiş ülkelerde getiriler bu kadar düşükken bir noktadan sonra yatırımcılar yönlerini gelişmekte olan piyasalara çevirecektir. Özellikle de koronavirüs ile ilgili resim biraz daha netlik kazanıp belirsizlik bulutları dağılmaya başladıktan sonra. Evet, belki gelişmekte olan piyasalara bu sefer küresel finans krizi sonrasında olduğu kadar yüksek meblağlarda sermaye akmayacak. Ancak, 2021’de TL de dahil olmak üzere gelişmekte olan ülke para birimleri, kayıplarını telafi edip atağa geçebilir.

[Sabah, 14 Haziran 2020]

Etiketler: