Trump’ın Güvenlik Stratejisi

Kendi iktidarını bir türlü kuramayan Trump, ulusal güvenlik stratejisiyle iç siyasete sesleniyor. Amerikan toplumuna verdiği seçim vaatlerini yerine getirdiğini göstermeye çalışıyor. Meksika sınırına duvar inşa etmek baştan beri dile getirdiği bir vaat. O nedenle bunu başa koymuş..

Amerika‘nın stratejik düşünceden en uzak başkanı olduğu düşünülen Donald Trump, Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’ni en erken yayınlayan başkan oldu. Hatta diğer başkanlardan farklı olarak bunu kameralar karşısında bir şova dönüştürme gayretine girdi. Farklı dedikodular var. Kimisi başkanın bu metni pek beğendiğini söylerken, kimisi de başkanın bu kadar uzun bir metni okuyamayacağını düşünüyor.
Ben de ikinci kategoriye yakınım.
İnsanları dinleme kapasitesi beş dakikayla sınırlı olan Trump’ın, 68 sayfalık bir metni okuyabileceğini düşünmüyorum. Belgeye dair katkılarının da tweetlerle sınırlı olduğunu iddia edebilir. Muhtemelen yazarlar Trump’a sordular “ne yazalım” diye. O da “bakın twitlerime ona göre bir şeyler yazın işte” dediyse, hiç şaşırmam. Zira bu konuyu onca zaman çalışmış biri olarak söyleyebilirim ki belge Trump’ın söylemlerine anlamlı bir çerçeve kazandırmaya gayret etmiş.
Ne derece başardığını tartışabiliriz ama doğası gereği tutarlılık konusunu pek önemsemeyen Trump’tan daha da tutarlı bir şey çıkarmak pek mümkün değil.
Anladığım kadarıyla belge birkaç Trump ezberini merkeze alarak adım adım ilerlemiş. Seçim sırasında kullanılan Amerika’yı yeniden büyük yapmak sloganı kendine merkezi bir yer bulmuş.
Normalde ulusal güvenlik belgeleri bir tehdit tanımını merkeze oturtur.
Ama bu belgede tehdit tanımı çok fazla unsuru içerdiği için muğlak bir hal alıyor. Onun yerine popülist bir büyüme hedefi geçiyor. Amerika’yı büyük yapmak stratejik bir hedef olamayacak kadar muğlak ve bir o kadar da doğaldır. Herkes tabii ki kendi ülkesini büyük yapmak ister ama bu büyümeye engel olan tehditleri belirlemek gerekir. Belge tabii ki birçok tehdit sayıyor. Çin ve Rusya bunların başında geliyor. Ama bunlar popülist söylemin genelde gölgesinde kalmış.
Öte taraf belgenin Amerikan sınırlarını koruma hedefiyle başlaması bile tek başına bir ilginçlik hikayesi.
Tarihte sınırları Amerika kadar güvenli ikinci bir büyük güç olmamıştır. Amerikalılar da yüzyıllarca bunun keyfini sürdüler.
Şimdi Trump çıkmış “sınırları koruyacağız” diyor. Tabii mesele ulusal güvenlik değil, popülizm.
Kendi iktidarını bir türlü kuramayan Trump, ulusal güvenlik stratejisiyle iç siyasete sesleniyor. Amerikan toplumuna verdiği seçim vaatlerini yerine getirdiğini göstermeye çalışıyor. Meksika sınırına duvar inşa etmek baştan beri dile getirdiği bir vaat. O nedenle bunu başa koymuş.
Amerika çapında bir devletin başına, Trump çapında bir başkanın seçilmiş olması zaten yeterince utanç vericiyken, bir de buna ulusal güvenlik belgesini sınır korumayla başlatma rezaleti eklenmiş oldu.
Amerikan ulusal güvenliğini böylesi dar bir alana hapsetmesi, Amerika’da yaşanan miyopluğun göstergesidir.
Aynı şekilde belge sürekli Çin, Rusya, Kuzey Kore ve İran gibi ülkeleri sorunsallaştırsa da bunlara dair ne bir öncelik sıralaması yapmış durumda ne de bunlarla mücadelenin yöntemlerini somut bir biçimde ele almış. Trump’ın seçim boyunca kullandığı Çin karşıtı söylem, burada da kendine bolca yer bulmuş. Güç kullanma konusundaki fikirlerine gelince daha da ilginç. Normalde bu tür belgelerde siyasi ve diplomatik yöntemlerin deneneceği ve bunlar başarısız olursa, askeri tedbirlere başvurulacağı zikredilir. Fakat bu belgede diplomasi askeri tekniklerin çözemediği zamanda devreye girecek gibi sunulmuş. Kısaca Trump’ın belgesi en az kendisi kadar tartışmalı. Bunu daha ayrıntılarıyla ele almak lazım.

[Takvim, 20 Aralık 2018]

Etiketler: