F-16 Meselesi ve Karşılıklı Güven Sorunu

|
TBMM’de İsveç’in NATO üyeliğine onay verilmesinden hemen sonra Başkan Biden’ın Kongre’ye bir mektup göndererek F-16 …
  • Güvenlik Radarını ortaya çıkarırken öncelikle Türkiye'nin stratejik yönelimi, jeopolitik ortamı, güvenliği ve dış politikası açısından en önemli ve öncelikli gördüğümüz konuları tespit ediyoruz. Bu konu başlıkları altında, bitirmekte olduğumuz yıl içerisinde gerçekleşen önemli gelişmeleri özetledikten sonra konunun temel dinamiklerini tespit ve tahlil ediyor, en son da bir sonraki yılda bu temel dinamiklerin nasıl dönüşeceğine dair öngörülerde bulunuyoruz.
  • Öncelikle, Filistin-İsrail sorunundaki dengeler değişti. Filistinli aktörlerin vurucu ve caydırıcı gücünü gören İsrail yönetimi, insan haklarını ve uluslararası hukuk ilkelerini çiğneyerek pervasız bir şekilde şiddetli ve orantısız bir karşılık verdi. Bu topyekun saldırının da sorunu çözemeyeceğini gören İsrail, bir süre sonra bir “karşı taraf”ın varlığını kabul etmek zorunda kalacaktır.
  • Foer’in kitabı Biden’a pandemi, ekonominin canlandırılması, ara seçimler, Afganistan’dan çıkış ve Ukrayna meselelerinde eleştirel bir tavır takınmadan genel olarak iyi not veriyor. Foer Biden’ın sürekli hafife alınan bir lider ve kendisinin de bunun farkında olması itibariyle bu konuda hassas bir siyasetçi olduğunu belirtiyor. Beklentileri düşük tutarak rakip ve düşmanlarıyla sürekli uzlaşı yolu arayan bir lider olarak öne çıkan Biden’ın ilk iki yılında başardıklarına rağmen popülaritesinin bu kadar düşük olması önemli bir tezat teşkil ediyor. Şu günlerde anketlerde Trump’la başa baş görünen Biden’ın belki de en büyük sorunu kitabın başlığında ifade edildiği gibi ‘son siyasetçi’ olması. Amerikan halkının sistemi yetkinlikle çalıştırarak sonuç almaya çalışan Biden’ı mı yoksa gene Trump gibi o sistemi yıkma sözü veren bir adayı mı tercih edeceğini bekleyip görmemiz gerekecek.

Bu Konuda Daha Fazla :

  • ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo dört günlük Çin ziyaretinde iki ülke arasındaki ticari sorunların yönetilmesine odaklandı. Çinli muhatabı Wang Wentao’yla görüşmesi sonrasında tansiyonu düşürmeye yönelik ortak bir forum oluşturulacağını açıklayan Raimondo, Biden yönetiminin çip ihracatı sınırlamalarını savunarak ulusal güvenlikten vazgeçmeyeceklerini söyledi. 5 yıldır Çin’e giden ilk Ticaret Bakanı olan Raimondo’nun ziyareti, Haziran’da Dışişleri Bakanı Blinken’ın ve Temmuz’da Hazine Bakanı Janet Yellen’in ziyaretlerinin peşinden geldi. Çin’le ekonomik mücadeleye devam eden Biden yönetiminin bir yandan da artan tansiyonu düşürerek bu ülkedeki Amerikan ekonomik çıkarlarını ve sermayesini korumaya çalıştığını görüyoruz.

  • Cumhuriyetçi Parti’nin 2024 başkan adayı olmak için yarışan adaylar Çarşamba akşamı ön seçim döneminin...

  • Çin’le karşılıklı bağımlılık oranı son derece yüksek olan Amerikan ekonomisinin Çin’e baskı yaparken dikkatli ve seçici olmak zorunda kaldığını görüyoruz. Biden yönetiminin yapay zekâ ve yarı iletken çip üretimi gibi ileri teknolojilere dair uzmanlığın Çin’e aktarılmasını önleme çabalarının bu amaca matuf olduğu söylenebilir. Bir yandan teknolojik casusluk konusunda mücadele ettiği Çin’le bir yandan da uzay ve yapay zekâ gibi alanlarda Amerikan liderliğini korumak üzere çatışan Washington, Amerikan firmalarının bilançolarına zarar verecek adımlar atmaktan da kaçınmak zorunda.

  • Amerikan basınına yansıyan haberle göre ABD’yle Suudi Arabistan arasında İsrail’i tanıma konusunda anlaşmaya varıldı. Detaylarının önümüzdeki 9 ila 12 ay arasında belirleneceği ifade edilen anlaşmayla Suudi Arabistan’ın İsrail’le normalleşmesi karşılığında Amerikan güvenlik garantileri ve sivil nükleer kapasite geliştirme konusunda destek alacağı belirtiliyor. Filistin konusunda İsrail tarafından tavizler verilmesini öngören anlaşmanın iki devletli bir çözüme gidişe yardım etmesi de öngörülüyor. Suudi Arabistan’ın Çin’le askeri ilişki geliştirmemesi beklentisini de içeren anlaşma gerçekleştiği takdirde İsrail’le Arap dünyası arasındaki ilişkiler tamamen yeni bir döneme girecek.

  • Uluslararası sorunları çözmek ve küresel güçlerin yıkıcı etkilerinden kurtulmak amacıyla başlatılan bölgeselleşme süreçleri hem küresel güç rekabetinin sertliğini yumuşattı hem de bölgesel güçlerin uluslararası siyasette daha bağımsız bir politika izlemelerini sağladı.